Futbolda adalet
Futbol dünyada önemli spor ve eğlence sektörlerinden biridir. Milyonlarca insanı stadyumlara ve ekran başına çeken, reklam ve propaganda aracı olarak kullanılan bir enerjidir. Dünya ülkeleri arasındaki ilişkileri, dostlukları, ekonomik alandaki katkıları ve tanıtım aracı olarak önde gelen, ülke içinde de kentlerin ekonomisine katkı sağlarken, tanıtımda da etkili bir spor dalıdır.
Müsabakalar olduğu günler stadyum çevresi, kent merkezleri, oteller, restoranlar, kafeler maç öncesi ve sonrası dolup taşar, ekonomik olarak o kentin esnafını mutlu ettiği gibi, ciddi bir gelir kaynağı oluşturur. Kentlerin ekonomik yapısı güçlendikçe, kentlerdeki bütün dinamiklerde güçlenir. Sosyal, kültürel, sportif faaliyet ve etkinliklerde doğal olarak artar. Bu etkinliklerin yapılması içinde kaynak bulmak kolaylaşır.
İstanbul her konuda olduğu gibi futbol sektörünün en büyük girdisine sahiptir. Bundan da en çok nemalanan kulüpler üç büyüklerdir.
Türkiye'de futbolun egomanyası bu üç kulübümüzün elindedir. Düzen onlara göre hazırlanmıştır. Bu düzen yıllar öncesinden başlamış bugünlere kadar gelmiştir. Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı Anadolu'da futbol kulüpleri daima ikinci planda kalmıştır. Anadolu kulüpleri zorlukları aşmak, ayakta kalabilmek için kentlerin belediye başkanlarına umut bağlamıştır. Belediye başkanları futbolu sevmiyorsa, kentin futbol takımlarının başarılı olması çok zordur.
Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olmasına rağmen futbol ve diğer branşlarda gerektiği yerde olmayan ve can çekişen İzmir kulüplerine (Birkaç ilçe belediyesi hariç) Büyükşehir belediyesi başta diğer ilçe belediyeleri maalesef sahip çıkmamaktadır. Hükümet son bir yıl içinde bir yasa çıkardı. Büyükşehirler için binde yedi ilçe belediyeler için binde on iki olmak kaydı ile toplanan vergilerden, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdi yardım yapılır der.
Bu yasa belediye başkanlarının kulüplere yardım için elini rahatlatmış olduğu halde, İzmir Büyükşehir belediyesi yardım yapmayı bırakın, söz verip de Bucaspor'un yaptığı ilave tribünün karşılığı kulübün borçlandığı parasını bile ödemedi. Ödenmeyen borç şimdi faizlerinle beraber iki katı oldu.
İzmir kulüpleri nasıl başarılı olacak? Kulüplerin yaptığı kongrelerine gitmeyen, kritik maçlarında destek olmak için yanlarında bulunmayan bir belediye başkanına sahipler. Kulüplerin başkanları kendi imkan ve güçleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Büyükşehir belediye başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu, Çeşmede bürokratlarınla yapmış olduğu kampı terk edip, kongre üyesi olduğu Fenerbahçe kulübünün kongresine oy kullanmak için gidiyor.
Bugün Türkiye'de şehirlerindeki takımlarına sahip çıkan belediye başkanları, şehrin milletvekillerinin nasıl destek verdiklerini gıpta ile izliyoruz. Bu takımların nasıl başarılı olduklarını da görüyoruz. (Ankaraspor, Ordu spor, Balıkesirspor, Urfa gibi) Seçim zamanı geldiğinde, birkaç maça gelip boy göstermek, ben buradayım demek kulüplerimize destek olmak değildir.
FUTBOL HAKEMLERİMİZ
Futbol sahalarında maç yöneten bazı hakemler, maalesef güçlüden yana etki altında kalıp kararlarını buna göre veriyorlar. Hakem hatalarında, hakemlere verilecek ceza bir iki hafta dinlendirmektir. Bu doğru değildir. Federasyon kulüplere, antrenöre, futbolcuya para cezası verebiliyorsa, bu dinamiklerle bir bütün olan hakemlere de kurallara göre tespit edilen yanlış kararlarından dolayı para cezası vermelidir. O zaman hakemlerimiz daha dikkatli olurlar ve daha az hata yaparlar. Arkasında lobisi, tribün desteği olmayan takımların hakkı yenmez.
Futbol müsabakasını iyi yöneten hakemde, kötü yöneten hakemde parasını alıyor. Bu hakkaniyet değildir. Testiyi kıranda, suyu getirende bir olmamalıdır.