Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Donald Trump’ın şikayet ettiği konular arasında bir de eşi Melania’nın “first lady” olarak Vogue dergisinin kapağında yer almaması var. Gerçi, Melania Trump daha önce Vogue’a kapak olmuştu; Donald’la evlenmek üzereyken, gelinliğiyle. Ama son dört senede kutuplaşan ülkede Vogue okurlarını ürkütmemek için dergi yöneticilerinin akıllarına bile gelmemiştir.

        Vogue şimdi Trump’ları daha da çıldırtacak. Şubat sayısının kapağında Amerikan tarihinin ilk kadın başkan yardımcısı var. Kamala Harris kendi kıyafetleri, ayağında kendisiyle özdeş Converse spor ayakkabıları, arkasında Howard Üniversitesi’nde okurken katıldığı kız öğrenci birliğinin renkleriyle bize gülümsüyor.

        Kamala Haris kadın oluşuyla, yarı siyah yarı Güney Asyalı bir ailenin çocuğu oluşuyla, ilk kadın Başkan Yardımcısı seçildiği için zaten başlı başına tarihi bir figür. Vogue da bu tarihi bir kapakla belgeliyor bu an’ı. Gelin görün ki bu kapak başta Harris olmak üzere pek kimseyi memnun etmemişe benziyor.

        CİDDİ Mİ GAYRI CİDDİ Mİ

        Her şey Harris’in yer aldığı kapağın geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya sızmasıyla başladı. Vogue tarihinde kapak fotoğrafı çeken ilk ve –şu ana kadarki– tek siyah fotoğrafçı Tyler Mitchell’a ısmarlandı bu iş de. Dergi iki kare arasında kararsız kaldı.

        Birinde Harris’in üzerinde mavi, Michael Kors marka bir takım var. Kollarını birleştirmiş, güvenle bize bakan, gülümseyen bir Başkan Yardımcısı. Dünyanın her yerinde, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi kamuya mal olmuş kadınların, özellikle de kadın siyasetçilerin yerine getirmeleri beklenen birtakım roller olur. Bu kurallar da erkekler tarafından belirlenmiştir; ağır başlı, oturaklı, ciddi, hatta kaba söylemek gerekirse “adam gibi” olmaları beklenir önemli göreve gelmiş kadınların. İşte bu ilk Harris portresi bilindik ezberlere uyuyor. Dergi “dijital kapak” olarak kullanmaya karar verdi bu kareyi.

        Daha önemli ve prestijli kağıt baskısında Harris’in kendi kıyafetleriyle çekilmiş, tam kapak fotoğrafı gibi durmayan bir başka pozu var. Ayağından hiç çıkarmadığı Converse’ler, arkadaki renkli kumaşlar, Harris’in poz vermeden çekilmiş gibi duran duruşuyla alışıldık kapak fotoğraflarını andırmıyor. Hele hele ezberlediğimiz, her bir pixel’ine özellikle dikkat edilen Vogue kapaklarına hiç benzemiyor. İç sayfalarda belki kullanılır ama ya kapakta…

        Doğrusu ben de kararsız kaldım. Gönlüm ikinci karede. Çünkü kamuoyundan tanıdığım Kamala Harris’e daha çok benziyor. Yine de konuyu benden daha iyi bilenlere sordum.

        “Biri daha güzel, ama öteki daha çok bakılacak ve üzerinde konuşulacak bir kapak,” diyor Vizyon dergisinin efsanevi yayın yönetmeni Deniz Alphan “tam da bizdeki gazetecilerin çıkaracağı türden” dediği bu tartışmayla ilgili. “Doğrusu iki kare benim önüme gelse seçim yapmaktan çok zorlanırdım. O ikinci fotoğraf daha fazla okutturur, ayakkabısı kendisinin mi, ne giymiş, nasıl durmuş diye kendinden bahsettirir.

        İddialara göre bu daha rahat, gayrı resmi pozdan Harris’in ekibi memnun değil. Ama Vogue’un Başkan Yardımcısı’yla anlaşması kapak seçimini dergiye bırakıyor. Dergide de kapak fotoğrafı hakkında son sözü söyleyen kişi yayın yönetmeni Anna Wintour.

        Vogue’un yayın yönetmeni bu tartışılan editoryal tercihi “Daha az ciddi olan portrenin yaşadığımız anı daha iyi yansıttığını düşünüyoruz,” diye açıklıyor. Harris’in ulaşılabilir kişiliğinin seçim kampanyasına da damga vurduğunu belirtiyor.

        RENGİNİ AÇTILAR MI

        Danıştığım ikinci kişi bana gazeteciliği ve “politik doğruculuğu” öğreten, yılların dergicisi Tuğrul Eryılmaz. “Önce kadının rengini açtıkları söylendi, ama böyle bir şey olmadığı ortaya çıktı,” diyor.

        Vogue –ve genel olarak Amerikan dergiciliği– bu konuda sabıkalı. Time zamanında ,O.J. Simpson’ın rengini kapakta karartmıştı mesela, “Daha koyu tenliler daha suçludur,” önyargısnı beslemek adına adeta. Giselle’le Vogue kapağında yer alan LeBron James ise adeta King Kong’u andırıyordu. Dergi ayrıca çok sınırlı sayıda siyah kadını kapağına taşıyor, yönetiminde de siyahlar yakın zamana kadar yoktu—Wintour bu konularda geçtiğimiz aylarda günah çıkardı. Ama Harris’in rengi açılmadı, zaten siyah bir fotoğrafçı böylesi bir işe kalkışamaz.

        Amerika’daki yaygın itirazlardan biri ilklerin kadını Harris’in başarısının bu gayrı ciddi kapakla küçümsenmesi. Beyaz bir kadına böyle bir muamele yapılamayacağını, siyah kadınlar söz konusu olduğunda –ne kadar üst düzeye ulaşırlarsa ulaşsınlar– ancak “wow” etkisi yaratarak var olabiliyorlar.

        “Ben Kamala Harris’e böyle bir fotoğraf çektirtebilseydim hiç düşünmezdim, bir de daha vurgulayarak tereddütsüz yayımlardım,” diyor Eryılmaz. “İllaki topuklu ayakkabı giymek zorunda mı? Tam tersine, böylesi tarihi bir figür, ilklerin kadını her şeyiyle ilk olsun. Ben de Meclis’e girsem hiç kimse bana kravat taktıramaz. ”

        Eryılmaz’ın bu tartışmalarla ilgili de çok net bir yorumu var: “Bu kadarı artık ‘political correctness’ değil, ruh hastalığı.”

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar