Kazakistan'daki önemli buluşma ve Papa'nın Dombra çıkışı…
Kazakistan’ın başkenti, 7. Dünya Liderler ve Geleneksel Dinler Kongresine ev sahip yaptı. Bağımsızlık Sarayı'nda Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev'in başkanlığında başlayan kongreye, Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus, El-Ezher Kurumu temsilcisi Ahmed et Tayyib, İsrail Aşkenaz Baş Hahamı Rav David Lau'un yanı sıra 50 ülkeden 100'den fazla heyet katıldı. Türkiye kongrede Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Mahmut Özdemir tarafından temsil edildi. Ayrıca Türk Devletler Teşkilatı, Türksoy ve TÜRKPA en üst düzeyde temsil edildi. Kongrenin ilgi çeken konuğu zirveden bir gün önce ülkeye gelen Papa Franciscus idi. Cumhurbaşkanlığı sarayında ağırlandı ve ertesi gün açılış konuşmasını yaptı.
Doğrusu dinler arası diyalog konusunda ciddi çekinceleri olan biriyim! Geçmişte bu kavramın "ılımlı İslam" tezi altında yanlış bir zemine taşındığını hep birlikte gördük. Bu kaygıyla olsa gerek ki El-Ezher Kurumu temsilcisi Ahmed et Tayyib de organizasyondaki konuşmasında "Burada bütün dinlerin tek bir dinde birleştirilmesinden bahsetmiyoruz. Bu bir fantezidir. Biz burada dinler arası sosyal bağları güçlendirmekten, insanlar arası saygıdan söz ediyoruz." dedi.
Evet barış, işbirliği, hoşgörü çok önemli ve buna katkı sağlamak lazımdır. Fakat bu yöndeki çabaların ve başka hesaplara, senaryolara taşınmasına izin verilmemelidir.
Kazakistan'daki organizasyonun ise içeriği ve koşulları bakımından ülke açısından önemli iki yanı var. Birincisi Kazakistan çok etnisiteli ve çok dinli bir ülke olarak toplumsal yaşamda başarılması kolay olmayan bir süreç yaşadı. Kazakistan Halklar Asamblesi adıyla kurulan anayasal kurum da ülke içerisindeki bu kesimlerin temsilcilerini bir araya getiren bir platformdur.
Cumhurbaşkanı Tokayev de konuşmasında bu noktanın altını çizdi: "Kazak toprakları yüzyıllar boyunca Batı ile Doğu arasındaki köprü işlevini sürdürüyor. Ulu bozkırdan geçen çeşitli göçebe imparatorluklara tanıklık etti. Bunların hepsinde ortak nokta da din ve inançtı. Kazakistan sınırları, tüm dünya dinlerinin temsil edildiği kutsal harita gibi."
Ocak ayındaki talihsiz olayları saymazsak bağımsızlık sonrası bu yönde ciddi sorunlarla karşılaşmadı. Bu biraz da farkındalığı artırmaya dönük faaliyetlerle sağlandı. Bir yandan millileşme boyutunda adımlar atmaya çalışıldı bir yandan da bu çeşitliliğin barış ve huzur ikliminde yaşamasına önem verildi. Aynı zamanda Milli dil, tarih, kültür, alfabe konusunda Kazak millileşmesi de belirli düzeyde gelişme gösterdi. Şu an bu konuda daha kesin ve kapsamlı adım atılmasını isteyen kesimler de var.
Üç yılda bir yapılan faaliyetin ikinci önemli yanı da ülkenin çok yönlü dış politikasına etkisi ve kendi coğrafyası kadar batılı ülkelerden de dış yatırım çekebilmesine katkısı bakımından irdelenmelidir.
Dün başlayan organizasyonda Papa'nın Kazak dombrasına ilişkin değerlendirmesi dikkatimi çekti. Şöyle konuştu:
"Kazakistan kadim bir ülkedir. Buraya mahsus geleneksel bir müzik aleti var. Adı Dombra’dır. O kadar kıymetli bir alettir ki ona özel bir gün ilan etmişsiniz. Öğrendim ki Kazaklar hala bu çalgıyı büyük bir heyecanla kullanıyorlar. Geçmişi bugüne bağlıyorlar. Bu aslında Kazakların geçmişini hatırlamasına yardımcı oluyor. Ayrıca Kazaklar cuma günleri atalarının adına çörek pişiriyorlar. Dombra iki tele dokunarak çalınıyor. Bu Asya ile Avrupa'nın birlikteliğinin sesidir. Dombra'nın sesi bu bölgedeki ülkeleri birbirine yakınlaştırıyor."
Bu sözlere bakıldığında gerçekten müziğin evrenselliği, birleştiriciliği tartışmasızdır. tarın, bağlamanın ya da Aşık Veysel'in, Neşet Ertaş'ın, Barış Manço'nun sesi ve sözü de ilk aklıma gelen örneklerdendi.
Kazakistan'daki organizasyon genel olarak barış ve huzur temelinde gerçekleşen konuşmalara, savaş ve çatışmaya "hayır" çağrılarına sahne oldu. Kanaatimce bu tür çalışmaların esas hedefi her toplumun kendi inanış, kültür ve ahlak çizgisinde hak ettiği seviyeye gelebilmesine yönelik olmalıdır.
Bu arada resmi ziyaret için Kazakistan'a gelen Çin Devlet Başkanı Xi Jinping "Kazakistan'ın toprak bütünlüğüne tam destek vereceğiz" şeklindeki açıklaması gerçekten önemli bir mesajdır.