İki kız kardeş
ONLAR aynı şehirde yaşayan iki kız kardeş...
*
Erkekliğin kardeşliğini bilmiyorum. Ama "kız kardeşlik" nedir, kitabını yazabilirim. Doğduğumda biri hazırdı, sonra biri daha geldi; iyi bilirim.
"Kız kardeşlik hali"nin bir sürü dönemi vardır.
İlki; biraz oyun biraz kavga, biraz kıskançlık, biraz işbirliği, biraz paylaşma, biraz paylaşamama derken "kardeşin komşunun çocuğundan farkı anlaşılamadan" geçip gider.
İkincisi; arkadaşlara odaklanılan bir dönem olduğundan kardeşe biraz uzak düşülür. Yakın olunduğunda da sadece "çekişme" vardır.
Üçüncüsü; "ilk iyi dönem"dir. Okullar bitmiş, işiyle, karşı cinsiyle, rakibiyle "hayat" ufuktan kendini göstermeye başlamıştır. Tam olmasa da bir "dayanışma"dan söz edilebilir.
Dördüncüsü; iş güç, sevgili, koca, çocuk derken iki taraf için de "bin türlü gaile" dönemidir. Az görüşülür. Belki de zamansızlıktan savaştan çok "barışın hâkim olduğu" yıllardır.
*
Beşincisi; "hayat herkesin canına okumuştur". Bunun sonucunda bir hesaplaşmaya girilir. Tabii bu arada kardeşle de hesaplaşılır.
Bu dönem aynı zamanda ana-babanın iyice yaşlandığı zamana denk gelir. Siyasetçiler arasındaki "Memleketi en çok ben sever, en iyi bin kurtarırım" kavgasının bir benzeri ana-baba için kardeşler arasında da yaşanır.
Son dönem; ana-baba gitmiş, sevgililer kocalar tarihe karışmış, çocuklar hayata kaptırılmış, arkadaşlar kendi derdine düşmüş, geriye kala kala bir "kardeş" kalmıştır.
"En uzun ve en sağlam" ilişkinin "kardeşlik" olduğunun idrakına varılmış, hesaplaşmaların manasızlığı anlaşılmıştır. Şimdi yüzlerce ortak anıyı konuşmanın, huzurun tadını çıkarmanın, birbirini sevmenin tam zamanıdır.
*
Yazının başında sözünü ettiğim "iki kız kardeş" annemle teyzem. Onlar şimdi kardeşliğin son dönemindeler. Evet, tam oturup yüzlerce anıyı konuşacak zamanları. Fakat buna "izin" yok. Siz isterseniz "kader" deyin, ikisinin de sağlığı izin vermiyor.
Ne o ötekine gidebiliyor, ne öteki ona.
Onları birbirine kavuşturmak için "bin sorunun aşılması" gerekiyor. Biliyorum karşıdan bakınca imkânsız değilmiş gibi geliyor ama öyle. Olmuyor, yapamıyoruz. Yahut belki de "son sahne"yi görmek istemiyoruz.
MIŞ/MUŞ
■ Taksim Camii için yerin 7 kat dibine inilecekmiş.
Beddua gibi!
*
■ Döngel Yatak Köyü sakinleri köylerinin adından dertlilermiş.
Aslında her açıdan "hayatın özeti"; ismi koyan filozofmuş!
- Son defa10 yıl önce
- Perşembe monologları10 yıl önce
- Bu hafta sonu çok mutlu bir çocukluk geçirdim10 yıl önce
- Köprünün altındaki suyun debisi yüksek10 yıl önce
- Cinsiyetini rafa kaldırmış erkekler10 yıl önce
- Evlilik: Hizmet sektörü10 yıl önce
- Destek... Sonuna kadar10 yıl önce
- Döven erkek ilgili sayılıyor10 yıl önce
- Kadının doldurma musluğu10 yıl önce
- İlk sümkürmede aşkın nabzı düşer10 yıl önce