Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Soçi'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında varılan mutabakat, 3 ay önce Washington ile uzlaşılanın neredeyse aynısı.

        Washington işi hafife alıp uygulamasını savsakladı, sonunda sahadan uzaklaştı…

        Onun boşalttığı yeri ise benzer bir mutabakat ile Rusya doldurdu.

        Washington açısından belki bir kayıp olarak görülebilir ama Beyaz Saray’dan bakıldığında Başkan Trump istediğini yaptırdı; işi başkasına ihale edip, içerdeki politikasını rahatlattı.

        Kendini, Türkiye ile arasında öteden beri sorun oluşturan sahadan kurtuldu, ancak Arap bölgesi olan bu alanda Şam, dolayısıyla Rusya ile baş başa kaldı; kendini daha büyük sorunun ortasında hapsetti.

        Bu sürecin kaybedeni ise PYD ile birlikte şu an için Tahran oldu.

        Tahran tali unsur haline geldi.

        Günün sonunda Suriye sahasının kazananları ise Ankara, Moskova ve Şam idi…

        MOSKOVA’NIN KAZANÇLARI

        Sıralamak gerekirse Moskova istediğini elde etti, 7 yıl sonra Suriye sahasının tek oyun kurucusu haline geldi.

        Öteden beri arzuladığı Ankara ile Şam yakınlaşmasının önemli bir adımının atılmasını sağladı.

        Çünkü bundan böyle Türk Silahlı Kuvvetleri, Rus askerleri ile birlikte devriye atarken Şam sınır birlikleri ile aynı alanı, hatta yolu paylaşacak.

        Oysa Al Bab, İdlib sahasında arada Rusya vardı ve bu denli yakınlaşmaya olanak tanımıyordu.

        Moskova bununla yetinmedi desteğindeki Şam güçlerini 7 yıl aradan sonra Türkiye sınırına ulaştırdı; sınırlarına yeniden hakim olma olanağını sundu.

        Belki Kamışlı sınırında Şam güçlerinin olduğundan söz edilebilir, ancak Rusya ve ABD’nin de desteğiyle sınır kapısının kontrolü dışında bir şey ifade etmiyordu…

        Moskova, Ankara ile Şam yakınlaşması konusunda da iki tarafın da birer adım atmasını da sağladı.

        Putin, bunu yaparken, yılbaşında dile getirdiği Adana Anlaşması’nın hayata geçirilmesi, hatta Ankara ile Şam arasında varılacak mutabakat sonucu revize edilip kapsamının genişletilmesinin de yolunu açtı.

        Ayrıca Türkiye ile Rusya işbirliğini Suriye sahasında çok daha dinamik hale getirdi; Irak sınırından başlayıp Akdeniz’e kadar ulaştırdı.

        ŞAM YORULMADAN KAZANDI

        Şam’ın kazancı da yorulmadan, tek kurşun atmadan Kobani’den, Menbiç’e uzanan geniş alana hakim olmasıydı.

        Bunu yaparken devlet kurarak üniter yapısına tehdit teşkil eden PYD sorununu da en azından bu alanda ortadan kaldırdı.

        Bunu yaparken Kürt nüfusun ağırlıkta bulunduğu üç önemli yerleşimi de hakimiyeti altına aldı.

        Putin’in dün Erdoğan ile açıklamasında vurguladığı gibi, çok etnik yapılı Suriye’nin federatif veya özerk bölge yapılanmasından çıkardı.

        ANKARA’NIN KAZANIMLARI

        Ankara’nın kazanımlarına gelirsek…

        Öncelikle bütün dünyaya sınırında istemediği bir devlet kurulması halinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile müdahale edeceğini ilan etti.

        Sınırından PYD/SDG/PKK unsurlarını uzaklaştırırken, 10 kilometrelik bir alanı kontrolü altına aldı.

        Bu 10 kilometre içinde Kobani, Tal Abyad, Resulayn, Derbesiyah dahil oldukça büyük yerleşimlerin bulunduğu da unutulmamalı.

        Ayrıca Washington ile ilk mutabakatında 5 kilometrelik bir bantta kontrolü elinde tutması ve devriye atması söz konusuyken, Rusya ile bu alanı iki katına 10 kilometreye çıkardı.

        Ancak kabul etmek gerekir ki, Tal Abyad-Resulayn dışındaki bölgelerde 30 km derinliğe inme olanağına kavuşmayacak.

        Bunun karşılığında Kobani ve Menbiç ile birlikte Zeytin Dalı operasyon alanında sürekli olarak kendisine sorun çıkaran Tel Rıfat'ın de boşaltılmasını sağlayacak ki, bu bugüne kadar elde edilmiş önemli bir kazanım.

        Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise Tel Rıfat'ın batı kesimindeki Zahara bölgesine hakim olan Tahran ve kontrolündeki güçlerin de ikna edilmesi gerekecek.

        Çünkü uzun süredir bu bölgede YPG/PKK ile temasları biliniyordu.

        ANKARA-ŞAM GÖRÜŞMESİ

        Ankara’nın bir başka kazanımı da dublikasyon politikasından uzaklaşmasıyla hayat bulacak.

        Çünkü uzun süredir Rusya ve ABD arasında ikili politika uygulamak zorundaydı; bu da diplomatik zeminde erozyona neden oluyordu.

        Bundan kurtuldu, tekil politika uygulayacağı Rusya kaldı; eli rahatladı ancak Moskova’ya karşı gerektiğinde kullandığı Washington kozunu kaybetti.

        Buna da zaten son dönem ihtiyaç duymuyor, duysa da merhem olmuyordu.

        Sonuç olarak Ankara, bugüne kadar Moskova ile Suriye sahasında gerçekleştirdiği uzlaşıya dün bir yenisini daha ekledi.

        Burada bir noktaya dikkat edilmesi gerekir ki o da İdlib sahasında zaman zaman karşılaşılan Ankara’nın istemediği sorunların bu alanda da zuhur etmesi.

        Böyle bir durum Ankara açısından yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açar.

        Bundan çıkmanın tek yolu ise Ankara ve Şam arasındaki müzakerenin başlamasından geçer.

        Unutulmasın ki aracının olduğu yerde, mal sahipleri sürekli komisyon öder…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar