Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUGÜN (yani size göre dün) 8 Mart Kadınlar Günü. Siyasetten bahsetmek gelmiyor içimden. Onun yerine sizlere yurtdışında nasıl temsil edildiğimize dair izlenimlerimi aktarmak, diplomat eşlerinin de aslında ne kadar önemli bir görev ifa ettiklerine kısaca değinmek istiyorum. Çünkü yeterince anlaşılmıyor, takdir edilmiyor. Oysa onlar da çalışıyor. Hem de eşek gibi. Eşlerinden tek farkları, maaş almıyor olmaları.

        Örnek olarak da Prag Büyükelçimiz Cihad Erginay'ın eşinden, Tomurcuk Erginay'dan söz etmek istiyorum. Son üç yıldır eşimin Prag'da görevli olmasından ötürü Çek Cumhuriyeti'ne gidip geliyorum. Hiç unutmuyorum: İlk gittiğim resmi davetlerden biri İspanya Milli Günü'ydü. Türk askeri ataşesi olan albay ve eşinin orada bulunduklarını duyduğumda hemen tanışmak istemiştim. Yanlarına vardığımda albayın, kafasına kuş yuvası yerleştiren enteresan moda anlayışına sahip eşine heyecanla yöneldim.

        Elimi uzattım. "Ben Türkiye'den Amberin Zaman" dememe kalmadı, "Sizin kim olduğunuzu gayet iyi biliyorum" diyen "hanımefendi" elimi havada bırakıp hışımla uzaklaştı yanımdan. Sonradan duydum ki albayın hanımından herkes yaka silkiyormuş. Kuaför dahil her yerde terör estiriyormuş. Türkiye'nin imajını yerle bir ediyormuş. Sivilleşme mi dediniz? Bu sanal rütbelileri ne yapacağız peki?

        Neyse ki albay ve kâbus hanımı tayin olup gittiler ve durumu kurtaran çok şeker bir sefiremiz, Tomurcuk Erginay var. İlk tanıştığımda itiraf etmeliyim çok da şeker bulmamıştım. Bana mesafeli davranıyormuş gibi geldi. Yanılmışım. Tam tersi, inanılmaz sıcak, hayat dolu, özgüvenli ve gayet zeki bir kadın. Tiyatro kökenli. Biri erkek biri kız iki çocuk annesi. (Bir de köpekleri var.) Prag'da da yerel bir koroda şarkı söylüyor. Rezidansta ebru dersleri düzenliyor. Hayır işleriyle uğraşıyor.

        Her şeyden öte Türkiye'yi mükemmel temsil ediyor. Kendisini tanımayan, sevmeyen yok. Dün rezidansta Kadınlar Günü onuruna verdiği öğle yemeğinden yeni döndüm. İş dünyasından, kordiplomatikten çeşit çeşit kadın vardı. Herkes acayip eğlendi. Özellikle de ikimiz. Kim botokslu, kim totokslu çaktırmadan dedikodu yaptık. Tomurcuk'un ta İstanbullardan taşıdığı enginarların, dondurmaların ve ev yapımı baklavaların tadı hâlâ damamda.

        "Bize ne" demeyin. Geçenlerde The New York Times'ta "Akşam Yemeklerinin Ölümü" başlıklı bir yazı vardı. Artık New York'ta ziyafet veren meşhur New York ev sahibelerindeki azalmaya dikkat çeken yazı, güzel yemekler, şık sofralar etrafında yaşanan sosyalleşmenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyordu. O masalarda çöpçatanlıktan siyasi pazarlıklara kadar neler neler halledilirdi. Yurtdışı temsilin önemli bir ayağı da bu tür yemekler, sosyal faaliyetler. Zamanı geliyor diplomatlar, eşlerinin görev yaptıkları ülke yetkililerinin eşleriyle kurdukları diyaloglar sayesinde bazı sorunları paylaşıp giderme imkânı bulabiliyorlar.

        Ne var ki günümüzde diplomatlar, kariyerlerini bırakıp kendileriyle birlikte üç beş yılda bir ülke değiştirmeye hazır eş bulmakta gittikçe zorlanıyorlar. Sefire olmak dahi birçok kadını kesmiyor artık. Birçok diplomat çareyi yabancılarla evlenmekte buluyor. Örneğin, ABD Dışişleri'nde eski Sovyet coğrafyasından olan eş sayısı bir hayli yüksek. Zira bir diplomatla evlenip aile kurmak, içinden çıktıkları zor hayattan çok daha cazip. Çoğu gayet memnun.

        En azından, "Senin yüzünden atom fizikçisi olamadım" diye kocalarının başlarının etini yemiyorlar. Uzun lafın kısası, eş deyip geçmeyin. Tomurcuk gibi eşlerinin yanında ülkelerini canla başla büyük fedakârlıkla temsil eden tüm kadınlara (ve erkeklere de) kocaman bir teşekkür borçluyuz. Sahiden.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar