İşte İYİ Parti'nin destek şartları...
İYİ Parti’nin önceki gün yapılan Genel İdare Kurulu’ndan başörtüsüne ilişkin Anayasa değişikliği tutumu sadece kendisini değil, bir anlamda 6’lı Masa’yı da bağladı.
Masa’daki 5 partinin görüşü Anayasa değişikliğine destek noktasında olduğu için, aslında CHP’yi kilitledi.
Nitekim toplantıda GİK üyeleri de tavırlarının CHP’yi hedef aldığı konusunda açık sözlü davranmış.
“Neden biz CHP’nin tutumuna göre kendimizi bağlıyoruz, biraz da bizim kararımız CHP’yi bağlasın” cümlesi toplantıda partinin en etkin ismi tarafından açıktan söylenmiş.
Eğer destek vermez ise olası referandumun sorumluluğunun İYİ Parti’nin değil, süreci bizzat başlatan CHP’nin olacağına vurgu yapılmış…
İYİ Parti’nin desteği dünkü açıklamada da belirtildiği gibi, “getirilen teklif metninin düzeltilmesi” şartına bağlanmış olsa da önceki günkü karar sonrası İYİ Parti’nin geri adım atma şansı azaldı.
“BU METİN SORUNLU…”
Bu aşamada şunu da belirteyim, İYİ Parti başörtüsü konusunun bu noktaya gelmesinden ve siyasetin meselesi yapılmasından da rahatsız…
Nitekim İYİ Parti’nin etkin isimlerinden, Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, dünkü sohbetimizde rahatsızlığı şu cümlelerle ortaya koydu:
“Temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilmesi gereken bu meselenin siyasi rant aracı haline getirilmesi rahatsız edici...”
Paçacı bu noktanın altını çizdikten sonra, AK Parti, MHP ve BBP milletvekillerinin imzası ile TBMM’ye sunulan değişiklik teklifine sözü getirdi.
“Cinsiyet ayrımı yapması açısından Anayasa teklifi metni baştan sorunlu” deyip, AK Parti ile MHP arasında 2008’de gerçekleşen başörtüsü konusundaki Anayasa değişiklik görüşmelerine atıf yaptı.
O tarihte MHP’de siyaset yaptığını hatırlatan Paçacı, Anayasa değişikliği ile ilgili heyetler arası ve ikili görüşmeleri bizzat yürüttüğünü anımsattı.
TBMM’ye sunulan metin ile MHP’nin o günkü ilkelerinin çeliştiğini vurgulayıp, ekledi:
“O dönemde bu konuda gösterilen hassasiyet, kamudan hizmet alan ve hizmet veren çizgisi üzerineydi. Oysa bugün getirilen teklifte bu çizgi kalkmış. O dönem görüşmelerimizde kılık kıyafet konusunda da dini simge değil, inancın gereği olarak kişinin tercihi üzerinde durulmuş, radikal kesimler tarafından istismar edilmemesi için başörtüsünü bağlanma şekline kadar çok uzun müzakereler yapmıştık. Getirilen Anayasa değişikliği metninde MHP’nin dünkü hassasiyetlerinin göz ardı edildiğini görüyorum. Umut ediyorum ki MHP de bu konudaki hassasiyetlerini metne yansıtacak itirazlarını yapacaktır.”
İYİ PARTİ’NİN İTİRAZLARI
Aktarıldığına göre, İYİ Parti’nin teklifle ilgili itirazları GİK’te detaylı olarak ele alınmış.
Genel Sekreter Uğur Poyraz ile de Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Avukat Mehmet Tolga Akalın teklifteki sorunlu alanlara işaret etmiş.
Tolga Akalın, dünkü teklifin hem genel, hem madde gerekçelerinde, hem de metninde ciddi sorunlar olduğunu söyledi.
Teklifin Genel Gerekçesinde yer alan şu bölüme dikkat çekti:
“Ancak dinî inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların; yasal ve idarî düzenlemeler veya fiilî uygulamalarla, insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasaya aykırı, ayrımcı ve çağ dışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları amacıyla Anayasal güvence getirilmektedir.”
Bu ifadenin hem hukuk diline aykırı olduğunu, hem de bir başkasının iktidara gelmesi halinde böyle bir yöne gidileceği gibi algı yaratmayı hedeflediğini belirtti.
İYİ PARTİNİN İTİRAZ NOKTALARI
“Başörtüsü konusunun en önemli savunucusu Genel Başkanım Meral Akşener’dir, bunu da herkes bilir” deyip, maddelerle ilgili eleştirisini şöyle sıraladı:
- Başörtüsü ile ilgili madde teklifinin ikinci bendinde, ‘Hiçbir kadın; dinî inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasî faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz’ deniyor. Sorunlu olan ‘dinî inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden…’ cümlesi. Dikkat edilirse ‘veya’ denilmiyor, ‘ve’ denilerek tercih ettiği kıyafeti giyme özgürlüğünün sadece başörtülüye özgü olacağı hükmü getirilmiş oluyor. Başı açık için aynı hak tanınmıyor anlamı çıkıyor.
- Yarın bir vali veya kaymakam çıkıp, ‘topuk üstü vücudu görünür kılan giysileri, kolsuz buluz ile kamuda işe gelmeyi’ yasakladım derse bu maddeye göre hakkı var.
- Bir kaymakam, düğün salonlarında kadınların giyimlerinin nasıl olması gerektiğine de bu maddeyle hükmedebilir.
- Çünkü maddenin devamında devletin, ‘ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla’ hükmüne yer veriliyor. Yine ‘ve’ denilerek giyim kuşam özgürlüğünün, sadece başını örtenlere getirildiğine hükmedilmiş olunuyor. Başı açıklar için bu hakkın olmadığı anlamı çıkıyor.
- Hukukta geçerli bir kural vardır, ‘mefhum-u muhalifinden’ der; bir sözün ters anlamından da bakmak anlamına gelir.
- Getirilen metin temel hak ve özgürlükler açısından gerekçesinden madde yazımına kadar sorunlu. Bunun düzeltilmesi gerekir.
“YETMEZ AMA EVET…”
İYİ Parti’nin bu itirazlarını MHP ve AK Parti içindeki bazı hukukçular da dile getiriyor.
Ancak, "Başörtüsü çözülmüş bir konu; bugünün meselesi değil. Kapanmış yaraları yeniden açmak yerine, kanayan yaralara bakmak zorundayız" aşamasından, iki maddeye de destek noktasına gelen İYİ Parti'nin geri dönüşü zor...
Teklif sunulduktan sonra geri adım atmasının olası olmadığı bir gerçek, ancak bu durum 2010 Anayasa değişikliğinde “Yetmez ama evetçiler” olarak isimlendirilen, iktidara muhalif olanların desteğini andırıyor.
Burada da iki soru karşımıza çıkıyor:
AK Parti’nin, Şubat sonunda, yani 2 ay sonra gündeme getirmeyi hedeflediğini açıkladığı teklifinde bir değişiklik olur mu?
İYİ Parti’nin dün gösterdiği açık destek sonrası metinde bir değişiklik olmaz ise destek vermekten uzak kalabilir mi?
Yoksa TBMM’de grubu bulunan İYİ Parti ve CHP’nin öncülüğünde 6’lı Masa ortak metin hazırlayıp TBMM’ye sunarak, Cumhur İttifakı’ndan kendilerinin metnine destek ister mi?
Bir de önünde yoğun gündemi olan TBMM’nin çalışma süresi Anayasa değişikliğine yeter mi?
Asıl önemli olan ise Anayasa değişikliği referandum ile sonuçlanıp, seçime üç sandıkla gidilir mi?