Var olan annenin yokluğu
“Anne, varsa da yoksa da, varken yoksa da hep karışık bir konudur.” Jasmin Lee Cori’nin yazdığı ‘Var Olan Annenin Yokluğu’ kitabı bu konuyu farklı bir yönden inceliyor
“ANNE basit bir konu değildir” diyerek başlıyor Jasmin Lee Cori’nin kitabı... Değil gerçekten. En iyisi fazla iyi, kötüsü zaten kötü, evde çalışanı başka, dışarıda çalışanı başka, kendi olmak için çabalayanı ya da iktidarını ötekilere devretmiş olanı, süslüsü, sadesi, entelektüeli, elleri hamurlusu, işkadını, vesveselisi, disiplinlisi, gevşeği, yaşayanı, öleni.... Anne basit bir konu değil.
ONUNLA ARAMIZDAKİ İLETİŞİM BİR YAPITAŞI
Annemi erken yaşta kaybettiğim için hayatımın uzun bir döneminde kendime acıdım. Ötekilerde olan, bende yoktu. Eksiktim. Hep eksik kalacağım sandım. Belli bir yaşa kadar. Bir zaman sonra, ötekilerin anne hikâyelerini dinlemeye başladıktan sonra bu fikrim değişti ve şuna vardı: “Anne, varsa da yoksa da, varken yoksa da hep karışık bir konudur.”
Jasmin Lee Cori’nin yazdığı ‘Var Olan Annenin Yokluğu’ kitabı bu konuyu farklı bir yönden inceliyor.
“Nasıl birisi olduğumuz, kendimize saygımız, ilişkiyle ilgili bilinçaltı inanışlarımız, tüm bunlar güçlü bir şekilde annemiz tarafından oluşturulmuştur. Tek etkileyicidir diyemeyiz. Ama onunla aramızdaki iletişim bütün bunlar için yapıtaşıdır.”
Şu zamanda, şu mekânda yaşayan, çoktan kendi çocukları olmuş 40’larına yaklaşan birçok kadın var tanıdığım. Cori’nin kitabında anlattığı gibi fiziksel olarak var olan fakat duygusal olarak hiç erişilememiş annelerle büyümüşler.
TANIMADIKLARI ŞEFKATİ BAŞKA BİRİNE VEREMİYORLAR
Mesela, “Teknik olarak yapması gereken her şeyi yapan, fiziksel olarak da çocuklarının yanında bulunan fakat çocuklarını duygusal olarak beslemeyen bir anne de kötü annelik edebilir” diyor. Cori’nin ifade ettiği üzere annenin doyumu çocuklarına nasıl davrandığı konusunda kritik bir değişken. Zorunda olduğu için evde kalan bir anne depresif ve aksi olacağı için varlığının bir kıymeti yok.
Kötü annelik edenlerin 3 ortak özelliği var. Kendi çocukluklarında aynı muameleyle karşılaştıkları için nasıl şefkatli bir ilişki kurulacağına dair fikir sahibi değiller. Genellikle tedavi edilmemiş travmaları var ve eşlerinden bağımsız bir varlık gösteremiyorlar. Eş ilişkilerinde de şefkat eksikliğinden mustaripler çünkü tanımadıkları şefkati başka birine veremiyorlar...
***********
İYİ ANNENİN 10 MESAJI
1- Burada olduğun için mutluyum!
2- Seni görüyorum!
3- Benim için özelsin.
4- Sana saygı duyuyorum.
5- Seni seviyorum.
6- İhtiyaçların benim için önemli. (Benden yardım isteyebilirsin.)
7- Sana zaman ayırırım.
8- Seni korurum.
9- Bende huzur bulabilirsin.
10- İçimi aydınlatıyorsun.
***********
İYİ ANNENİN 10 YÜZÜ
CORI, kötü anneliği, sözlük anlamıyla kötülük yapmak olarak değil de iyi anneliğin eksikliği olarak tanımlıyor. Kötü anneliği tanımlamak için önce iyi annenin 10 yüzünü açıklıyor:
“Kaynak olarak anne, bağlanılacak yer olarak anne, ilk müdahaleci olarak anne, düzenleyici olarak anne, besleyici olarak anne, ayna olarak anne, destekleyici olarak anne, akıl hocası olarak anne, koruyucu olarak anne, sığınılacak yer olarak anne...”
ÇOCUĞUN KENDİ BENLİĞİNİ ALGILAYIŞINA ETKİ EDİYOR
Annelik çok büyük bir sorumluluk. Dünyaya getirdiğiniz canın olduğu, olamadığı her şeye bu kadar böylesine etki etmek duygusal olarak hazır olmayanlar için gerçekten ağır bir yük olabilir.
İnsanlar anneliğin getireceklerini gönüllü olarak sırtlanmadılarsa ağır yüklerden kaçmak isteyebilirler. Anneyle çocuk ilişkisi çocuğun kendi benliğini nasıl algılayacağına büyük etki ediyor; lakin bir eksiklik varsa bunu tamir etmek de olanaksız değil
Jasmin Lee Cori, kayıp olan annenin yerini alan büyükanneler, teyzeler, halalar, kardeşler, öğretmenlerin çocuk için büyük fark yaratacağını belirtiyor. Genç yetişkinler içinse arkadaş grupları, sevgi dolu eşler ve kendi kuracakları ailelerin başka insanlardan şefkat görmeye fırsat vererek boşlukları dolduracağının altını çiziyor.
HAYATIMIZIN DİREKSİYONU BİR YERDEN SONRA BİZİM ELİMİZDE
İşte, iki kere iki dört değil. Anne var demek, anne var demek değil. Yine de hayat kendini devam ettirmek üzere elinden geleni yapmaya programlı... Ne kadar eksikli, gedikli de olsa yeni yetiler geliştirerek, mevcut duruma uyumlanarak sürdürüyor varlığını...
Ve yetişkin olmak bir yerden sonra annenin rolünü, etkisini algılayıp yine de onu olduğu haliyle kabul ederek kendi yolunu çizmekten, hem annene hem kendine şefkat verebilmekten geçiyor... Çünkü insanız nihayetinde ve yapıtaşlarımızı yerine koyan anneler olsa da hayatımızın direksiyonu bir yerden sonra bizim elimizde...
Not: Kitabın baskısı 2013’te Okuyanus tarafından yapılmıştı, şimdiyse kitapçılarda yok.
Rica etsek, meraklı bir yayınevi tekrar bassa, ne güzel olur...
***********
KİTAP ÖNERİSİ
BÜYÜK WOOTTON DEMİRCİSİ
TOLKIEN’in bu hikâyesi 24 yılda bir düzenlenen ve 24 çocuğun katıldığı bir ziyafetle başlar. Kocaman bir pasta, bir aşçıbaşı, bir çırak, bir büyülü yıldız ve 24 çocuk... Çocuklardan biri pastanın içine saklanmış büyülü yıldızı yutar. İşte o seçilmiş olandır ve gelecek 24 yıl boyunca peri diyarına girip çıkmaya hak kazanır. Tolkien bir kelime cambazı, hikâye örücüsü, peri diyarının yılmaz kâşifi ve takdim edeni... Bu, hayattayken yayımladığı son hikâye.
Şahane çizimlerle süslü ‘Büyük Wootton Demircisi’ geçen ay İthaki Yayınları tarafından Türkçe’de basıldı. Bu el kadar, sevimli kitabın mizanpajı da hikâyenin naif, basit ama peri masalı sevenler için oldukça doyurucu olan yapısı da çok keyifli. Kitapta Tolkien’in yazdığı 2 alternatif son, hikâye hakkında yapılan analizler, içindeki resimlerin arka arkaya dizildiği bir galeri gibi birçok ekstra içerik de var... Biz Uzay’la beraber okuyup çok sevdik. Onu sonunda Tolkien’le tanıştırabildiğim için pek mutlu oldum...