Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Köpek sorunu siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iş
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sokak köpekleri sorununa yönelik çözüm ile ilgili AK Parti’nin önerisini hazırlayan en yetkili isimlerden biri olan Grup Başkanı Abdullah Güler ile yaptığım röportajı dün aktardım.

        Bugün sırada Kemerburgaz’daki İBB geçici hayvan bakım evinden izlenimlerim, İBB Veteriner Hizmetleri Müdürü Fevzi Kararağaç, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu eski başkan yardımcısı avukat Yasemin Babayiğit ve hayvan psikolojisi üzerine çalışan veteriner hekim Prof. Dr. Tamer Dodurka ile yaptığım görüşmeler var.

        İBB’nin Kemerburgaz’daki tesislerinde 300 civarı kedi ve 70 civarı köpeğe aynı anda tedavi imkanı sağlanabiliyor. Bu elbette yeterli değil ve burası kalıcı barınmaya uygun değil ancak Veteriner Hizmetleri Müdürü Fevzi Kararağaç her yıl 40 bin köpeğin kısırlaştırıldığını, mevcut köpeklerin yüzde 80’inin ameliyatlı olduğunu söylüyor.

        Açıkçası bu oranı biraz fazla yüksek buldum. Şayet bu oranda kısırlaştırma yapılsa köpek sayısı bu kadar artmazdı.

        Kemerburgaz’da İBB’nin ‘vetbüsü’
        Kemerburgaz’da İBB’nin ‘vetbüsü’

        Kısırlaştırma maliyetinin beşte biri Bakanlıktan

        Kısırlaştırma konusunda sorumluluk belediyelerde ama merkezi hükümetin elini biraz daha fazla taşın altına koyması da gerekiyor. Hayvan başına merkezi hükümetten 300 TL kadar bir ödenek ayrılıyormuş, bu maliyetin 5’te biri.

        Mevcut mevzuatta ilçe belediyelerin bütçelerinin binde 5’ini büyükşehir belediyelerinin ise bütçelerinin binde 3’ünü barınak yapımı ve hayvan sağlığına ayırmaları gerekiyor.

        2022 sonuna kadar nüfusu 25 binin üzerinde olan belediyelerin tamamı barınaklarını bitirmiş olmalıydı, 2024 sonunda ise tüm belediyelerin bitirmesi gerekiyordu fakat tablo hiç öyle değil. Birçok belediye hala barınak sahibi değil. Demek ki yaptırım yok denecek kadar az. Yapılacak düzenlemede buna ciddi bir çözüm bulmak gerek.

        Saldırgan oranı yüzde 1

        Fevzi Karaağaç saldırgan köpeklerin genel popülasyonun yüzde1’ine tekabül ettiğini söyledi.

        O zaman bu köpekleri tespit etmeli ve gözetim altına almalı.

        Gelelim sahiplenme meselesine… Sahiplenilmeyen köpeklerin uyutulacağı söyleniyor ve bu öneriye itiraz büyük. Peki sahiplenme nasıl bir süreç?

        İBB Veteriner Hizmetleri Müdürü Fevzi Karaağaç
        İBB Veteriner Hizmetleri Müdürü Fevzi Karaağaç

        SemtPati uygulaması

        Belediyelerin farklı uygulamaları var. İBB’ninkinin ismi SemtPati. Sistemi Kemerburgaz’ın Baş veteriner Yardımcısı Dilara Berk’e sordum.

        Mizaç testinden geçmiş ve temel itaat eğitimi almış köpekleri sahiplenmek isterseniz eşleştirme süreci başlıyor. Bu o kadar kolay değil, köpeğe bakmaya ehil olup olmadığınız, yerinizin müsaitliği araştırılıyor. Yani bir ay içinde sahiplenme meselesi gerçekçi değil. Bunlar uzayabilen süreçler.

        Eşleşmeden sonra yeni sahiplere eğitim veriliyor ve eğitim eve gittikten sonra da devam ediyor. Sonrasında Tarım Bakanlığına gidilip köpeklerin ‘velayetlerinin’ alınması gerekiyor.

        2021’deki yasal düzenleme işe yaradı mı?

        Hayvan hakları konusunda çalışmalar yapan avukat Yasemin Babayiğit’e göre 2021’de ‘mal değil can’ mottosu ile 2004’te çıkan hayvan hakları yasasında yapılan değişiklikler iyi niyetli görünse de birtakım komplikasyonlara yol açtı.

        2021 öncesinde vatandaşlar saldırgan köpek gördüklerinde doğrudan savcılıklara şikayette bulunabilirken yeni düzenleme ile bu yetki ellerinden alındı, yazılı olarak Tarım ve Orman Bakanlığına şikayette bulunma sistemi getirildi. Bu da süreci uzattığı ve bakanlığın değerlendirmesi araya girdiği için yanlış.

        Prof. Dr. Tamer Dodurka ile
        Prof. Dr. Tamer Dodurka ile

        Hayvan psikolojisi üzerine çalışan Türkiye’deki sayılı uzmanlardan Prof. Dr. Tamer Dodurka’ya köpeklerin doğuştan saldırgan olup olmadıklarını sordum. Hiçbir köpek doğuştan saldırgan olmazmış. Tehlikeli denen ırklar dahi saldırgan doğmaz çevresel faktörlerle saldırganlaşırmış.

        “Toplanan hayvanlar sokakların sigortası”

        Dodurka çok vahim bir hataya dikkat çekti. Dedi ki: “Şehirdeki aşılı, sakin köpekleri toplamışız, bu sefer insana alışkın olmayan, hakikaten daha saldırgan karnı da aç köpekler boşluğu doldurmuş. Halbuki toplanan uysal hayvanlar sokakların sigortası.”

        Prof. Dr. Tamer Dodurka
        Prof. Dr. Tamer Dodurka

        Dodurka konuşulan değişikliğin temelden yanlış olduğu kanaatinde çünkü köpekleri imha etmeye yönelirseniz bu telafi edilir. Boşaltma sürdükçe daha saldırganlar şehirlere iner. Avrupa’da bunun böyle olmamasını orada kırsalda da saldırgan köpek sayısının çok düşük olmasına bağlıyor.

        Benim en çok dikkatimi çeken uyutulması gereken köpekleri doğru şekilde tespit edecek veteriner sayısının bir elin parmakları kadar az olduğunu söylemesi oldu. Böyle ise gerçekten tehdit unsuru olanlar dışındakiler de uyutulacak ve korkulan olacak demektir.

        Yaptığım görüşmelerden sonra şunu söyleyebilirim:

        Sokak köpekleri konusu kutuplaşmaya kurban edilemeyecek kadar hassas. Konu ile ilgili konuşan siyasetçilerin yeterli anlamda soruna ve çözüm yollarına vakıf oldukları kanaatinde değilim.

        Bu iş çok kapsamlı bir plan, köpek psikolojisi ve anatomisinden anlayan uzman hekimler ve kapsamlı barınaklar yapma iradesi gösterecek belediyeler gerektiriyor.