Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce iki gelişmeyi aktarayım...

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, “hükümet kurma konusunda danışmada bulunmak” üzere CHP Lideri’ni Saray’a davet eder mi, Kılıçdaroğlu gider mi?

        Şu an her ikisi de konuyu kendi içinde tartışıyor.

        İkincisi ise kongre kararı alan AK Parti, üç aydan uzun sürecek bir hükümet yerine, sandığa bir an önce hangi hükümet ulaştıracak ise onun denenmesine karar verdi.

        Yani, yan yollar yerine, Cumhurbaşkanı’nın kararıyla seçim hükümetinin kurulmasını istiyor.

        YENİ TARTIŞMA

        Yaşanan süreç ise yeni bir tartışmanın kapısını aralayacak gibi.

        Nedeni de Türk siyasal tarihinde ilk kez uygulanması ve geleceğe teamül bırakacak olması...

        Tartışmanın nedeni de Cumhurbaşkanı’nın seçime götürmesi halinde oluşacak geçici seçim hükümeti.

        AK Parti ve MHP’nin bir an önce kurulmasını önerdiği, CHP ve HDP’nin de içinde yer alacağını bildirdiği bu süreçte, seçim hükümeti ötesinde yeni bir çıkış da henüz üretilmiş değil.

        Tartışma da bu noktada şu soruyla başlıyor:

        “Seçim hükümetinin Bakanlar Kurulu listesi, Cumhurbaşkanı’nın onayına ihtiyaç duyar mı?”

        Yani, Cumhurbaşkanı partilerin önerdiği isimleri veto hakkına sahip mi?

        Örneğin, HDP’den veya CHP’den önerilen bakanlara itiraz edip yeni isimler isteyebilir mi?

        ANAYASA HÜKMÜ

        Tartışmanın dayandığı yer de Anayasa’nın geçici seçim hükümetini düzenleyen 114. maddesinden kaynaklı.

        Çünkü, Bakanlar Kurulu’nun kuruluşunu belirleyen Anayasa 109, normal süreçle oluşan Bakanlar Kurulu’nun kuruluşunu düzenliyor ve Cumhurbaşkanı’nın onayını şart koşuyor.

        Ayrıca 110. maddesiyle de Meclis’ten güvenoyu almasını şarta bağlıyor.

        Cumhurbaşkanı’nın görevlerini tanımlayan 104’üncü madde de “Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek” diyor.

        Ancak Anayasa’nın 114’üncü maddesi, en geç 5 gün içinde kurulmasını şart koştuğu “geçici seçim hükümeti” için özel bir hüküm içeriyor:

        “... seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar Kurulu çekilir ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulu’nu kurmak üzere bir başbakan atar.”

        Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarına bağımsızların atanması şartını yine getiriyor ve devam ediyor:

        “Siyasi parti gruplarından alınacak üye sayısını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tespit ederek başbakana bildirir. Teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen veya sonradan çekilen partililer yerine, TBMM içinden veya dışarıdan bağımsızlar atanır.

        Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurulmaz.”

        AK PARTİ’NİN KARARI

        Görüldüğü üzere, normal yoldan kurulan Bakanlar Kurulu’na ilişkin hükümde (109) yer alan Cumhurbaşkanı’nın onayını aramıyor.

        Cumhurbaşkanı’na sadece başbakanı atama yetkisi veriyor.

        Tartışma da bu noktada başlıyor.

        Cumhurbaşkanı, 104’üncü maddeden kaynaklanan yetkisine işaret edip kabineyi onaylamak ister mi?

        Yoksa “Yasama, yani Meclis, içinden çıkardığı hükümet için kendisi güvenoyu onayı aramazken, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı’nın onayını neden arasın” denir mi?

        Dikkat çeken AK Parti’nin, Cumhurbaşkanı’nın onayına ihtiyaç duyulmayacağını savunması.

        Daha önce de belirttiğim gibi, tarihe tanıklık eden biz gazeteciler için de yeni olduğu kadar öğretici, keyifli ve bir o kadar da ilginç dönemden geçiyoruz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar