Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Enteresan bir oyundur satranç. Öncelikle bir rakibinizin olması gerekir. Sizin elinizde ne kadar güç varsa, aynı değerde güç de rakibinizde vardır. Her ikinizde de toplam 16 taş bulunur. 8 taş asker ya da piyon figürüdür. Kalan 8 taş ise, şah ve subaylar adı verilen figürleri temsil ederler. Her figür gurubunun farklı hareket yetenekleri vardır. Amaç karşı tarafın şahını yok etmektir. Şahını kaybeden, oyunu kaybeder.

        Şans faktörü yoktur. Tamamen zeka oyunudur. Taraflar sıra ile hamle yaparlar. Toplam 64 kareden oluşan bir oyun tahtasında oynanır. Bir karede en fazla bir taş durabilir. Taş o alanda durduğu sürece bütün diğer taşlar için o kareyi kendi taşları için bloke eder.

        ZEKA İSTER, ŞANS YOKTUR

        Bir taşın gitmek istediği hedef karesinde rakibin bir taşı durmaktaysa bu taş, kendi taşını o alana koymak isteyen rakibiniz tarafından tahtadan uzaklaştırılır ve bu alana kendi taşını koyar. Buna ‘taşını almak’ denir.

        Bir taş, ilk hamlede vurulabilecek konumdaysa, bu taşa ‘tehdit altında’ denir. Eğer takip eden hamlede onu alan taşı almak mümkünse bu taş ‘koruma’ altındadır. Kısacası değişik güç ve hareket kabiliyetlerinde olan 15 taşınızla hem şahınızı koruyacaksınız, hem de aynı güç ve aynı amaçla hareket eden rakibinizin şahını almaya çalışacaksınız. Rakibiniz ne kadar iyiyse o kadar zevkli ve heyecanlı olur. Elbette sizin de iyi olduğunuzu varsayarsak.

        Her ne kadar İran, Çin ve Hindistan’da başladığı söylense de, bugün oynanan satranç oyununun belirleyici kuralları 15. yüzyılda Avrupa’da verilmiştir. İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere ve Rusya sırayla Avrupa’nın satrançta önder ülkeleri olmuşlar.

        BİZE UYAN ‘DAMA’DIR

        Bizim kültürümüze pek uymaz bu oyun. Biz ‘Dama’ severiz. Bizim oyunumuz da kareli tahtalardan oluşur. Gerçi kare sayısı 64, 100 veya 144 olabilir ama bizde de 16 taş bulunur. Ancak bizdeki taşların tümü aynı biçimde hareket eder. Elbette bizim için de bir rakip olması gereklidir. Üstelik bizim oyunumuz öyle saatler sürmez, kısa sürede biter. O yüzden eğlencelidir. Fazla da kafa yormamız gerekmez. Basit oyun hamleleri ile biter.

        Düne kadar kendi başımıza ne güzel dama oynar gibi iş hayatımız vardı. Nereden çıktı bu satranç kültüründeki insanlar, nereden çıktı bu pazarlamaydı, stratejiydi falan...

        Ne güzel eğleniyorduk!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar