HDP kararının getirdikleri
ANAYASA Mahkemesi özünde var olan genetiği bozmadığını dün bir daha sergiledi…
Şunu baştan belirteyim ki HDP konusunda aldığı iki karar ülke geleceği açısından da çok önemliydi.
Baştan belirteyim, siyasi etkisiyle, getireceği politik sonuçlarıyla, seçim sonrasına kararın kalıp kalmayacağıyla ilgili değilim…
Eminim ki Anayasa Mahkemesi’nde 15 üyenin 8’i de bütün bunlardan arınmış olarak hukuk ve ülkeyi ilke edinip imza koydu…
Aynen geçmişte de yaşandığı gibi…
Bunu Enis Berberoğlu kararında da gördük, insan hakları ihlallerine karşı aldığı kararlarda da yüreğimize kadar hissettik…
Bazı kararları da hepimize, “hukuk karşısında hak ettiler” dedirten bir toplumsal sonuç çıkardı…
HDP’nin kapatılmasına ilişkin dünkü karar da benzer bir sonuç üretecek…
Aslında bu karar HDP’yi iki açıdan rahatlattı; hatta belki de görünmez olanı, görünür olandan çok daha etkili ve önemliydi.
O da HDP içinde, başka bir baskın erk olmaya çalışan, hatta seçmeninin iradesinin üzerinde bir irade koyan, şiddet özleyen yapının sesini kıstı…
Onları tepkisel davranışları için aradıkları zemin beklentisinden mahrum bıraktı…
Sesi yüksek çıkanı borazan susturucu gibi dilsiz bıraktı.
Tam da seçim dönemine girilirken ister istemez doğasında var olan politik gerilimi aşağı çekti, herkesin ihtiyacı olan huzura işaret etti.
HDP’ye oy veren Kürt seçmen açısından da önemli bir getiri sağladı…
Devletin herhangi bir organının kendileri için olumlu düşünceye sahip olmadığı algısını yerle yeksan eyledi; ötekileştiren, ayrıştıran etkisini tüketti…
Özetle hem ülkeyi hem de siyaseti rahatlattı…
Anayasa Mahkemesi bunu yaparken, Hazine yardımı blokajını kaldırdığı ikinci kararıyla da kendisine yönelebilecek önemli bir eleştiriyi savuşturdu; sandık yarışında bir parti için siyasal eşitsizliği yaratan kurum olmaktan çıkardı.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, eleştirebilirsiniz…
Ancak alınan karar ülke hayrına oldu…