Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu Kenan Poleo: Güvenli enerji için işbirliği yapabileceğimiz sayısız fırsat var

Bu hedef doğrultusunda Great British Energy’nin kurulduğunu belirten Poleo "Great British Energy, daha temiz, daha yeşil enerji sistemlerine yönelik bu taahhüdü yürütecek bir kamu kuruluşu çünkü bizim için ve Türkiye de dahil olmak üzere dünyadaki herkes için, sizin de bizim de görmek istediğimiz şey arz güvenliği. Yani jeopolitik kararlar alabilen ya da alamayan diğer enerji sağlayıcılarına bağımlı olmak istemiyoruz ve kendi insanlarımıza ve sanayimize enerji sağlama kabiliyetimizi tehlikeye atan eylemlerde bulunmak istemiyoruz. Bu bizim ilk hedefimiz. İkinci hedefimiz ise geleceğe baktığımızdan, geleceğin endüstrilerine baktığımızdan ve nerede büyüme beklediğimize baktığımızdan emin olmaktır. Yenilenebilir enerji ve daha temiz enerji sistemleri ile gördüğümüz şey de bu. Üçüncüsünün ise refah sağlamak olduğunu düşünüyorum. Bu aynı zamanda insanlara iş imkanı da sağlıyor. Yani çevreye cevap veriyor, arz güvenliğine cevap veriyor ve aynı zamanda insanlar için iş ve fırsatlar yaratıyor. Yani bizim hedefimiz bu" ifadelerini kullandı.

Birleşik Krallık bu konuda çok iddialı bir hedefe sahip olsa da aynı zamanda dünyanın en büyük enerji şirketlerinden bazılarına da ev sahipliği yapıyor. Peki her iki taraf arasındaki dengenin sorun yaratmadan nasıl korunması bekleniyor? Poleo’ya göre geçişin ölçeğine ve fırsatın varlığına odaklanmak çok önemli. Bu nedenle de Birleşik Krallık gerçekten yenilikçi bir alanda bir dizi farklı şirket ve çözüm sağlayıcı ile yakın çalışıyor.

"BU ENERJİ ÇÖZÜMLERİ NOKTASINDA DÜNYA LİDERİ OLMA FIRSATI"

Poleo konuya ilişkin ayrıca şunları söyledi:

"Daha büyük geleneksel şirketlerin yanı sıra, bu alanda gerçekten etkileyici bir kapasite geliştirdik. Açık deniz yenilenebilir enerjisinden bahsetmiştim. Tasarımdan servise, bakımdan daha geniş fırsatlara kadar bu fırsat etrafında bir araya gelen tüm endüstrimiz Birleşik Krallık için harika fırsatlar yaratıyor. Birleşik Krallık'ta hidrojen odaklı yaklaşık 200 şirketimiz var. Buna daha temiz ve daha güvenilir enerji sistemleri için bir fırsat olarak baktığımızda, bir kez daha, Kuzey Denizi'nin altında hidrojen için ideal olan gerçekten büyük yerlere sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Bu da geliştirmek istediğimizi gösteren gerçekten güçlü bir sinyal gönderdiğimiz başka bir alan. Ve ardından karbon yakalama, kullanımı ve depolama gibi diğer alanlar da var, çünkü küresel ölçekte rekabetçi olacak mal ve ürünler üretmek için sanayiye hâlâ ihtiyaç duyacağız. Ancak aynı zamanda çevre üzerinde olumsuz bir etki de yaratmaması önemli.. Sanırım Dışişleri Bakanımız karbon yakalama, kullanımı ve depolama ile yenilik yapma konusunda mükemmel bir örnek olarak beton örneğini verdi. Bir kez daha, sahip olduğumuz coğrafi imkanları kullanmak gerçekten büyük bir fırsat sunuyor. Yani, bu gerçekten bir fırsat meselesi ve dünyanın bizden beklediği çok çeşitli enerji sistemleri ve çözümleri konusunda dünya lideri olma fırsatı."

İngiltere’de hükümet geçtiğimiz yıl sonunda sonbahar bütçesini açıkladı ve bütçede yenilenebilir enerji ve enerji ile ilgili pek çok öne çıkan ayrıntıya sahip. Petrol faaliyetleri üzerindeki vergi oranı yüzde 78'e çıkararak dünyadaki en yüksek oranlardan biri olurken bütçe, özel jetlere yüksek vergiler getiriyor ve elektrikli araçlara yönelik teşviklerin kapsamını genişletiyor ve bahsettiğimiz yeşil hidrojen de dahil olmak üzere teknolojilere yatırım sözü veriyor. Peki, bu durum İngiltere'yi kısa ve uzun vadede nasıl etkileyecek?

"YAPILAN ŞEY NET BİR SİNYAL GÖNDERMEK"

"Bunların gerçekten iyi düşünülmüş olduğunu düşünüyorum çünkü yaptıkları şey gerçekten net bir sinyal göndermek. Endüstriye net bir sinyal göndermek. Her büyüklükteki endüstriye ama aynı zamanda yenilikçilere de, karbondan arındırılmış enerji sisteminde önceliklerimizin ve geleceğimizin nerede olduğu konusunda gerçekten net bir sinyal gönderiyorlar" diyen Poleo sözlerine şöyle devam etti:

Ancak Türkiye gibi ve dünyadaki pek çok ülke gibi Birleşik Krallık'ta da bir hayat pahalılığı krizi yaşadığımızı kabul etmek zorundayız. Bu nedenle de hükümet, insanların ihtiyaçlarını nasıl destekleyebileceğini görmek konusunda gerçekten istekli. İnsanların enerji kaybının en büyük yollarından biri verimsiz binalardan kaynaklanıyor ve tabii binaların, yalıtım gibi konularda, sıcak tutacak şekilde dayanıklı olmamalarına. Bu yüzden, birkaç milyar hatta tam olarak sanırım 3.4 milyar sterlinlik bütçeye sahip olacak olan ‘Warm Homes Plan’, gerçekten insanların istediği temel bir ihtiyaca odaklanacak; ki bu da soğuk havalarda sıcak kalabilmek. Birleşik Krallık çok soğuk ve rüzgarlı olabiliyor. Sonbaharda yaptığımız bu açıklama ile çok büyük miktarda kaynağımızı ortaya koyuyoruz. Enerji Güvenliği ve Net Sıfır departmanımız, bu geçişi, bu hareketi ve bu hırsı göstermek için 2025-2026 yılları arasında 14 milyar sterlin kaynak alacak. Bence bu, şu anki ihtiyaçlarla geleceğe yönelik sinyalleri gönderme arasındaki dengeyi gösteriyor."

"BU SORUN İÇİN HEP BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZ ŞART"

Birleşik Krallık’ın COP29’daki temsiliyetinin oldukça önemli olduğunu ifade eden Poleo "Orada gerçekten güçlü bir temsiliyetimiz vardı çünkü bu hedefle ilgili söyleyecek olumlu bir şeyimiz olduğunu hissediyoruz. Ve şimdi daha da ileri bir hedef belirledik. 2035'e kadar yüzde 81'lik bir azaltımdan bahsettiniz ki bu gerçekten iddialı bir hedef ancak endüstriye bu teoriyi benimsediğimize dair bir sinyal de gönderiyor. Yatırım yapmanızı, inovasyon yapmanızı istiyoruz. Sizi Great British Energy ile destekleyeceğiz. Ama aynı zamanda şu mesajı da vermek istiyoruz: Bunların hiçbirini tek başımıza yapamayız. Ülkemi seviyorum. Bence inanılmaz, güçlü bir ülke. Ama dünya nüfusunun yüzde 1'ini oluşturuyor. Bunları ele almak için diğer ülkelerle birlikte çalışmalıyız. Bu nedenle COP'ta Dışişleri Bakanımız, gelişmekte olan ekonomileri enerji dönüşümlerinde desteklememizi sağlayacak yeni teşvikler ve yeni tahviller olacağını duyurdu. Bu, liderlik ve ortaklık anlamına geliyor, ancak dünyadaki bazı ülkelerin çok daha zorlu sorunlarla karşı karşıya kalacağını kabul ediyoruz. Ve bu gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olanlar. Dolayısıyla COP29 Zirvesi, diğer dünya liderleri ve siyasetçilerle bir arada olmak ve eğer biz ele alıp ilerlemezsek çocuklarımızın ve torunlarımızın da karşı karşıya kalacağı bu devasa varoluşsal sorun karşısında neden hep birlikte çalışmamız gerektiğini anlatmak için harika bir fırsat" diye konuştu.

"GÜVENLİ BİR ENERJİ GELECEĞİ İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPABİLECEĞİMİZ SAYISIZ FIRSAT VAR"

Peki ya Türkiye-Birleşik Krallık ilişkileri? Başkonsolos, Türkiye ile uzun yıllara dayanan işbirliğinin yenilenebilir enerji alanında yeni bir boyut kazandığını belirtti.

Bakü’deki COP29’da İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir araya gelmesinin yenilenebilir enerjideki işbirliği noktasında oldukça önemli olduğunu belirten Poleo "Başbakanımız Keir Starmer’in Bakü'deyken Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü görmekten büyük memnuniyet duydum; bu görüşme Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ilişkilerin yakınlığını ve birlikte daha temiz, daha yeşil, sürdürülebilir ve güvenli bir enerji geleceğine ulaşmak için işbirliği yapabileceğimiz sayısız fırsat olduğunu gösteriyor" dedi.

"TÜRKİYE İLE TİCARİ İLİŞKİLERİMİZ ÇOK BÜYÜK, DAHA DA BÜYÜYECEK"

Başkonsolos, UK Export Finance (UKEF) tarafından desteklenen dev güneş enerjisi santrali projesi ve Türkiye’nin yüksek hızlı tren projelerindeki İngiliz ortaklığını iş birliğinin başarılı örnekleri olarak da gösterirken "Türkiye'nin hem güneş hem de rüzgar enerjisinde daha fazla yenilenebilir enerji hedefleri olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin 2035 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından, özellikle de güneş ve rüzgârdan elde ettiği enerjiyi 4 katına çıkarmayı planladığını da biliyoruz. Dolayısıyla Birleşik Krallık’ın know how’ı, Birleşik Krallık’ın uzmanlığı, Birleşik Krallık’ın inovasyonu ile Türkiye'nin sahip olduğu muhteşem üretim ile mühendislik kabiliyetlerini bir araya getirmek için büyük fırsatlar var" diye ekledi.

Poleo "Türkiye ile ticari ilişkilerimiz çok büyük. Ve daha da büyüyor. Yılda 23 milyar sterlinin üzerinde. Bence bu da Birleşik Krallık ve Türkiye arasında çok daha fazla işbirliği göreceğiniz bir başka alan" derken Türkiye’nin nükleer modüler reaktörler noktasındaki çabalarına da değindi.

"SMR PROGRAMINDA TÜRKİYE’DE BU FIRSATLARI ARAMAK GELECEK İÇİN BÜYÜK FIRSATLAR SUNABİLİR"

"Küçük modüler reaktörler gibi, belirli bölgelerde veya alanlarda yerel, hızlı çözümler sunabilen veya örneğin hidrojen üretimi için bir besleme kaynağı olarak kullanılabilen gerçekten yenilikçi şeyler üzerinde çalışılıyor. Bu, kullanılabileceği bir diğer alan. Bu yetenek, Rolls-Royce gibi bu konuda öncülük eden şirketlerin olduğu bir alan. Bu arada CEO'ları da elbette bir Türk. Yani bu inanılmaz üretken İngiliz şirketiyle inanılmaz bir bağlantınız var. Rolls-Royce'tan daha İngiliz ne olabilir? SMR programında Türkiye'de bu fırsatları aramanın gelecek için büyük fırsatlar sunduğunu düşünüyorum" diyor ve röportajı şu sözlerle tamamlıyor:

"Bakanlarımız, Bakan Bayraktar ve Bakan Miliband bir araya geldiklerinde, Birleşik Krallık ve Türkiye'nin sadece birbirlerinin pazarlarına, ülkelerine ve vatandaşlarına fayda sağlamak için değil, aynı zamanda küresel olarak ilgi çekici ve küresel olarak alakalı yeni hizmetler ve ürünler geliştirmek için işbirliği yapabilecekleri bir dizi farklı alanı gözden geçirebileceklerini umuyorum. Ve bence bu gerçekten heyecan verici."