HT Gastro
Seyahat

Cunda'da görülmesi gereken yerler

Arnavut kaldırımlı sokaklar, eski taş evler, leziz mezeler, çıtır papalinalar, serin bir rüzgâr... Zeytin, çam ve yabani lavantaların birbirine karışan kokusu... Cunda Adası işte bu!

Giriş: 07.05.2018 - 17:52 Güncelleme: 09.06.2023 - 21:21
Haberler Gastro Seyahat Cunda Adası gezi rehberi, Alibey Adası
Harita

Ayvalık Cunda Adası’ndaki yerleşimin tarihi 3500 yıl öncesine kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde ada, Ortodoks Rumlar için önemli bir dini merkezdi ve onların kullandığı adı da “kokulu ada” anlamına gelen “Moshonis”ti. Piri Reis 1513’te yazdığı “Kitab-ı Bahriye”de bölgeden Yunt Adaları olarak bahsediyor. Piri Reis; adaların üzerinde başıboş gezen eşek, at ve kısraklardan esinlenerek adalara Yunt ismini vermiş. Ardından Osmanlıca yazımının yanlış okunarak Cunda’ya dönüştüğü biliniyor. Ada sonradan, Kurtuluş Savaşı sırasında Ayvalık’ta düşmana ilk karşı koyan komutan Ali Çetinkaya’nın anısına “Alibey Adası” adını aldı.

Yaz Ege’de başlar mümkünse Cunda’da. Ayvalık hemen kıyısındaki Cunda ya da diğer adıyla Ali Bey Adası, özellikle hafta içleri kaçıp gittiğim köşelerin başında gelir. Kıyıya kısacık bir köprüyle bağlanan, adadan ziyade Ayvalık kıyı kasabası olan Cunda, Ege’nin en kolay ulaşılabilir adası olma özelliğini koruyor. Tabii bu durum adanın hızla betonlaşmasına neden olsa da biz Cunda’ya iyi tarafından bakalım.

Ayvalık’tan Cunda Adası’na geçerken “Türkiye’nin ilk Boğaz Köprüsü” tabelasıyla şaşırıyorsunuz. Eğer üzerinden geçtiğimiz yapıya köprü denirse haklı olabilirler. Ancak bunun iyi bir reklam fikri olduğuna şüphe yok. Cunda Adası’nın bugünkü adı Ali Bey Adası, ancak bu ismi pek kimsenin kullandığı söylenemez. Adanın bir diğer adı da Yunanlılar zamandan kalmış olan Moshonisia (Kokuluada). Eski Yunan’dan Herodot’a uzanan bir geçmişten söz ediyoruz Cunda’dan bahsederken. Ayvalık’ın betonla bezeli merkezinden uzaklaşıp eski Rum yapıları arasından, eski zeytinyağı fabrikalarının önünden geçerek, iki köprüyü ardınızda bırakarak ulaşıyorsunuz adaya. Adayı ikiye ayırmak lazım. Taksiyarhis Kilisesi ve sahildeki restoran ile mağazaların bulunduğu merkez bölüm ve Ayışığı Koyu’nun bulunduğu Milli Park.

Cunda'da gezilecek yerler

  • Aşıklar Tepesi: Cunda’yı kuşbakışı görmek isterseniz Âşıklar Tepesi’ne çıkmanız yeterli. Yukarılarda zeytinlikler, çam ormanları ve yabani lavantalar arasında gezerken, adanın Kokulu Ada adını nasıl hak ettiğini de göreceksiniz.
  • Taksiyarhis Kilisesi: Adada görmeniz gereken yerlerden biri, adanın en büyük kilisesi olan ve Bizans mimarisiyle inşa edilen Taksiyarhis Kilisesi. 1873’te tamamlanan kilisenin devasa çanı, bugün Bergama Müzesi’nde bulunuyor. Aslında Cunda’ya ilk geliş sebebim bu kiliseydi. Rahmi Koç Müzesi’nin restore edip müzeye dönüştüreceğini yazıyordu gazeteler. Tam o günlerde bu müzenin mevcut haliyle fotoğraflarını çekmem için aradılar. İşte o günlerde gelip bir süre kaldığım kiliseye âşık olmuştum. Balıkçılar, eski taş evler, kediler ve günbatımıyla harika bir zamandı. Sonra restorasyon tamamlanınca yeniden çekim yapmak için gittim. Ve kilisenin restorasyon öncesi ve sonrası çekimleriyle, hikâyesi kitap olarak yayımlandı. Çanı, 2. Dünya Savaşı yıllarında yerinden çıkarılarak halka haber vermek için kullanılmış. Daha sonra bu çanın dünyanın en büyük çanı olduğu ortaya çıktı. Şimdilerde ise Almanya’nın başkenti Berlin’de bulunan Bergama Müzesi’nde sergileniyor. Kilisenin bir başka özelliği balık pullarının üzerine çizilmiş ikonları. Kilisenin adı ise Yunanca ‘baş melek’ anlamına geliyor.
  • Taş Kahve: Adını Ayvalık Sarımsaklı’dan çıkarılan pembe taştan alan kahve, mübadelenin hüznünü fazlasıyla taşıyan bir mekân. Cundalıların anlattığına göre, mübadele sırasında, kahveci Karalambos dışarıdaki kargaşayı fark edince içine kötü bir his doğmuş olacak ki, adının baş harflerini çay ocağındaki mermere çiviyle kazıyıp çıkmış dışarı. Bugün bile mermerde bu harfler görülebiliyor. Belindeki önlüğü de ocağın üzerinde bırakan Karalambos, bir daha dönememiş kahvesine. Acısını biraz olsun hafifletmek için de, gidip yerleştiği Midilli’nin Pulmar Kasabası’nda Taş Kahve’nin bir benzerini yaptırmış. Mübadelede adadan giden Rumların yerine yaklaşık 5 bin Giritli ve Midillili Türk gelip yerleşmiş.
  • Aya Triyada: Bir diğer önemli yapı ise 1865’te inşa edilen Aya Triyada’ymış. Ama ne yazık ki bugün yerinde büyük bir arsa var sadece. Adaya girişte soldaki tepede bununan Ayos Yannis’ten ise geriye dört duvar kalmış.
  • Manastırlar: Cunda’da manastırlar da varmış zamanında; Çamlı Manastır, Leka Panaya, Ayışığı, Ayos Apostolos, Tavuk Adası, Güvercin Adası, Profit İliya (İlyas Peygamber) ve Kızlar Manastırı... Ama çoğu tarihe gömülmüş. Cunda Adası, Ayvalık’a bir köprüyle bağlı. Dolap Boğazı üzerindeki bu köprünün, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olduğu söyleniyor.
  • Pateriça ya da Patriça Koyu: Yunanca ‘koltuk değneği’ anlamına gelen Pateriça, zaman içerisinde kısaca Patriça diye anılır olmuş. Patriça Koyu’nun bulunduğu bölgede Rumların döneminden kalma pek çok kilise ve manastır bulunuyor. Cunda’nın en güzel koyları ve plajları Patriça ve Ayışığı Koyu’nda. Yine bölgede Rumların döneminden kalma pek çok kilise ve manastır bulunuyor. Genel olarak sessiz, sakin ve özlediğimiz tarzda bir yer. Arada bir Ayvalık merkezden gelen ‘eller havaya’ müzikli gezi teknelerini saymazsak tabi. Buraya özellikle akşam üzeri gelmek en doğrusu. Plaj ziyaretçilerinin kıyıları sessizliğe bırakıp gittiği, sakinliğin yükselip güneşin düşüşe geçtiği saatlerde çok keyifli oluyor. Henüz Alaçatı ve Bodrum beach’lerinin akıbetine uğramayan koyların dinginliğini yaşama fırsatını kaçırmayın.
  • Milli Park: Adanın pek bilinmeyen diğer tarafında yer alan bölge, benim en sevdiğim kısım. Ayvalık Adaları Tabiat Parkı olarak bilinen 22 adadan oluşan yaklaşık 18 bin hektarlık alanıyla toplamda ülkemizin en büyük tabiat parkı. Tabiat parkının büyük bölümü Cunda’da yer alıyor.
  • Sobe Beach ve eski Rum köyü: Sobe Hotel Cunda merkezde ama sessiz bir butik otel. Patriça Koyu’nda bir de Sobe Beach’leri olduğunu geçtiğimiz yaz keşfetmiştim. Patriça Plajı’nda artarda sıralanan beach’lerin hepsi güzel, tek sorun iç içe olmaları. Sobe Beach ise yolun neredeyse sonunda yer alıyor. Ayışığı Manastırı ve koyuna giden eski Rum köyünün içinde yer alıyor. Mutlaka önceden yer ayırtıp gitmelisiniz.
  • Sevim ve Necdet H. Kent Kitaplığı: Cunda’nın en yüksek noktasında yer alan eski adı Agios Yannis olan kilise ve yel değirmeni, yıllarca kendi haline terk edilmiş duruyordu. Yine Rahmi Koç Müzesi buranın restorasyon işine el atıp yeniledi ve kitaplık haline getirdi. Muhtar Kent ise anne ve babasına ait 3 bin kitabı buraya bağışladı. Şimdi bu kitaplık adanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Tabii buradan bahsederken olağanüstü manzarasını anlatmadan olmaz. Kitaplığın içinde bulunan kafenin terasından Ayvalık, Şeytan Sofrası, Dalyan Boğazı, Tavuk Adası, Hasır Adası ve Edremit Körfezi ile Cunda’yı görmek, fotoğraflamak mümkün.

Cunda Adası'nda ne yenir?

Ayvalık, Ege’nin en zengin yemek ve meze çeşitlerine sahip bölgelerinden biri. Bilhassa otlardan yapılan meze ve salatalar bu yöreye has özellikler taşıyor. Denizin kıyısında günbatımını izlerken yenilen deniz börülcesi, radika, enginar, akvidas, sinarit, sübye ve birbirinden lezzetli mezelerin tadına doyum olmuyor. Yemek sonunda ikram edilen sakızlı kahve ve lor tatlısı ise iyi bir ikili oluşturuyor. Akşam saatlerinde balıkçı lokantalarından birine uğrayıp adanın özel balığı “papalina”yı yememek olmaz. Bu ufacık balık, kılçıkları ayıklanmadan yeniyor ve tadı damağınızda kalıyor. Adada sakızlı dondurma ve çifte kavrulmuş lokmanın da mutlaka tadına bakmalısınız. Ayvalık deyince aklınıza sadece zeytin ve zeytinyağı gelmesin; yöreye özgü sepet peyniri ve tulum peyniri de pek meşhur. Ayrıca gittiğinizde ayvalık tostu da yemeyi unutmayın.

Cunda'da neler yapılır?

- Kediler sevilmeli.

- Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürümeli.

- Damla sakızlı kurabiyenin tadına bakılmalı.

- Dondurma kuyruğunun uzunluğuna şaşırmamalı.

- Taksiyarhis Kilisesi’ni mutlaka görmeli.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER