Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKİNCİ sınıfa giden yeğenim sordu:

        "Çerçi ne iş yapar?"

        Gerisi de var. "Çıkrıkçı", "hallaç", "nalbant", "arzuhalci", "semerci"...

        "Rüyadayım" dedim kendi kendime...

        Çünkü böyle rüyalar görüyorum arada bir; yeğenimle "aynı dili" konuşuyormuşuz!!!

        Fakat rüya olsa; o sırada beni bir atlı kovalarken ben "gecelikle" okula gidiyor olurdum. Öğretmen anneme dönüşür, derken gece olur, uçurumdan yuvarlanırken elma toplar eve dönerdim falan. Rüya dediğin böyle "fantastik film" tadında ilerler.

        Oysa yeğenim sormaya devam ediyor; "yorgancı", "bakırcı", "kalaycı", "yoğurtçu"...

        Karar veriyorum rüya değil bu!

        "Ne iş" peki?

        Eğitim sistemi mi değişti; çocuklar "geçmişe" mi hazırlanıyor!

        Yoksa çocuğu köy okuluna mı aldırdınız! (Gerçi bana kalsa yapacağım ilk iş bu olur.)

        Hayır dedi annesi. "Bunları da öğreniyorlar."

        Durum "normal" yani.

        Belki annesinin de haberi yok... Artık okullarda "Nostalji Haftası" yapılıyor!

        Demek "Yerli Malı Haftası"nın yerine... Öyle ya evlerde bu yüzden arbede yaşanınca... "Çocuğum nereden bulayım sana yerli malı; al benim çakma Prada'yı götür!"

        Yerine "Nostalji Haftası" daha kolay tabii.

        Uzatmayayım, nereden baksanız "sevinçliyim". Arada "yoğurtçu" deyip "şak" edeceğiz yeğenimle!

        *

        Ha, daha bitmedi.

        Bir ödev daha vermişler. "Büyüklerinize çocuklukta oynadıkları oyunları anlattırın."

        Annem, ablam, hepimiz bu anı bekliyormuşuz meğer. O oyun vardı, bu da vardı, o öyle oynanmazdı, taş bebek taş mıydı, sen mızıkçıydın derken "bu hafta sonu çok mutlu bir çocukluk geçirdim".

        Tamam da... Bir yandan "Tarih olduk derslerde okutuluyoruz" anasını satayım!

        Serdar soruyor Pakize cevaplıyor

        HİÇ girizgâh yapmadan direkt merakını gidereceğim Serdar'ın... Konuya vâkıf olmayanlar Serdar Turgut'un dünkü yazısını bulup okusunlar.

        Aşkolsun Serdar!

        Hangi grubun evliliğine baktım, öyle mi?

        Demek sen kimi ünlü kadın yazarlarımızı hiç okumuyorsun!

        Daima "güzel", seksi, "neşeli", mutlu, "şık", enerjik olan... Daima gezmeye, eğlenmeye, sevişmeye hazır... Daima "sürpriz" dolu... Daima âşık, heyecanlı... Daima şu, daima bu... Kısaca daima "erkeğin hizmetinde"!

        Ben onların "sesi" olmak istedim o yazıda. Gerçi kimsenin böyle bir talebi yok. Onlar "durmak" istemiyor. Dururlarsa adamın kaçacağından mı korkuyorlar? Sanmıyorum. Daha çok "kendi gazlarının kaçmasından" korkuyorlar galiba.

        Ne bileyim işte... "Durumdan vazife çıkardım", o yazıyı yazdım. Hatta elime bir eşofman alıp gidesim var. "Giydireyim, birkaç gün yatırıp dinlendireyim şu kızları" diyorum.

        Budur Serdar'cım.

        Ha, şimdi de diyebilirsin ki: "Sen kurguyu yemişsin!" Bak buna verecek cevabım yok işte.

        MIŞ/MUŞ

        ■ Kaleci Rüştü Reçber'in eşi, "Eşimin uğurböceğiyim" demiş.

        Bir gün "Uç uç böcecik" derse görürsün!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar