Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk perşembe akşamı Habertürk TV'deki yayınımız için kanaldan girerken her zamanki gibi güler yüzlü ve enerjikti ama çok ciddi bir yük altında olduğu da belliydi.

Vaka sayıları patlıyor ve gözler okullara dikiliyor.

Sevgili okurlar, OECD ülkeleri içinde kuzey yarımkürenin okul kapama şampiyonuyuz, Güney yarımkürede de tatil tarihleri farklı olduğu için şampiyonluğu kaptırmış durumdayız. Öyle olmasa dünya rekoru bizde olabilirdi.

Diyeceksiniz ki son günlerde vaka sayılarında da rekora gidiyoruz.

Doğru ama vaka sayılarında birçok ülkenin çok altındayken de okulları hep kapalı tuttuk. Bu, vaka sayısı meselesi değil, eğitime bakış, eğitimi öncelik olarak görüp görmeme meselesi…

Bu konudaki fikirlerimi biliyorsunuz.

Kapalı okul stratejisine tek başına ve avaz avaz itiraz etmiş köşe yazarıyım.

"HERKES DIŞARIDAYKEN ÇOCUKLARI EVE KAPATALIM" LOBİSİ

Bakan Ziya Selçuk da -gerekli tedbirler alınarak-okulları açık tutmak için elinden geleni yapıyor ama bizde "Herkes dışarıdayken çocukları eve kapatalım" lobisi çok güçlü olduğu için işi zor.

O nedenle önceki akşamki yayın çok önemliydi.

Vaka sayıları artıyor diye okulları kapatmayı öncelikli olarak gündeme almanın dünya örnekleri ile ters ve yanlış olduğunu anlattı Bakan.

TÜRKİYE’DE EVRENSEL BİLİME AYKIRI BİR DURUM VAR

O anlattıkça, iki saat içinde Kübra’nın (Par) canlı yayında yaptığı ankette "Okullar açık kalmalı" diyenler yüzde 40’lardan yüzde 55’lere çıktı.

Kamuoyunun bir kısmı (haber kanalları izleyen ve eğitim düzeyi görece daha yüksek kesim) devamlı korkutulduğu ve istatistiksel veriye dayanmayan bilgiler ve gözlemlerle doldurulduğu için okulların çok riskli olduğunu düşünüyor.

Halbuki bu kesim Batı’yı da iyi bildiğini iddia eden kesim. Batı örneklerine ve oradaki tartışmalara baksalar Türkiye’nin dünyanın tersine gittiğini görecekler.

Bizde tuhaf bir durum var. Bilim evrenseldir denir ama tüm uluslararası sağlık otoriteleri ve bilim insanları başka, bizim bilim insanları başka konuşuyor.

Dünyada okulların, özellikle ilkokulların Covid salgınını yaygınlaştırmada belirgin bir etkisinin olmadığı, tüm önlemler alınıp, tam kapanmaya gidene kadar okulların açık tutulması gerektiği yönünde görüş birliği var.

Fakat bizde Bilim Kurulu ve ekranlara çıkan bilumum uzmanlar genellikle sanki okullar en büyük bulaş kaynağıymış gibi bir havada konuşuyorlar.

Bakan Ziya Selçuk Perşembe akşamki yayında net bir şekilde hedeflerinin sağlığı önceleyerek okulları açık tutmak olduğunu söylerken ekranlarda korku pompalayan doktorlardan da istatistiksel verilere dayanmayan, Türkiye’nin sosyolojisi ile desteklenmeyen yorum yapmamaları ricasında bulundu.

Benim "Her kesimin bir lobisi var ama çocukların, gençlerin bir lobisi yok ve pandeminin başından beri ana risk grubu olmadıkları halde en ağır bedelleri onlar ödediler" sözüm üzerine "Onların da Ziya Hocaları var" derken çok samimiydi Selçuk.

Eğitim Bakanı'nın mesleğin içinden gelen, deneyimli bir eğitimci olması böyle bir süreçte Türkiye için bir şans. Ancak iş yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı'nda bitmiyor.

Elbette başka çare kalmazsa okulların kapanması gündeme gelebilir ama ilk aşamada yeniden okulları kapatmak zaten 1 yıllarını kaybetmiş çocuklarda telafisi çok zor hasarlara meydan verebilir.

ŞALTERLERİ BİR KEZ DAHA İNDİRİRSEK ÇÖKECEK KARANLIKTA KAYBOLABİLİRİZ

Önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu toplanacak ve yeni kararlar verecek.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanlardan o kararları okul kapamaya son seçenek olarak yaklaşılmazsa geleceğimizi kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğumuzu göz önünde bulundurarak vermelerini rica ediyorum.

Çocuklar çok zarar gördü. Çok bedel ödedi. Elektrik çarpmasın diye tüm şalterleri indirirsek çökecek karanlıkta kaybolabiliriz.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar