Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Güçlenen göçmenler, zayıflamış liderler…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        KÜRESEL zenginliğin %64’üne sahipler…

        Ülkelerinin toplam zenginliği 270 trilyon dolara dayanmış durumda…

        Adlarına G-7, yani Yediler Grubu deniliyor…

        Dünyanın en zengin 7 ülkesi, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’nın hükümet yöneticilerinden oluşuyor.

        Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanları da bu kapsamda katılıyor…

        Her yıl bir ülkede toplanıyorlar; bu yıl İtalya’da buluştular.

        Görünen o ki aşırı sağcı İtalya Başbakanı Melloni, ya ideolojisindekilerin Avrupa Parlamentosu’ndaki başarısını damgalamak veya seçimde kaybeden liderlerin acısını yatıştırmak istedi ki onları en mükemmel yerde konuk ediyor.

        Çizme şeklindeki ülkenin topuğunda bulunan, Adriyatik Denizi’ne bakan multi milyonerlerin tatil köyünde ağırlıyor…

        Bir anlamda keyfini çıkarıyor.

        Çünkü Melloni dışındaki 6 lider de son dönem ülkelerinde oldukça sıkıntılı günler geçiriyor; yetmemiş gibi Ukrayna ve Gazze konusunda da çözüm üretemiyor…

        Gaz nedeniyle Rusya’dan kopamadığı gibi, Çin’in küresel ekonomik rekabetine karşı da meydan okuyamaz bir halde sandık bekliyor.

        Ülkelerindeki yurttaşlarının gittikçe artan sorunlarını çözmek için gerekli ekonomik zorlukları da aşamadığı gibi sandık da kapıya dayanmış bulunuyor.

        GİTMEYE EN YAKIN OLAN

        İçlerinde sandıkla en çabuk karşılaşacak olan İngiltere Başbakanı Rishi Sunak…

        Muhafazakar Parti’nin başına bir göçmen çocuğu olarak gelen Sunak aradan geçen sürede beklenen performansı gösterememiş olacak ki bütün anketler Muhafazakar Parti’nin üç hafta sonra iktidardan düşeceğine işaret ediyor.

        Sandıkla ikinci sırada yüz yüze kalacak olan da AP seçimlerine rest çekerek seçim kararı alan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron…

        Aynı koltuğu paylaştığı Chirac da benzer şekilde rest çekip seçime gitmişti ve kaybetmişti…

        Anlaşılan o ki üç yıl daha bekleyip büyük yenilgi almak yerine, zararın neresinden dönülse kardır hesabıyla Macron seçime gidiyor; nasıl bir sonuç çıkacağını kestirmek zor…

        KENDİNE MECALİ YOK

        Uzun yıllar Merkel’in kabinesinde Maliye Bakanı olarak görev alan ve 2021’de Şansölye seçilen Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi de AP sandığında ezildi.

        Koalisyon ortakları yeşiller ise tam anlamıyla hezimete uğradı.

        Merkez olarak hala güçlü gözükse de AP’de AB’nin başat ülkesi olarak istediği gibi bir sonuç alma etkisi olmayacak.

        Muhalefetten gelen seçim çağrılarına cesaret edip Macron gibi hodri meydan diyecek bir yapısı da bulunmuyor.

        Ayrıca içinde bulunduğu koalisyon da buna izin verecek durumda değil…

        ABD Başkanı Biden ise selefi Donald J. Trump ile tam anlamıyla kapışmaya hazırlanıyor; ama takatinin olmadığını da tüm davranışıyla sergiliyor.

        Hatta seçimi kaybetme ihtimalinin yüksekliğinden söz ediliyor.

        Japonya Başbakanı Fumio Kishida ise sonbahardaki seçime hazırlanıyor; içinde bulunduğu ülkenin yarım asırdan fazla süredir iktidarda bulunan Liberal Demokrat Partisi içindeki huzursuzluklara ne denli direneceğini kimse kestiremiyor.

        Sonbahardaki seçimde bir başka grup liderinin Liberal Demokrat Parti içinden çıkıp Başbakanlığı alması da sürpriz görülmüyor.

        Kanada Başbakanı Justin Trudeau ise sekiz yıldır süren iktidarını, muhalefette yükselen popülist politikalara karşı limana sağ salim yanaştırma çabasında…

        G-7 adına yaptığı konuşmada popülist sağcı güçlerin yükselişine atıf yapan Trudeau’nun şu cümlesi de dikkat çekiciydi:

        “Siyasi partilerin öfkeyi, korkuyu, bölünmeyi ve kaygıyı araçsallaştırmayı seçmesi endişe verici…”

        Bu arada şunu da kayda geçmeliyim; bir zamanlar bu grubunun içinde Rusya da vardı; Kırım’ı ilhak ettikten sonra 2014’te uzaklaştırıldı.

        İktidarı kaybetme eşiğine yaklaşmış böyle bir ruh halinde G-7 liderleri hangi etkin kararların altına imza atabilir ki?

        Zaten birisi imza koymasa karar çıkmıyor…

        G-7’YE 6’LI DESTEK

        Belki bundan olsa gerek sorunu doğrudan çözmek yerine, hem AB içindeki Rusya ikilemini çözmek; Orta Doğu’daki gelişmelerde neler yapılabileceğini anlamak; Çin’in yükselişini de frenlemek; Kuzey Amerika’daki gelişmeleri görmek adına değişen dünyaya jest olacak bir adım atıp, bazı liderleri de zirveye davet etti.

        Bu kapsamda ev sahibi İtalya Başbakanı Melloni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz İnacio Lula da Silva, Birleşik Arap Emirlikleri Başkanı Prens Muhammed bin Zayed ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ile Papa Francis’i de konuk edecek.

        YENİ GÖÇÜ TETİKLER

        Bütün bunlar, aşırı sağcıların yükselişini ve bütün sorunlara neden olan göç, mülteci etkisini kırabilecek mi?

        Yanıtı açık, imkansız…

        Tam tersine bugüne kadar olan 4 milyona ilave 100 bin kişinin daha hareketlenmesine yol açmış.

        Lübnan’a yansıması halinde ise bu sayı milyonla ifade edecek çarpanlarına ulaşma becerisine sahip…

        Çünkü İsrail Gazze istilasını acımasız bir şekilde sürdürürken, Hizbullah da önceki gece önemli bir komutanını öldürdüğü gerekçesiyle Lübnan’ın güneyinden bazı tesisleri füze saldırısına tuttu.

        İsrail savunma kubbesi ile bunu engellemeye çalışıyor olsa da halkın endişesinin ne denli yüksek olduğu ekranlara yansıyordu.

        Başkan Biden yönetimindeki ABD ise arkasında durduğu İsrail’in aymaz tutumları karşısında çözüm üretmekte zorlanıyor; BM Güvenlik Konseyi’nin desteğine karşın ateşkesi sağlayamadığı gibi İsrail’i engelleyememesi dolayısıyla yeni cephelerin açılmasının da önüne geçemiyor.

        HUSİLER YİNE VURDU

        Bölgedeki gelişmeler bununla da bitmiyor…

        Yemenli isyancı Husiler saldırıları ile Kızıldeniz’deki gemi trafiğinin canına okumuş bulunuyor.

        Bunun son örneği de önceki gün yaşandı, Husiler küçük bir tekne ile İngilizlere ait bir ticaret gemisine saldırdı ve kıçtan vurdu; ABD donanması ise tüm uğraşına karşın etkin olamıyor.

        Bu da Asya veya uzak doğudan Avrupa’ya yapılan ticaretin canına ot tıkıyor…

        Bütün bu sorunlara bakıldığında dünyanın en zengini olmak veya G-7 içinde bulunmak da sorunları çözmüyor…

        Çünkü mecali kendine yetmiyor.