İnsan topluluklarının belli kültür çevrelerinde ürettikleri müzik ifadelerinin yapısal özelliklerini, bunların birey ve grup kimliklerinin oluşumunda oynadıkları rolü, ortaya çıkardıkları anlamları sistemli bir şekilde inceleyen bir bilim dalıdır. Etnomüzikoloji sözcüğü, köken bilimsel olarak Yunanca ethnos ile Fransızca/Yunanca müzik ve logos sözcüklerinin bileşiminden oluşan müzikoloji kavramlarından türetilmiş bir terimdir.
Etnomüzikoloji, bir yandan etnik olarak adlandırılabilecek kültürel toplulukların müziklerinin incelenmesi anlamına gelir; diğer yandan yalnızca belli bir kültür çevresine değil, insanların müzikle oluşturdukları anlamların çözümlenmesi etkinliğini de ifade eder. Etnomüzikoloji, tanım itibarıyla, müziğin yapısal ögelerinden ziyade insanların müzikle ortaya koydukları kültürel ürünlere, bu şekilde oluşturdukları kimlik ve ilişki biçimlerine, toplumsallaşma süreçlerinde müziğin kapladığı alana odaklanır. Müziğin yapısal, dilsel özellikleriyle, diğer bir deyişle onun ontolojisiyle ilgili çözümlemeler daha ziyade müzikoloji ya da sistematik müzikoloji disiplinin araştırma alanını oluşturur. Müzikolojide temel tasniflerden birini yapan araştırmacı Guido Adler'dir (ö. 1941). Adler, 1885'te müzikolojiyi iki ana dala ayırarak tarihsel müzikoloji ve sistematik müzikoloji disiplinlerini tanımlamıştır. Adler'e göre, sistematik müzikolojinin içinde ise bir alt-dal olarak farklı kültürlerin müzik varlıklarını inceleyen karşılaştırmalı müzikoloji vardır.
Etnomüzikoloji sözcüğünün ilk kez Jaap Kunst (ö. 1960) tarafından kullanıldığı yaygın kabul görmektedir. Hollandalı bir müzisyen ve müzikolog olan Kunst, özellikle Java (Endonezya) Gamelan müziğine odaklanan çalışmalarıyla tanınmıştır. O güne kadar karşılaştırmalı müzikoloji olarak tanımlanan disiplinin daha özgül bir kavramla karşılanması gerektiğini ileri sürmüştür. Zira bu kavram, farklı müzik sistemlerindeki özgünlükleri vurgulamak yerine Avrupa müziğiyle diğerlerini karşılaştırmayı ima etmekteydi. 1950'de yayınlandığı Ethnomusicology adlı kitabıyla bu disipline yeni bir ad vermiştir. Aynı dönemde kültürel müzikoloji tanımı da önerilmiş ve belli bir kabul görmüştür; etnomüzikoloji zamanla daha baskın gelen bir terim haline gelmiştir. Etnomüzikoloji, alanda önemli bir atıf kaynağı olan A. Seeger'ın hazırladığı The New Dictionary of Music and Musicians'da (Yeni Müzik ve Müzisyenler Sözlüğü) "Avrupa sanat müziği dışında kalan ve sözlü gelenekle yaşayan ya da aktarılan müzik, çalgılar ve danslar" olarak tanımlanmıştır.
