Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çocuklarda matematik gelişimi üzerine çalışmalar yapan Yrd. Doç. Dr. Özlem Ece Demir Lira, matematiği hayatın her alanında kullandığımızın farkında olursak çocuklarımızın okul başarısında önemli bir fark yaratabileceğimizi söylüyor ve ekliyor: “Kek yapmak da matematiğe dahil”

        0-3 yaş, insanın hayatında geçirdiği en dramatik gelişimlerin, değişimlerin dönemi. Bu dönemde çocuk en çok vakti evinde ailesi/kendine bakan kişiyle geçiriyor. Bu yıllarda beyin yapısının temeli oluşuyor. Yapılan son araştırmalar gösteriyor ki 0-3 yaş arasındaki deneyimler, çocuk okula başladığı zaman yaşıtlarıyla arasında oluşan farkta belirleyici.

        Çocuklarda matematik gelişimi üzerine çalışmalar yapan Iowa Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Ece Demir Lira’yı Koç Üniversitesi’nin düzenlediği ‘Aklın Çocuk Hali: İlk Yıllardan Öğrendiklerimiz’ panelinde dinledim. Okul çağı çocuğundaki matematik yetisinin temelinin 0-3 yaş arasında, evde atıldığını söylüyordu. Matematiğin sadece okulda ders olmadığını, matematiği hayatın her alanında, günlük yaşamda kullandığımızı ve bunun farkında olursak çocuklarımızın okul başarısında önemli bir fark yaratabileceğimizi söyleyen Ece’yle okul öncesi yaşantıda matematiği konuştuk...

        ‘GÜNLÜK HAYATTA HER AN KULLANIYORUZ’

        * İlkokul çocuğunun matematik başarısında okul öncesi dönemdeki ev yaşantısının etkisi üzerine çalışıyorsun. Nasıl bağlı bunlar birbirine?

        Lisedeki matematikle kariyer arasında güçlü bir ilişki olduğunu biliyoruz. 15 yaşındaki matematik yetisiyle 5 yaşındaki matematik yetisi arasında da bu var. 5 yaşındaki matematik yetisi evde edinilen. Yeni çalışmalarda görüyoruz ki evde matematikten, dil kullanımında sayılardan ne kadar bahsedildiği ya da oyunların nasıl oynandığı okul çağındaki matematik becerisi konusunda belirleyici.

        * Matematik deyince korkan bir toplumuz genelde... Çocukla nasıl matematik konuşacağız?

        Matematik korkulacak bir şey değil. Aklınıza hemen havuz problemleri, yaş problemleri, teoremler, geometri gelmesin. Matematiği günlük hayatta her an kullanıyoruz. Yani bunu soyut okul konusu olarak düşününce korkulacak bir şey haline geliyor. Saate bakmak da matematik, yol tarifi de, kahvaltıda yediğiniz ekmek diliminin sayısı da...

        ‘SADECE SAYI SAYMAK DEMEK DEĞİL’

        * Havuz probleminden uzaklaşınca daha sevimli oldu.

        Matematik sadece sayı demek değil. Problem çözme, mantık, neden-sonuç ilişkileri, zaman, sıralama da demek.

        * Peki ebeveynlerinin matematikten çekinmesi çocuklara nasıl etki eder?

        Sadece ebeveynlerin değil, anaokulu öğretmenlerinin çekincesi bile etki edebiliyor. Bir araştırmaya göre eğer anaokul öğretmeninde matematik endişesi varsa o çocuklar daha az öğreniyor. “Bende sayısal kafası yok”, “Babana sor”, “Hesap makinesi olmazsa yapamam” gibi ifadeler çocukları etkiliyor. n Bu nasıl aşılır? Aslında biz matematiğe yatkın doğuyoruz. 3-4 aylık bebeklerle yapılan çalışmalar onların bile bazı sayısal farklara duyarlı olduğunu gösterdi. Matematik hayattan ayrı bir şey değil, yetişkinler için de çocuklar için de. Önceden çocuğa matematik öğretmek okulun işi diye düşünülüyordu. Ama görülüyor ki çocuklar arasında okula başladığındaki farklılıklar evde matematikle tanışmasıyla ilgili.

        ‘Kelimeler çocuklarda BİRİKİM YAPIYOR’

        * Uzamsal mekânsal yetiler nedir?

        3 boyutlu düşünme. “Bir objeyi böyle çevirirsen ne olur, objenin içinde ne var, değişik açılardan bakarsam nasıl gözükür?” gibi. Bu yeti de hayatımızın her alanında var. Umuyoruz ki bir cerrahımız böyle düşünebilir. Arabayı tamire götürdüğümüzde böyle düşünmeleri çok önemli. Yani bloklarla oynadığımızda, yapbozlar yaptığımızda matematiği de geliştiriyoruz. Üst üste koymalar, yan yana dizmeler... Şekille ilgili biçim bilgisi; yuvarlak, kare, köşe, kenar, yatay gibi kelimelerin kullanımı. Kelimeler çocuklarda birikim yapıyor.

        ‘İlk öğretmeni SİZSİNİZ’

        * Oyunun içinde matematiğin birçok farklı alanı var, öyle değil mi?

        Mesela “Hadi 3 tane küpünü üst üste koyalım. Mavileri alta koyalım, kırmızıları üste” dediğinizde sayılardan bahsettik, grupladık, şekillerden ve ilişkilerden bahsettik. Bunun için ders gibi ayırmaya da gerek yok. Aklınızda olursa, bunlara dikkat ederseniz ve çocuğunuzun sizi her zaman dinlediğine, sizden çok şey öğrendiğine, çocuğunuzun ilk öğretmeninin siz olduğunuza inanırsanız ona çok zengin şeyler vereceksiniz. Bütün ebeveynler bunu yapabilir.

        ‘3 boyutlu düşünme önemli’

        * Mekânsal uzamsal beceriler yetişkin hayatta ne işe yarıyor?

        STEM denilen bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanları gittikçe gelişiyor ve 3 boyutlu düşünme bunlar için çok önemli. Doktor, mühendis, jeolog, mimar fark etmez; 3 boyutlu düşünme çok önemli. Kariyerin dışındaysa yol bulma, aldığınız mobilyayı montajlama da bu becerilerden. Aslında bu yetilerin okumayı bile öngördüğü düşünülüyor çünkü iyi okuyucuların zihninde o resimleri canlandırdığı biliniyor.

        'Önemli olan soyut ve somutu birleştirmek’

        * Okul öncesinde matematik nedir ve çocuklarla neler yapabiliriz?

        Çok basit şeylerle çocuğu matematikle haşır neşir hale getirebiliriz. Sayı sayma öncelikle. Soyut rakamları somut objelerle bağlayarak başlanabilir. “Hadi 1 kaşık mama al” bunun en basit örneği. “2 tane kurabiye yedim, sen kaç tane yedin?” gibi. Bunlar küçük küçük büyüyen şeyler. 2 sayısını 2 kurabiyeyle birleştiriyor zihni. Çok basit başlıyoruz yani. Önemli olan soyut ve somutu birleştirmek. Kurabiye, bebek olur, araba olur, ağaç olur, parmak olur. Mesela markette sıra bekliyorsunuz, “Önümüzde kaç kişi?” var diyebilirsiniz çocuğa. 1-2-3-4 yani 4 kişi var. 1-2-3-4 diye sayıp “4 kişi var” diye belirtmek.

        Diğer önemli yeti de gruplayabilmek. Bu, hiç matematik içermeyebilir. Mesela çamaşırları katlarken, “Tişörtler buraya, pantolonlar buraya” diye ayırmak, bloklarla oynarken üçgenleri, kareleri; oyuncakları toplarken legoları, boyaları farklı sepetlerde gruplandırmak, bebekleri büyükten küçüğe sıralamak gibi.

        Diğer bir konu ölçme, tartma; karış, santim, metre, kilogram gibi. Uzunluk, kısalık, ağırlık gibi şeylerden bahsedebiliriz. “Buradan kapıya kaç adım var? Benim adımım seninkinden daha büyük” gibi. Veya “Kimin pizza dilimi daha büyük?” ya da birlikte kek yaparken “1 bardak un yetmedi, bana yarım bardak daha un ver” gibi.

        ‘Konuşmadan çok daha önce anlayabilirler’

        * Okul öncesinde çocuğu matematikle haşır neşir hale getirmek, okula başladığında avantaj olacak, öyle mi?

        Tabii. Bunlarla okulda öğretilen kavramların çok basit temelleri atılıyor. Matematik aslında her zaman iç içe olduğumuz bir şey; sıfırıncı yaştan bile başlayabilirsiniz yani. 2 haftalıkken karekökünü almak değil tabii. Zaten anlıyorsunuz yavaş yavaş onun ilgisini; mesela 1 yaşında kaplara ilgi duyuyorsa kaplardan bahsederiz. Zaten çocuğu takip ettikçe ve konuşmaya başladıkça anlıyorsunuz.

        * Biz niye küçük bebektir, anlamaz sanıyoruz peki?

        Cevap veremedikleri için. Dili kullanmaya başladığında iletişim başlar sanıyoruz. Fakat çocuklar konuşmadan çok daha önce anlayabilirler. O an anlayamasalar bile bunlar birikiyor. 0-3 yaş beyin gelişimi için çok önemli. Her yeni deneyim, her söz, hep birlikte yaptığınız oyun, her iletişim... Matematik hayatın içinde olduğu için ona ayrı bir zaman ayırmaya gerek yok. Birlikte olduğunuz herhangi bir anda buna dikkat çekilebilir. Diğer bir başlıksa yapma, bozma, şekillendirme. Bu da çok önemli. Matematiğin ilişkili olduğu bir alan da uzamsal mekânsal yetiler.

        ‘Matematik yetisi gelişkin kişiler daha mutlu’

        * Anlattıklarınız insanın hayattaki zorluklarla başa çıkma becerisini de mi oluşturuyor?

        Avrupa’da 40 ülkede, 5 bin yetişkinde yapılan bir çalışmada matematik yetisi gelişkin kişilerin daha mutlu, daha sağlıklı, sosyal ilişkilerinin daha iyi olduğu ve sosyal aktivitelerde daha çok yer aldıkları bulunmuş. Yani bunlar hayatındaki problemleri çabuk çözebilen, pratik düşünebilen, genel olarak daha mutlu insanlar. Matematik sadece sayılar değil muhakeme, mantık, neden-sonuç ilişkisi de demek. Matematik aslında düzenler. Çocuğunuzu da bir iletişim partneri olarak düşünürseniz bu onu geliştirecek.

        * Bu, iyi bir gözlem becerisi gerektirmiyor mu?

        Araştırmalar gösteriyor ki annenin neye inandığı çok önemli. Anne çocuğunun üzerinde pozitif etkisi olduğuna inanırsa bu etki oluşuyor gerçekten. Anne, çocuğu takip ederse ve kendisinin rol oynayacağına inanırsa iletişim zamanla güçleneceği için çocuğun hassasiyetini anlayabiliyor.

        * Etkin olacağına inanıyorsan gerçekten etkili oluyorsun gibi bir şey mi?

        Çocuğun ilk öğretmeni olduğuna inanırsan konuşman da bakış açın da değişiyor. “Okulu beklemeye gerek yok; ben de bir katkıda bulunabilirim” demek gerek.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar