Fransa’nın incisi: Menton
Cannes, Monaco, Nice gibi popüler küçük şehirlerin arasında dikkat çeken en önemli özelliği dikkat çekmemek olan İtalya sınırındaki bu mütevazı tatil beldesi, "Fransa'nın incisi" olarak da biliniyor.
Zengin geçmişe sahip her yer gibi Menton da karakteri olan bir küçük kasaba. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren turistik özellik kazanmış. Tarih boyunca Rus ve İngiliz aristokratlar buraya rağbet etmiş ve günümüze de kalan güzel binaların yapımında rol oynamış. “Tatlı” iklimi nedeniyle tercih edilen Menton; Guy de Maupassant, Robert Louis Stevenson, Gustave Flaubert, Emile Zola, Katherine Mansfield gibi ünlü entelektüellerin de tatil yeri olmuş.
Çoğunluğu emeklilerden oluşan Menton halkı, çok yardımsever, alçakgönüllü ve sıcakkanlı. Bunu “la perle de la France” (Fransa’nın incisi) diye tanınan Menton’un ülkenin en sıcak iklimli kenti olmasına bağlayabiliriz belki. Bu kasabanın mütevazı olmadığı tek konu, güneşi. Güneşi ve sıcaklığı komşusu Toscana’dan ödünç alıyor. İtalya’dan gelen bir diğer özelliği ise yoğun İtalyan nüfusu. Menton’da Fransızca kadar İtalyanca da konuşuluyor. Fransa haritasına tesadüfen girmiş izlenimi veren İtalyan ruhuna sahip bir yer burası.
Küçük olan genelde yereldir ama burada durum farklı; Menton küçük ve uluslararası bir kasaba. Fransız ve İtalyanların yanı sıra İngilizlerin, Almanların da tercih ettiği bir tatil beldesi. Limanlarında ve ünlü plajlarında yazın yer bulmak zor. “Limon kent” olarak adlandırılan kasabanın her tarafı portakal ve limon ağaçlarıyla dolu. Zaten her yıl şubat ayında limon festivali düzenleniyor. The Palais Carnolès bahçesi ise Avrupa’nın en büyük turunçgiller koleksiyonuna sahip.