Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı 100. Yıl resepsiyonundan notlar…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cumhuriyetin yüzüncü yılı için İstanbul Valisi Sayın Davut Gül ve eşi Gülden Gül’ün resepsiyon davetiyesini aldığımda dikkatimi davetin verileceği mekan çekti.

        Rixos Tersane, Hasköy.

        Arkeolojik bir çalışma ve bir otel inşaatı olduğunu biliyorum ama daha detaylı bir fikrim yok bu mekanla ilgili. Herhalde otel tamamlanmış, bu vesileyle kapılarını ilk kez açıyor diye düşündüm.

        Cumartesi akşamı resepsiyon alanına ulaştığımda çok şaşırdığımı söylemeliyim. İstanbul’un ortasında hiç bilmediğim, devasa boyutta bir arkeolojik kazı sahası ile karşılaştım.

        242 bin metrekarelik bir alandan bahsediyoruz!

        Bittiğinde otelin yanı sıra Sarıyer’deki Sadberk Hanım Müzesi buraya taşınacakmış. Kadın Kültürü Müzesi ve sanat etkinlikleri için bir merkez de olacakmış.

        Resepsiyonda Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’a rastladım ve ona sordum. Bu bilgileri bana Sayın Yıldız verdi, sonra baktım internetten de erişilebiliyor.

        Yıldız’ın dediğine göre Tersane İstanbul tamamlanınca İstanbul’un denize açılan, Galataport gibi yeni bir cazibe merkezi olacakmış.

        Şehrin göbeğinde bunca yıldır atıl duran böyle bir mekanın hayata kazandırılması çok güzel bir fikir. Ancak bu aşamada 29 Ekim resepsiyonunun burada yapılmasının o kadar da güzel bir fikir olduğu kanaatinde değilim. ‘Neden burası’ sorusunun cevabını bulmaya çalıştım, bulamadım. Belki de çalışmaları bu vesileyle kamuoyuna duyurmak istediler ama şıkır şıkır gelen onca davetlinin rahat hareket edebileceği bir ortam gerekir, burası insanları çok zorladı.

        Henüz inşaat sahası olduğu için resepsiyon alanına gitmek bile başlı başına bir işti açıkçası. Bagilerle sizi salona ulaştırıyorlar ancak davetli sayısı öyle fazlaydı ki bir süre sonra bagi kuyruğu çığırından çıktı, insanlar karanlıkta bata çıka inşaat sahasında yürümeye başladılar.

        Benim gibi erken gelenler için ise üst katta pek de elverişli olmayan bir alan dışında bekleme yeri yoktu.

        Sayın Vali salonun girişinde tebrikleri kabul ediyordu ancak salonu başlangıç saatine çok yakın açtıkları için uzun bekleme kuyrukları burada da oldu. Belki daha erken alımlar başlasa insanlar peyderpey beklemeden girebileceklerdi.

        İçerisi ile ilgili şunu söyleyebilirim: Fiziksel koşulların olumsuzluğuna rağmen müthiş coşkulu bir hava vardı. 100. Yıl kutlamaları hakikaten siyasi görüş ayırt etmeden herkesi birleştiren bir atmosfer yarattı. ’Atatürklü’, ‘Atatürksüz’ gibi tartışmaları anlamlı bulmuyorum. İktidar da muhalefet de çok büyük bir coşkuyla ve milyonları motive ederek haftalara yayılan bir kutlama ortamı yarattılar.

        Cumhuriyetimiz sapasağlam ayakta, benim dikkatimi çeken sarsılmaz temellere oturan cumhuriyetle ilgili kaygılarını dile getirenlerin demokrasi ve özgürlüklerle ilgili cümle kurmamaları…

        Törene dönecek olursak..

        Katılımın çok yüksek olduğunu söylemeliyim. Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek Hanım, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ali Sivri, Patrik Bartholomeos, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız en çok gözüme çarpanlardı. Hepsiyle ayaküstü sohbet ettik. Dilek İmamoğlu’nu çok neşeli ve moralli gördüm.

        Vali Gül’ün selefi, mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya gibi çok birleştirici ve sıcak bir yaklaşımı var, bu insanlara geçiyor, buzları eritiyor.

        Davete birçok ülkenin başkonsolos ve konsolosları da katılmıştı. Ancak onların da geliş ve gidişlerde epey zorlandıklarını ve mekana dair şaşkınlık cümleleri kurduklarını söyleyebilirim.

        Dikkatimi çeken başka bir nokta ise davetli sayısı yüksek olmasına rağmen basın katılımının oldukça az olmasıydı.

        Sayın Vali’nin basın danışmanı Emin Gökçegözoğlu’na ‘Basına az sayıda mı davet gitti?’ diye sordum. “Aksine Nagehan Hanım, öyle çok gazeteci davet ettik ki. İktidar, muhalefet ayrımı asla yapmadık, Cumhuriyet, Sözcü… muhalif medyadan bir çok isme, ayırt etmeden davetiyemizi ilettik” dedi.

        Hakikaten Valiliğin bu yıl Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen 30 Ağustos Resepsiyonu’na basın katılımı çok daha genişti, Uğur Dündar’ı gördüğümü çok iyi hatırlıyorum, farklı görüşlerden bir çok meslektaşım vardı o davette.

        Ancak bu kez mekanın uzaklığı mı, aynı güne denk gelen Kudüs mitingi mi, günlerdir süregiden ‘Atatürksüz Cumhuriyet kutlamaları’ tartışmaları mı bilmiyorum ama medya İstanbul’daki 100. Yıl resepsiyonuna ilginç bir şekilde ilgi göstermedi.