6.5 sene sonra nihayet o seviyeye indi
Ben iktisatçı değilim. Fakat hem bir yurttaş hem de tüketici olarak ekonomi gündemini takip etmeye çalışırım. Türkiye’de her sıradan vatandaş bunu yapmak zorunda diye düşünüyorum.
Son dönemde faizlerin hızla düşürülme sürecinin orta ve uzun vadede makro iktisadi açıdan ülkemiz için isabetli olup olmadığıyla ilgili yorum yapmak benim haddim değil.
Bu mevzuları iktisatçılar ve ekonomi gazetecileri bizim Bloomberg HT kanalında ve diğer TV kanallarında yorumluyorlar. Habertürk’te de hem Abdurrahman Yıldırım’ı hem de Gökhan Şen ve Cüneyt Başaran’ı düzenli olarak okumaya gayret ediyorum.
Ortalama bir tüketici bilinci olan benim açımdan önemli olan, son açıklanan faiz rakamlarının neredeyse Mayıs 2013 seviyesine yani Gezi olayları öncesinin kredi faiz oranları düzeyine inmiş olması.
Bu durum 2020’ye girerken tüketicilere inanılmaz fırsat pencereleri açıyor. Siz okurlarıma bu yazıda mevcut olanakları iyi değerlendirmeleri gerektiğini belirtmek isterim.
Öyle ya da böyle hem konut hem taşıt hem de ihtiyaç kredisi faiz oranları Gezi olayları öncesi ülkenin ekonomik durumu çok iyiyken olduğu seviyeye geriledi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak sıfır konutta kredi faiz oranlarının 0.79 olarak üç kamu bankası tarafından belirlendiğini açıkladı -ki Mayıs 2013’ten beri böyle bir oran hiç görülmemişti.
Hem Ziraat Bankası hem Halk Bankası hem Vakıflar Bankası bu dönemde bireysel kredilerde çok öncü oldular ve piyasayı canlandırdılar. Bunu her görüşten iktisatçılar da ifade ediyor zaten.
Zaman içinde özel bankalar da onları takip etti ve şu an kimi özel bankalar 0.98-0.97 seviyesinden tüketici kredisi veriyor. Kredi kartı gecikme faizi oranları da hızla düşüyor. Bunların hepsi bizlerin lehine gelişmeler…
Hatta diyebiliriz devlet bankaları ihtiyaç kredisi bazında biraz piyasadan yüksek kalmaya başladı. Üç kamu bankası da 1.05-1.12 aralığında bir ihtiyaç kredisi faiz oranı belirledi. Oysa daha düşük oranlarda olması beklenirdi. Ama bu da sanırım tüketimi dolayısıyla enflasyon ve cari açık yaratmamak için bilinçli bir karar olsa gerek. Zira kamu bankaları daha çok konut ve Türkiye’de üretilmiş otomobillere sağlanan kredilerde özel sektöre göre daha rekabetçi düşük faiz sağlıyor.
Dediğim gibi ben iktisatçı değilim ve makro ekonomiyi yorumlayamam. Fakat yeni bir yıla girerken, Mayıs 2013’ten beri görülmeyen bir durum oluştuğunu, çok uygun fiyattan borçlanarak konut, araç her neyse ihtiyaçların satın alınabileceği bir ortam olduğunu ifade etmek istedim. Hepinize iyi pazarlar dilerim…
- Mülteci kampında doğmuş Filistinli Prof. Hanafi: Gazze'de yaşanan BM'nin tanımına göre bir soykırım4 gün önce
- Bu tahliye vicdanlara sığmaz1 hafta önce
- Atatürk filmini izlemek isteyen yabancılara kötü bir haberim var1 hafta önce
- Roma'daki kayıp çanta2 hafta önce
- 100. Yıl resepsiyonundan notlar…3 hafta önce
- Bir Bab-ı Ali efsanesi Rauf Tamer'in ardından…4 hafta önce
- Hamas ve İsrail arasında 18 yıl arabuluculuk yapan Dr. Gershon Baskin: Savaş Netanyahu'yu daha da zayıflattı1 ay önce
- Sivil kayıpların milleti ve dini olmaz!1 ay önce
- "Kaybetmek üzerine düşünüp strateji kurmamak doğruydu, kaybetmeyi düşünürseniz kaybedersiniz"1 ay önce
- Sel bölünmüş Libya'yı birleştirir mi? Trablus Hükümeti ne diyor?1 ay önce