Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Stres Nedir?

        Stresi kimi bilim insanları bir uyaran olarak (örn. "Çok stresli bir işim var."), kimileri tepki olarak (örn. "Yüksek baskı altında kalbim hızlı çarpar."), kimileri ise etkileşim olarak (örn. "Ailevi konularda karar vermem gerektiğinde stres hissederim ama diğer konulardaki kararlar bana stres yaşatmaz.") tanımlar. Benzer şekilde, kimi bilim insanları stresin fizyolojisini çalışırken diğerleri psikolojik yönünü araştırmayı tercih eder. 

        Genel olarak baktığımızda, gergin ya da tehdit edici durumlarla karşılaştığımızda durumun gerekliliklerine göre davranışlarımızı değiştirmemiz ya da bu duruma uyum sağlamamız gerekir ve bu da stres yaşamamıza neden olur. Sadece savaş, doğal afetler, travmatik kazalar, ölüm, acil durumlar, iş yerindeki sorunlar, evdeki sorumluluklar gibi olumsuz olaylar değil, olumlu olaylar da strese neden olabilir. Örneğin evlenmek, terfi etmek gibi olaylar da davranışlarımızı bu yeni durumlara göre değiştirmemizi gerektirdiği için strese neden olur. Bir başka deyişle, insanlar yaşamlarında belli bir düzene, sürekliliğe sahip olmak isterler ve bu düzeni ve sürekliliği değiştirebilecek olumlu ya da olumsuz herhangi bir değişikliği veya değişiklik olasılığını stres kaynağı olarak görürler.

        Ölüm, boşanma, evlenme gibi yaşam olaylarının yanı sıra, uzun bir otobüs kuyruğunda beklemek, bozulan bir fermuar gibi gündelik olaylar da strese yol açar. Küçük-büyük tüm bu olaylar strese yol açar çünkü bu olaylar baskı, engellenmişlik hissi ve çatışmaya neden olur. Daha hızlı ve yoğun olmaya, daha yüksek performans göstermeye zorlanıyor olduğumuzu düşünürsek kendimizi "baskı" altında hissederiz. Baskı hem iç hem de dış kaynaklı olabilir. Başarının çok önemli olduğu bireyci toplumlarda kişinin başarılı olma konusunda üzerinde hissettiği baskı dış kaynaklı bir baskıdır. Mükemmeliyetçi kişiliğe sahip bir öğrencinin devamlı yüksek not almak istemesinden dolayı üzerinde hissettiği baskı ise iç kaynaklı bir baskıdır. 

        Engellenmişlik, ulaşmak istediğimiz amacımız ile aramızda bir engel olduğu zaman hissedilir. Zaman çok değerli olduğu için yaşanılan gecikmeler (örn. sınava yetişmeye çalışırken geç gelen bir otobüs), kaynak yokluğu (örn. tatile gitmek isteyen bir kişinin parasının olmaması), kayıplar (örn. çok değer verilen bir kişi ile ilişkinin sona ermesi), başarısızlık (örn. rekabetin yüksek olduğu toplumlarda başarısızlık) ve ayrımcılık (örn. kişinin yaşı, cinsiyeti, ırkı ya da dini yüzünden reddedilmesi) engellenmişlik hissine, bu da strese neden olur. 

        Birbiriyle uyuşmayan olanakların, taleplerin, amaçların ya da ihtiyaçların aynı anda var olması "çatışma"ya neden olur. Kişi; iki cazip seçenek arasında seçim yapmak zorunda olduğunda yaklaşma-yaklaşma çatışması (örn. seçimler öncesi A partisinin dış politikasını, B partisinin de iç politikasını destekleyen bir kişinin karar vermeye çalışması); iki istenmeyen ya da tehdit edici durum arasında seçim yapmak zorunda olduğunda kaçınma-kaçınma çatışması (örn. ebeveynin çocuğa "Ya ödevini yaparsın ya da sevdiğin TV programını izlemeden yatarsın." demesi) ve bir durumun hem olumlu hem de olumsuz tarafıyla karşı karşıya kaldığında ise yaklaşma-kaçınma çatışması (örn. evlenme teklifi etmeden önce kişinin hem reddedilme korkusu hem de kabul edilme umudunu yaşaması) yaşar. 

        Bazen de stresin kaynağı kişinin kendisidir. Bazı insanların içselleştirdikleri "Her konuda başarılı olmalıyım." ya da "Herkes tarafından sevilmeliyim." gibi irrasyonel düşünceleri vardır ve bu irrasyonel düşünceler kişinin gündelik stresine stres katar. Herkes stres yaşar ancak bazı insanlar bu stresle rahatlıkla başa çıkarken bazıları bu konuda oldukça zorlanır. Bunun birçok nedeni vardır. Örneğin kişi durum değerlendirmesi yaptıktan sonra bu durumun tehdit edici bir durum olduğu kanısına varsa bile, eğer kendisinin bu durum ile başa çıkabilecek güç, yetenek ve kaynağa sahip olduğunu düşünürse daha az stres yaşar. Benzer şekilde, bazı kişilik özelliklerine sahip kişiler de stres ile daha kolay başa çıkarlar. Örneğin dayanıklı insanlar stresi tehdit edici bir durum yerine itici bir güç olarak görür; sağlam insanlar stresli olayların ardından tekrar ayağa kalkabilir; olaylar üzerinde kontrol sahibi olduklarını düşünen insanlar da, aynı durumda kendini güçsüz ve çaresiz hisseden insanlara göre stresin etkisini daha az yaşarlar. 

        Stres yaşadığımızda nöroendokrin sistemimizde otomatik olarak birçok tepki meydana gelir ve bu tepkilerin süresi uzadığında (yani stresimiz kronik hale geldiğinde) bağışıklık sistemimiz başta olmak üzere birçok sistem ve organımız olumsuz olarak etkilenir; gerek psikolojik gerekse fiziksel birçok hastalığa açık hale geliriz. Bu nedenle, stresin olumsuz etkilerini azaltmak ya da yok etmek için çeşitli yöntemler öğrenilmeli ve kullanılmalıdır. 

        YAZAR

        Özlem Bozo

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa