Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BATININ desteği olmasa İsrail, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarına rağmen katliamını sürdürebilir mi?

        Hiç sanmıyorum…

        Ancak bir nokta unutulmasın…

        Kurşunla düzinelerce insanı öldürebilirsiniz, bir süre sonra çatışma olarak görülür ve unutulur.

        Ama yüzyıllardır toplum, yakılan insanları zihninin en derin kıvrımlarına yerleştirdi, bir genetik kod gibi nesillerine aktardı.

        TOPLUMLAR YAKILANLARI ASIRLARDIR UNUTMUYOR…

        Hafızalarda atılan napalm veya atom bombasından çok insanların yanık bedenlerinin görüntüleri kaldı…

        Bu ister napalm bombası ile her yanı yanmış Vietnamlı Phan Thi Kim Phuc veya Madımak Oteli olsun, fark etmedi.

        İnsanoğlunun yanan insana tahammülü hiç olmadı…

        İsrail ordusunun, yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı Gazze’deki Al Mawasi’deki kampa düzenlenen ölümcül hava saldırısının ardından çadırları yanan insanların görüntüleri de hafızalardan silinmeyecek.

        Üç gündür sosyal medya mecralarında yoğun kullanılan imajlar ve görüntüler de bunun en açık göstergesi…

        TRAJİK AÇIKLAMALAR

        İşin ilginç yanı, İsrail yönetimi de yaptığının ne büyük insanlık suçu olduğunu biliyor.

        Düzinelerce kişinin çadırlarında ölümüne yol açan saldırı ile Hamas yerleşkesinin hedef alındığı iddiasını dile getiriyor.

        Yaptığı suçun gerekçesini yalanla örtmeye çalışırken iknada zorlanacağını da kestirmiş olacak ki hemen “hata örtüsünün” altına sığınıyor.

        İsrail Başbakanı Netanyahu, aynen insani yardım kuruluşu, masum insanlar, çocuklar ve gazetecilere yönelik her saldırının ardından dile getirdiği gerekçesini yine tekrar etmiş:

        “Trajik bir kaza oldu…”

        Daha trajikomiği de İsrail Askeri Sözcüsü Tuğamiral David Hagari’nin basın toplantısında dile getirdi şu cümle:

        “Saldırıdan haberim olmadı, araştıracağım…”

        Şurası açık ki bu sözler hesap verilmesini ve barışın gelmesini isteyen seslerin durdurulmasına yaramayacak; tam tersi kamçılayacak…

        Japonya’dan, Çin’den, İngiltere’ye kadar uzanan tepkinin nedeni de zaten buna dayanıyor…

        Batılı ülke siyasetçilerinin uyduruk kınamaları, “hızlı ve kapsamlı soruşturma yapılması” gibi talepleri de bu işin örtülmesine yetmeyecek.

        Tam tersi onları da suç ortağı haline getirecek…

        Çünkü insan yanığının kokusu hafızalarda öyle derin çizikler bırakır ki, aklınızdan hiç çıkmaz, ne zaman bir olayla karşılaşsanız düşünsel ardılınız getirip önünüze bırakır…

        Asırlar boyu da peşinizden gelir…

        SIRAYA GİRDİLER

        Büyük olasılık devletler de bunu gördü ki hepsi tepki sırasına girdi.

        Örneğin Çin, Refah’taki saldırılar konusunda son dönem en yüksek tepki gösteren uluslararası korosuna katılmış durumda…

        Katılmamasına da olanak yok, çünkü İsrail yönetiminin Gazze’de uyguladığı insanlık dışı tutum, bütün ülkeleri tehdit etmeye başladı.

        Birleşmiş Milletler dün yaptığı açıklamada Gazze’nin güneyine İsrail ordusunun yaptığı saldırı sonrası bir milyon kişinin Refah’tan kaçtığını söyledi.

        Bu kişilerin gideceği yerler de belli…

        Siz ne kadar duvar, dikenli tel ile önlem alırsanız alın, sonunda oradan çıkar ve bir başka ülkede kendine yer bulur…

        İKTİDARINI DEĞİŞTİREMEYEN, TOPRAĞINI DEĞİŞTİRİYOR…

        Şurası açık ki bu çağda iktidarlarını, katliamcı işgalcilerini değiştiremeyen veya durduramayan toplumlar mücadele yerine toprağını değiştiriyor…

        Onunla da kalmıyor, ruhunda barındırdığı devrimci yapısıyla göç, gittiği ülkelerde de karşı devrimi tetikliyor.

        Bunun ne gibi bir maliyeti olduğunu Suriye iç savaşı bize öğretti, Avrupa’da aşırı milliyetçi kadroları hortlattı…

        Almanya’da bir daha hayat bulması imkansız sanılan AfD tipi yapıların canlanmasına, Polonya, Avusturya, Macaristan hatta İspanya ve Fransa’da iktidara ne denli yakın olduklarını da sergiledi.

        Öteki ülke vatandaşlarına sürekli gard alan, kendinden başkasını iyi görmeyen kitlelerin büyümesini sağladı…

        Ülke yöneticileri için bunun ne denli büyük risk olduğunu, kitlenin aklının olmadığını bilen veya deneyimleyen anlar…

        Hele bir de İsrail’deki gibi kitle hareketi yönetici olduysa durum daha vahim bir hal alır…

        Sonucu ortada…