Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’da bu hafta Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Ahmet Davutoğlu’nun üçlü bir zirve yapması bekleniyor. Buluşmanın konusu “Millet İttifakı” olarak bilinen CHP-İYİ Parti ortaklığının genişletilerek “Yeni İttifak” adıyla yeni bir heyecan yaratması var. Bugüne kadar ittifakın parçası olmasalar bile öyleymiş gibi gözüken partiler de resmen katılmış olacak; en azından beklenti bu yönde. Eskiden kendi içinde bile birleşemeyen partiler şimdi tam karşıtlarıyla dostane ilişkiler içinde. Bütün bunlar biliniyor zaten. Aldığım bir bilgiyi paylaşayım sadece: Bu ittifakların çok sağlam ilerlemesi için en fazla çalışan kişi Ahmet Davutoğlu’ymuş. Kendi koltuğunun peşinde değil, sadece iktidarın değişmesini istiyor. Sonuçta en fazla rencide edilen o oldu.

        Neyse kulis yazarlığına oynamıyorum, dün birkaç kişiyle telefonda konuşurken laf açıldı ve ben de Ankara’da konuşulanları aktarmak istedim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık için ısrarcı olmayacağı, ama muhalefet blokunun aday sıkıntısı çekmediği, illaki biri çıkar diye rahat davrandıkları da bana aktarıldı. Şu anda birbirinden farklı siyasi partilerin ortak motivasyonu Erdoğan’ı yenmek. Ve, evet, bu da biliniyor. Ama bu kulis konuşmaları bana geçen hafta New York Times’da çıkan bir köşe yazısını hatırlattı: Tom Friedman yakından takip ettiği İsrail’den örnek vererek ABD’de de artık ittifak kurulmasının gerektiğini yazıyor. Friedman’a göre siyasi gelişmeler önce İsrail’de yaşanıyor, ardından ABD’de tekrarlanıyor. “Off Broadway”de bir oyunun perde açıp “Broadway”e uzanması gibi. Türkiye de “Off-Off Broadway” herhalde.

        DEVLETİN GAZETECİSİ

        Tom Friedman sıradan bir yazar değil. Ya çok aptal ya da çok zeki. Amerikan solu onu hiç sevmiyor çünkü Irak Savaşı’nı destekledi. Gazeteciliği Ortadoğu’da bir taksiye binip şoförün görüşlerini aktarmaktan ibaret gibi duruyor. Çok yüzeysel yazıyormuş gibi bir havası var. Ama takip etmekte de fayda var. Çünkü zaman zaman Friedman ne yazarsa devlet katında tartışılıyor.

        Yukarılardan birileri ona mı fısıldıyor, yoksa o çok etkili olduğu için devlet katı mı onu dinliyor bilmiyorum. Ama defalarca köşesinde yazdığı bir konunun birkaç hafta sonra hükümet yetkililerince gündeme getirildiğine tanık oldum.

        Her ülkenin her basınının kullanışlı devlet gazetecileri vardır, onları takip etmek ülkenin yönü hakkında da fikir verir. Friedman’ın önerisi şu: Önümüzdeki seçime Joe Biden başkan adayı olarak girip yanına da başkan yardımcısı olarak Liz Cheney’i almalı. Kamala Harris’in popülaritesi yerlerde, 2024’te de Joe Biden’dan başka Demokrat aday gözükmüyor şimdilik. Ancak eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin kızı olan Liz sıkı bir muhafazakar sağcı. Buna rağmen Cumhuriyetçi Parti’de sürgüne gönderilmiş durumda, çünkü Trump karşıtı ve 6 Ocak ayaklanmasına karşı çıktı. Küskün Cumhuriyetçi denebilir. Biden’ın amacı da ülkeyi birleştirmekti, Cumhuriyetçi bir adayla seçime girmekten daha doğal ne olabilir bu uğurda? Asıl tehlike Trump ve demokrasinin geleceğini kurtarmak gerek. Bu yüzden eski ezberlerden ve takıntılardan vazgeçip ortak bir amaç uğruna hareket etmek gerek.

        İSRAİL MODELİ

        Friedman’a göre bu modelin başarılı olduğu ülke İsrail. Tıpkı Türkiye’de Erdoğan gibi İsrail politikasına damga vuran ve uzun bir süre rakipsiz iktidarı götüren Netanhayu’yu durdurmak mümkün değildi. Hakkında açılan yolsuzluk soruşturmaları bile işlemedi, kendisine oy veren seçmen bloğuyla ülkeyi kilitledi ve uzun süre hükümet kurulmasını engelledi.Sonunda kendi partisinden çıkan Naftali Bennett – bir anlamda İsrail’in Davutoğlu’su – bir ittifak modeli kurdu ve solla sağı birleştirdi. Daha da önemlisi bu yeni hükümete Arap azınlığın partisi – İsrail’in HDP’si – de dışarıdan destek verdi. ABD’nin desteklediği Bennett iki sene başbakanlık yapacak, iki sene sonra da Yair Lapid’e devirecek görevi. İki sene Kemal Bey, iki sene Meral Anne formülü gibi gelmiyor mu kulağa?

        İsrail’in 36. hükümeti şimdilik ülkede belli bir istikrarı sağlamışa benziyor. En azından Netanyahu’nun yenilebildiğini, yerine bir hükümet kurulabildiğini gördü ülke. Buradaki en önemli motivasyon siyasette tek adam etkisini kaldırmaktı. Diğer partiler de bu uğurda pazarlık masasına çok daha rahat oturdular, çok daha kolay taviz verebildiler. İsrail’deki başarı Macaristan’ı da etkilemişe benziyor, çünkü orada da Orban karşıtı bir ittifak hareketi doğdu.

        İşte Perşembe günü Ankara’da kurulacak masa da bu dalganın devamı olması açısından önemli. Ahmet Davutoğlu’ndan bir Bennett çıkacak mı, göreceğiz. Ama öyle ya da böyle bu sene bütün dünya ittifak siyasetini konuşacak.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar