Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce salgın süreci ardından Ukrayna savaşının seyri, dünya düzeninde çokça seslendirilen çok kutupluluk üzerinde yeni bir denge halini irdelememizi gerektiriyor. Özellikle 2008 dünya ekonomik kriziyle sarsılan bu denge, kısa ve orta vadede yeniden iki kutuplu bir yeni modeli gözler önüne seriyor.

        2008’deki ekonomik buhranın yıkıcı etkileri hatırlandığında bu süreç ABD’de daha çabuk atlatılsa da genel olarak Avrupa Birliği (AB) ülkeleri hedeflerine yeniden ulaşma konusunda daha büyük bir mücadele verdiler.

        Aynı dönemde AB’nin küresel ekonomideki payı 2008'den beri azalmaya devam etti. Dünya Bankası verilerine göre, 2009-2020 arasında AB ülkelerinin yıllık büyüme oranı ortalama yüzde 0,50 düzeyinde idi. ABD ise yine ortalama yıl bazında 3 katı büyüdü. Asya’daki öncü ülkeler ise daha güçlü bir büyüme yakaladılar. Çin yukarıdaki dönemde yıllık ortalama yüzde 7,40 seviyesinde büyümeyi başardı. Türkiye de ortalama yüzde 5 büyüdü.

        Bununla birlikte AB’nin küresel GSYİH içindeki payı 2009'da daha fazlayken bugün ABD ve Çin’in elde ettiği paydan daha az. 2023 kış aylarıyla birlikte beklenen durgunluk gerçekleşirse bu pay hızla düşebilir. Üstelik siyasi olarak aşırı sağ partilerin elde ettiği başarılar kısa vadede AB siyasetinde ekonomik sorunların da etkili olabileceğini gösteriyor.

        Böyle bakıldığında güçler dengesinin değişimi adına Rusya’nın da sıkıntılı bir evreye girmiş olduğu anlaşılıyor. Enerji kaynaklarının ihracı konusunda önemli ölçüde Avrupa’ya bağlı bir mekanizması olan Rusya, savaşın bir parçası olarak uyguladığı enerji kısıtlamasından kayıplarını kapatma çabasında…Ve bunu kısa vadede Asya’nın büyümekte olan ülkeleriyle kapatabilmeyi deneyecektir. Tabii savaş uzar ve karşılıklı bu yaptırımlar devam edecek olursa…

        Burada Çin ve Hindistan’ın ithalat isteği, bunu artırıp azaltma eğilimleri Rusya’yı strateji bağımlılık yaratan ülke olmaktan bir tür stratejik bağımlılık evresine geçiş yapmasına zemin oluşturabilir. Örneğin Avrasya’daki güç mücadelesi Rusya aleyhine değişirse -ki kısmen değişmektedir Aya-Pasifik hattı Rusya’nın yakın çevre doktrini için bir tehdit aşamasına ulaşabilecektir. Ayrıca Rusya’dan bu ülkelere nakil hatları inşa edebilmek için milyarlarca dolarlık bir yatırım gerekmektedir. Bunun ne kadar sürebileceği de artık Rusya’nın tek başına karar verebileceği bir boyut olmaktan uzaklaşmaktadır. Son Şanghay zirvesinde Putin’in Çin devlet başkanı Xi Jinping'in Ukrayna konusunda “endişelerini anlıyorum ” şeklindeki sözleri Çin’in güç sarkacında ağırlığını artırmasıyla da ilgili.

        Muhtemel bu senaryo doğrultusunda 2008-2020 döneminde çok kutupluluk ekseninde gözüken güç dengesi Avrupa ile Rusya arasındaki çok yönlü ve uzun yıllara etki edecek savaş ile birlikte ABD-Çin arasındaki bir bloklaşmayı ve bu yönde bir kutuplaşmayı belirginleştirecektir. Tabii AB’nin azalan ağırlığı geri planda demokrasi, şeffaflık, insan hakları vb değerler sistemini de iki kutuplu düzende yoğuracaktır.

        Böylelikle 1991-2000 dönemindeki tek kutuplu dünya düzeni ve sonrasında kendisini hissettiren çok kutupluluğa geçiş eğilimi yukarıdaki gelişmelerle iki kutuplu bir düzenin konuşulacağı bir dönemi getirmektedir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar