Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Teslis Nedir?

        Hristiyan teolojisinde merkezi dogma; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşan tanrısal üçleme.

        Teslis öğretisinde, "aynı esası" taşıyan ve prosopon veya hypostasis gibi tabirlerle tanımlanan üç ayrı şahsiyet (uknûm), yani Baba (Eski Ahit Tanrısı), Oğul (logos, Mesih) ve Ruhü'l-Kudüs (Kutsal Ruh), "BİR" Tanrı'yı oluşturmuşlardır (homo-usios). "Bir" Tanrı, üç uknumdan (hypostasis) müteşekkil görülmektedir (bir'de üç).

        İsa Mesih, ölümü sonrasında, Pavlus ve ilerleyen dönemde onu izleyen kilise babalarınca insan üstü statüye yüceltilmiştir. Geleneksel kilisenin ve İncil yazarlarının ilahi Mesih anlayışları da buraya dayanmaktadır. Örneğin Sinoptik İncillerde (Matta, Markos, Luka) Mesih, beşerdir; ama bu metinlerin meçhul yazarları, insanın tedricen ilahlığa yücelişini anlatmak istemişlerdir. Mesih, Yuhanna'da ise başlangıçtan itibaren Tanrı'yla birlikte ilahi varlıktır (Logos/Söz); çünkü Yuhanna'nın yazarı (ya da yazarları), bu ilahi varlığın dünyada insan halinde bulunuşunu anlatma iddiasındadır. Mesih, bu nedenle bazı rivayetlerde beşer, bazılarında ilahtır. Halbuki bu ikilem, sonraki Hristiyan ilahiyatçılar için açmaza dönüşmüştür: Hristiyanlığın zemini olan Yahudiliğin vahdaniyet inancı, Mesih'in ilahlığı iddiasıyla nasıl uzlaştırılacaktır? Mesih de ilah kabul edilirken, Tanrı'nın birliği nasıl savunulacaktır? Teslis, Mesih'in kristolojik değerini kiliseyi tatmin edecek ölçüde vurgulamak kaydıyla Hristiyan ilahiyatçıların bu güç soruları yanıtlama teşebbüslerinden biridir. Ancak o, zamanla başka emsal açılımlar üzerinde galebe çalarak Hristiyan dünyanın genel kanaatine dönüşmüştür.

        Buna rağmen teslis, Yeni Ahit'te ne sözcük ne doktrin olarak vardır; İncillerde (örn. Matta 28:19) veya mektuplarda (örn. 2. Korintliler, 13:14; 1. Korintliler, 12:4-5; Efesliler 4:4-6) teslise kanıt gösterilen istisna cümlelerden bile bu doktrinin çıkmayacağı yaygın bir kanıdır. Gerçi Baba, Oğul ve Kutsal Ruh kavramları, Romalı Clemens (ö. 99) veya Antakyalı İgnatios (ö. 2. yüzyılın birinci yarısı) gibi kilise yazarlarının mektuplarında ya da Didakhe (1. yy sonları) gibi erken metinlerde bazen yer almaktadır. Ama erken dönemi temsil eden bu metinlerde de teslis hem sözcük hem doktrin olarak yoktur. Antakyalı Theophilos (ö. 185?), teslis sözcüğünü ilk defa kullanan ilahiyatçıdır. Halbuki o bile bu kavramı, sonraki formundaki gibi Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un şahsiyet ayrılığı eksenindeki ilahlık formülü olarak vermemiştir; teslis burada, Tanrı, O'nun Kelimesi (Logos) ve Bilgeliği'dir (Sophia).

        Teslisin sistemleştirilmesi açısından doğuda Kapadokyalı Babalar (Büyük Basileios, ö. 379; Nazianzuslu Gregorios, ö. 390; Nyssalı Gregorios, ö. 394), batıda ise Hippolu Augustinus (ö. 394) önemli olmuşlardır. Ancak öncesinde, buna zemin oluşturan iki başka gelişme söz konusudur: Birinci olarak, Mesih'i Tanrı'yla öz itibarıyla eşitleyen ὁμοούσιον/homo-usion anlayışı Hristiyan dünyada resmen kabul edilmiştir; 325'te İznik'te toplanan konsil bu bakımdan belirleyicidir. İkinci olarak, Kutsal Ruh da Baba ve Oğul ile birlikte tanrısal statüye yüceltilmiştir; burada da İstanbul Konsili (381) önemlidir. Fakat her iki karar da büyük tartışmalar ve muhalif görüşlü Hristiyan cemaatlerin gelenek dışında bırakılmaları pahasına alınabilmiştir. Nitekim teslis düşüncesini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un müşterek ilahlığı ekseninde ilk defa savunan Tertullianus da (ö. 240?), çoğu inananın teslis doktrinini sorunlu gördüklerini belirtmiştir. Bu bağlamda örneğin İznik Konsili'ndeki homo-usion kararının teslis dışı akımlardan Ariusçuluğu, İstanbul Konsili'nin ise yarı Ariusçu Makedonios ve taraftarlarını hedef aldığı hatırlanmalıdır.

        Mesih'in (ve Kutsal Ruh'un) Tanrı ile eşitlenerek ilahlaştırılması girişimlerine, tevhit endişesiyle ilk andan itibaren karşı çıkan cemaatler olmuştur. Söz gelimi, birçok araştırmacıya göre Mesih'in özgün takipçileri olan Nasraniler veya Ebionitler teslis çerçevesinin dışındadırlar. Dinamik Monarşiyanizm, Modalist Monarşiyanizm, Ariusçuluk, gnostik akımların birçoğu, hatta başka cemaatler de teslisi reddetmişlerdir. Ancak teslisin 4. yüzyıldaki konsillerde resmen ortodoks inanç ilan edilmesi ve İmparator I. Theodosius (ö. 395) dönemindeki gibi yasal düzenlemelerle tüm Hristiyanlar için zorunlu kılınması, onu Hristiyanlığın merkez dogmasına dönüştürmüş, teslis dışı grupları da tarih sahnesinin dışına itmiştir.

        Günümüzde Hristiyanlığın büyük mezhepleri, Katolikler, Ortodokslar, Protestanlar, inanç prensibi olarak teslise iman ederler. Halbuki Geç Antik Çağ sonrasında da teslis dışı cemaatler eksik olmamıştır. Örneğin 11-13. yüzyıllar, 18. yüzyıl Aydınlanması veya 19. yüzyıldaki İkinci Büyük Uyanış, teslis dışı yaklaşımların ivme kazandıkları dönemlerdir. Bugün hala bazı Hristiyan cemaatlerin, teslis karşıtı yapılarını korudukları gözlenmektedir. Kristadelfiyanlar, Yehova Şahitleri veya Üniteryanlar, örnekler arasındadırlar. 

        YAZAR

        Zafer Duygu

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa