Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İttifakın sadece biri tükendi, diğer alternatifler masada...

        DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, “Kendi kimliğimizle seçime katılacağız” açıklaması 6’lı masadaki liderler açısından sürpriz olmadı.

        Çünkü Babacan bunu pazar günkü liderler zirvesinde diğer 5 genel başkana, “Arkadaşlarımız böyle istiyor, bizim kararımız bu yönde” diyerek kararlı bir tonda bildirmiş.

        Sadece Babacan da değil, Genel Başkan Yardımcısı Kani Torun’un aktardığına göre Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da bu konudaki kararını net şekilde ortaya koymuş.

        Davutoğlu, zaten bir süre önce bir televizyona verdiği geniş röportajda da bu tutumunu açıklamış ve arkadaşlarının kararının parti kimliği ile seçime girmek olduğunu bildirmişti.

        Bu durumda 6’lı ittifakın önünde ötekinin listesinden üçüncü ittifak diye bir alternatif kalmadı.

        Ancak bu bazı büyükşehirlerde ittifak içindeki partilerin liste birliği yapmayacakları anlamına da gelmiyor.

        Hele ki Cumhur İttifakı bileşenleri AK Parti ile MHP’nin büyükşehirlerden ortak liste yapma olasılığından söz ettiği bir dönemde…

        ÜÇÜNDEN BİRİ KALKTI İKİSİ DURUYOR

        Burada şu nokta da önemli.

        DEVA Partisi bir başka partinin listesi altında seçime girme seçeneğini getirerek, ilk kez SP lideri Karamollaoğlu tarafından gündeme sokulan üçüncü ittifakı ortadan kaldırırken, diğer iki seçeneği koruyor.

        Nitekim dün DEVA Partisi Teşkilat Başkanı Sadullah Ergin de sohbetimizde buna vurgu yapıp aynen şöyle dedi:

        Üç alternatif vardı. Bunlardan biri kendi başımıza girmek, diğeri ittifak çatısı altında kendi kimliğimiz altında girmek, sonuncusu da başka parti listesi altında seçime katılmak. Biz sonuncuyu kaldırdık, diğer iki seçenek geçerliliğini devam ettiriyor. Buna zamanı gelince karar vereceğiz…”

        Geriye kalan iki seçenek partileri yan yana getirip %7 Türkiye barajını aşmasına fırsat tanırken, oylarını toplamalarına izin vermiyor.

        Her şartta tek başına girmek ise %7 barajı açısından problem üretiyor.

        HENÜZ ÖTEKİLERİ TÜKETMEDİK

        Dolayısıyla rakibin var sayalım ki 28 büyük şehirde birinin, diğer iki büyük şehir ve bazı illerde de diğerinin listesinden seçime girmesi halinde yaratacağı güç karşısında dağınık kalmasına neden oluyor.

        DEVA Partisi Seçim İşleri Başkanı İdris Şahin'e dünkü telefon sohbetimizde bu durumu anımsattım...

        Şahin, bir başka parti listesinden seçime gireceklerine yönelik son dönem artan söylentilere kapıyı kapatmak istediklerini belirtip devam etti:

        "Diğer seçeneklerimiz duruyor. Olur da yarın 6'lı masadan bir grup şuralarda, diğeri ise buralarda birlikte liste yapsın seçime o yöntemle gidelim de diyebilir. O zaman da oturulur bakılır, hangisi fayda getiriyorsa ona karar verilir. Biz henüz diğer alternatifleri kaldırmadık. Sadece seçime kendi kimliğimizle gireceğimizi, bugünden bir başkasının listesinden gireceğimiz söylentilerinin gerçeği yansıtmadığını belirttik. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda ise mutabakatımız sürüyor, o masadan çıkacak tek adayın desteğimiz arkasında olacak... "

        Şahin'in de altını çizdiği gibi başka partilerin de tartıştığı alternatifler henüz ortaya konulmuş değil.

        İleride nasıl bir sonuç alır bunu zaman gösterecek ancak görünen o ki bütün partiler kendi içinde de ön almayı hedefliyor.

        Eğer bir ittifak olacaksa kendi logosu altında bunun gerçekleşmesini ve %7 barajının kendi uhdesinde aşılmasını istiyor...

        KARARIN NEDENLERİ

        Bu kararın alınmasındaki nedenlere bakıldığında da aslında partilerin kendilerini önceleyerek tutum geliştirdiklerini görmek olası.

        Babacan’ın liderler zirvesinde de dile getirdiği kendi kimliği ile seçime girme kararının gerisinde kendisini test etmenin yanında, AK Parti’den kopması beklenen seçmen var.

        Bir başka partinin logosu altında seçime girilmesi halinde bu seçmen kitlesinin kopmakta zorlandığı ve ötekine gitmeye meyil etmediğine yönelik kanı DEVA yöneticilerine hakimdi.

        AK Parti’nin MHP ile birlikte ortak liste yaptığı bir ilde oraya gitmek istemeyecek seçmenin kendilerine oy vereceğine dönük yaygın kanı bir süredir partide dile getiriliyordu.

        Kararın alınmasındaki en önemli etkenlerden biri de partilerin genel merkez ve teşkilat binası masrafları.

        Siyasi Partiler ve seçim yasalarına göre, genel seçimde %3 eşiğini aşan partiler Hazine yardımından yararlanma hakkını kazanıyor.

        Bu yardım da en düşük alan partiye yapılan oran üzerinden gerçekleştiriliyor.

        Seçim dönemlerinde de üç katına çıkıyor.

        Görünen o ki Babacan’ın da vurguladığı gibi Cumhurbaşkanlığı seçimini odak merkezi yapıp tek adayla gidilirken, yasamaya ilişkin seçimde partiler kendi logoları ile tek liste yapabilirler.

        Böylece ittifak içinde kalıp parti kimliğini de koruyabilirler.

        Ancak buna henüz karar verilmemiş, sadece bir diğer partinin listesinden girmeyi gerektiren üçüncü ittifak mod ortadan kaldırılmış oldu…

        Karar CHP ve İYİ Parti’den çok Saadet Partisi’nde soğuk karşılandı.

        Diğerleri ise odak merkezi cumhurbaşkanlığı seçimi olan 6’lı masa birliğinin sürüyor olmasına önem vurgusu yaptı, bunun önemli olduğu belirtilirken verdikleri örnek de ilginçti:

        “İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye meclisinde Cumhur İttifakı önde, Meclis fazlalığı ne ifade edebiliyor; iki başkan da yönetiyor. Kaldı ki cumhurbaşkanlığında bunun gibi etkenler de yok…”

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Akşener sınırı kalın çizdi…

        Akşener sınırı kalın çizdi…
        0:00 / 0:00

        CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Gezi Davası kararına karşı kavga çağrısı yapan çıkışı sonrası ittifak ortaklarının, özellikle de İYİ Parti lideri Akşener’in nasıl bir çıkış yapacağını merak ediyordum.

        Beklediğim gibi oldu, hem içeriği hem de söylem gücü yüksek çıkışı da beraberinde yaptı.

        Öncesinde aklıma bir soru takıldı.

        Dokuz yıl önceki olaylar sırasında Akşener'in yakınçevresinden Gezi Hareketine katılanlar var mıydı?

        Çünkü meseleyi ortaya koyarken dengeli şekilde başlangıcındaki savları sahiplendi, hem de sonrasına ilişkin duruşunu net ortaya koydu…

        Bu açıdan bakıldığında aslında Gezi dün Cumhur İttifakı bileşenleri ile Akşener, dolayısıyla İYİ Partiarasındaki sınıra yeni bir katman daha ekledi ve ayrışmayı kalınlaştırdı.

        Zaten AK Parti içinden gelen tepkiler de dinlendiğinde dünkü karar getireceğinden çoğunu götürdü...

        Özellikle muhafazakar seçmen hafızasında hala tazeliğini koruyan geçmişte kendisinin karşılaştığı bazı şeylerin bugün kendisinin yapıyor olmasından duyduğu rahatsızlığı yükseltti.

        Hakimin ve eşinin geçmişteki durumu ise bir başka boyutu da tetikledi.

        Akşener'in bunu görmemesinin imkanı yok...

        Nitekim Akşenerdün sınırı çizerken, partisinin kimlikleşmesine de önemli katkı verecek ikinci bir adımı attı...

        Hürriyet, bağımsızlık hareketinin en önemli başlangıcı olarak kabul edilen ilk Meclis’in ortaya çıktığı 1908’e işaret etti, o süreci baltalamak ve ihtilal yapmak isteyen şeriat hareketinin önderlerinden Derviş Vahdeti’ye de tepkili atıf yaparak yerini bir daha da belirginleştirdi.

        AslındaCelal Bayarpolitikasına olan yakınlığını, yani devleti ötelemeden sanayide, üniversite ve toplumun her kesimindehürriyet ve adaleti sağlama politikasını bir daha teyit etmiş oldu...

        SOL KESİME MESAJ

        İnönüileBayar'ın o dönemdeki tatlı rekabetini anımsatırcasına,“1908'de istibdata karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur” diyerek, ittifak ortağı Kılıçdaroğlu’na da desteğini gösterdi.

        İYİ Parti’nin etkin isimlerinden birinin söylemiyle, “Millet İttifakı'nı bir araya getiren ruhun, fikir ayrılıklarından çok, hürriyet, hak, adalet, halka hizmet alanında birlikte yol almak” olduğunu da sergiledi.

        Aslında bununla da kalmadı, 1923 zaferinin zemininin 1908’de “yaşasın hürriyet” sloganı ile kazanıldığı savını dile getiren sol geleneğe de mesaj gönderdi.

        Hem de sol kesimde bir zamanlar çok tutan, sloganlaştırılan 1908’den gelen o meşhur söylemin tamamını söyleyerek:

        “Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret…”

        Salonda bugüne kadar aldığından çok daha fazla alkış topladı.

        Diğer Yazılar