Türkiye'nin Türkçe yabancı medyası
KAVRAM size biraz yabancı gelecek belki ama Türkiye’nin artık hem niteliği hem de niceliği hiç küçümsenemeyecek bir “Türkçe yabancı medyası” var. Bu medya hayatımızda giderek daha fazla yer kaplıyor. Gidişat bazı tartışmaları da beraberinde getiriyor haliyle. Kimi, yabancı bir devlete ait olmaları nedeniyle Türkçe yabancı medyayı tehlikeli bulduğunu söylüyor. Kimi de arkasında yabancı bir büyük güç olan bu kuruluşlardan bazılarının daha dokunulmaz olduklarını savunuyor. Çok daha büyük bir kesim ise bu tartışmalardan bihaber şekilde yerli-yabancı medyamızın ürettiği içerikleri keyifle tüketiyor.
Tartışmaya katkı sunmak maksadıyla Bilimevi Dış Politika Dergisi’nin son iki sayısında Türkiye’de yayın yapan yabancı devletlere ait bu medya kuruluşlarıyla ilgili kapsamlı geniş bir haber dosyası hazırlamıştım. Sputnik, Deutsche Welle Türkçe, BBC Türkçe, İran-Mehr Haber Ajansı, CRI Türk (Çin), Rudaw-Kurdistan24 ve Amerika’nın Sesi’ni incelediğim araştırmadan çıkardığım bazı sonuçları sizinle de paylaşmak istiyorum:
- Türkiye’deki yerli ama yabancı medya kuruluşlarının yayın çizgileri konjonktürel olarak değişebiliyor. Ait oldukları devletin Türkiye’yle ilişkileri gerildiyse bunu ilk olarak yapılan bu yayının niteliğinden anlayabilirsiniz. Mesela Gezi dönemindeki BBC Türkçe ile şimdiki BBC Türkçe arasında gayet büyük bir fark bulunuyor. Aynı şeyi uçak krizi dönemindeki ve 15 Temmuz-Astana sonrası Sputnik için de söyleyebiliriz.
- Son dönemde Türkiye’de en çok takip edilen Türkçe-yabancı medyalardan biri Rusya’nın Sputnik’i. Özellikle dijital alanda haberturk.com ve birkaç yerli ana akım medya siteleri hariç yerli rakiplerine fark attığını söyleyebilirim.
- Sputnik, Türkçe’nin yanı sıra Kürtçe’de de epey iddialı. Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde Türkiye, Irak ve Suriye’deki medya tüketicilerine yönelik yoğun bir haber hizmeti sunuyor.
- Bu yayın kuruluşlarını takip ediyorsanız, hiç istisnasız tamamının kamuoyunu yönlendirme kaygısı güden devletlere ait olmaları nedeniyle medya teorileri açısından “otoriter medya” sınıfına girdiklerini unutmamanız önem taşıyor. Ait oldukları devletler demokratik olsa bile sonuç pek değişmiyor.
- Kimi devletler medyadaki uzantılarını Türkiye pazarına yönelik ürünlerinin tanıtımında kullanmaya öncelik veriyor. Bazılarıysa evrenselleşmek istedikleri bazı değerleri Türk toplumuna pazarlamayı tercih ediyor.
- Yayınlar, ait olunan devletin Türkiye’ye yönelik dış politikası ve kamuoyu oluşturma çabalarıyla uyum arz ediyor. Ancak ilişkiler iyi olsa bile manevra payı olarak muhaliflik tümüyle bırakılmıyor.
- Amerika’nın Sesi, ait olduğu ABD’nin gücüyle kıyaslandığında son derece sönük kalıyor. Amerika’nın küresel medya stratejisi belli ki farklı işliyor. AB ve ABD’nin medyası, Rusya’nın Sputnik’i karşısında küresel düzeyde nal topluyor.
- Düne kadar Türkiye kamuoyu Çin’le ilgili haberleri Batı medyasından alırdı. CRI Türk bu tekeli yıktı. Çin’in dünyadaki sessiz yükselişine paralel CRI Türk de Türkiye medya pazarında büyüyor. Sıradaki hamle bir TV kanalının kurulması, hazırlıklar hızlanmış.
- Bu kuruluşlar Türkiye’deki basın mensupları için ciddi bir istihdam alanı. Türkiye’nin en büyük gazetelerinde ve televizyonlarında görmeye alıştığınız pek çok ünlü isim artık yerli-yabancı medyamızda istihdam ediliyor.
- Ülkeler arası ilişkiler bozulunca bundan ilk etkilenenler buralarda çalışan gazeteciler oluyor. Düne kadar yayına çıkmak için arayan, rica eden siyasetçiler bir anda telefonları meşgule almaya başlıyor. Ya da daha kötüsü oluyor, önce gazetecilere dokunuluyor.
Önemli bir notla bitirelim: Bu kuruluşlarda çalışan meslektaşlarımızın beğenmediğimiz haberler yaptıklarında da aslında sadece işlerini yaptıkları gerçeği ne yazık ki çok çabuk unutuluyor.