Temel amacı, siyasi ve ekonomik anlamda sömürgeleştirilen topraklardaki demografik, kültürel, etnik özelliklerin envanterinin çıkarılması olan bilim dalları, Batı Avrupa'da 19. yüzyıl içinde hem etkinlik alanı olarak genişlemiş hem sahip oldukları yöntemsel araçlar açısından çeşitlilik kazanmışlardır. Antropoloji, etnoloji, arkeoloji, dil bilimi gibi disiplinler, bu dönemde bu nedenle belirgin bir gelişme kaydetmişlerdir. Etnomüzikoloji (karşılaştırmalı müzikoloji) de bu disiplinlerden biri olarak zikredilebilir. Bu bağlamda disiplin özerkliğine kavuşan etnomüzikoloji, Batı Avrupa'nın kendi müzikal dağarını incelemek amacıyla daha önce içinden türemiş olduğu müzikolojinin hem bir bağılı hem onun karşıtı olarak tasavvur edilmiştir. Etnomüzikoloji, müzikoloji ya da sistematik müzikolojinin bir bağlıdır; çünkü bu bilimlerin uğraşı alanlarının birbirlerine oranla hiyerarşik olarak farklı düzeylerde olduğu, müzikolojinin özsel olarak üstün olan Avrupa müziğini, etnomüzikolojinin ise uzaktaki özgün ancak ilkel toplulukların müziklerini incelemek üzere kurulmuş olduğu temel bir varsayım olarak kabul edilmiştir. Bu durum, en azından 20. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Böyle bir ayrım, etnomüzikolojiyi uygar-olmayan, geri kalmış toplumların müziğini inceleyen bilim olarak tasnif etmiştir. Bu yönelim sonucunda, 'farklı' müzik formları ve dansları ile 'yerli' müzisyenlerin araştırma konusu yapılmıştır. Ancak bu anlayış, halen kimi düşünce tortularında, bazı akademik ortamlarda varlığını sürdürse de günümüzde önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır. Nitekim karşılaştırmalı müzikoloji kavramının yerini etnomüzikoloji kavramının alması böyle bir dönüşüme tekabül etmektedir. Bugün, etnomüzikoloji bilimi, yalnızca modern-öncesi aşamada olduğu kabul edilen toplumların değil, bütün kültürel ortamların müzik pratiklerini inceleyen bir disiplin halini almıştır. Bu yönelimin ağırlık kazanmasıyla birlikte, müzik antropolojisi terimi daha görünür ve dönüşen kapsamını karşılayacak nitelikte anlamlı hale gelmiştir. Müzik antropolojisi teriminin ilk kez 1960'da Alan Merriam'ın aynı başlıklı kitabında (1) müziğin kendisi, (2) müzikle ilişkili davranışlar/toplumsallıklar (socio-musical behavior) ve (3) müzik hakkında kavramsallaştırmalar olmak üzere, üç analitik seviye içeren model önermesinde kullanıldığı kabul edilir. Bu kapsamda, çağdaş sanayi toplumlarının içindeki alt-kültür grupları ya da belli bir üslûp, anlayış, hayat tarzının belli bir toplumsallaşma sürecinde müzik ürünlerinde ve pratiklerinde somutlaşması anlamına gelen sahne (scene) incelemeleri etnomüzikolojinin konusu haline gelmiştir.
Etnomüzikolojinin içerik ve tanımının değişmesi hem inceleme konusunun hem onu çevreleyen toplumsal-ekonomik koşulların dönüşmesiyle yakından ilgilidir. Zira özellikle 1960'lı yıllardan bu yana, dünyayı kapsamlı bir şekilde etkileyen ekonomik dönüşümler ve bilim anlayışının sorgulanmasını gerektiren siyasi, felsefi ve toplumsal hareketler ortaya çıkmıştır. 1960'lı yıllar boyunca, bağımsızlık (sömürgeden kurtuluş) hareketleri, feminist eleştiri, mevcut kapitalist düzene itiraz eden gençlerin protestoları, çok kültürlülük (multiculturalisme) kavramı ekseninde özellikle bastırılmış kültürel kimlik ve pratiklere değer verilmesi, felsefe ve sosyolojide yapıdan ziyade anlıksal olana, deneyime ağırlık veren yaklaşımların (varoluşçuluk, fenomenoloji, etnometodoloji, vb.) önem kazanması gibi birçok etken, bilimlerin epistemolojik temellerini ve yapılış biçimlerini değiştirmiştir. Bilimsel bilgi üretimine sinmiş olan Avrupa-merkezli bakış açısı, kısmen de olsa, yerini daha geniş ve çoğulcu bir anlayışa bırakmıştır. Etnomüzikoloji bu dönüşümden en çok etkilenen bilimlerin başında gelir. Aynı zamanda küreselleşme sürecinin hızlandığı, iletişim ve ulaştırma olanaklarının malları, sermayeyi olduğu kadar insanları, fikirleri, kavramları, simgeleri de dolaşıma soktuğu bir döneme geçilmiştir. Bunun sonucunda kültür olgusunun, görece kapalı, yalıtılmış ve belli bir etnik toplulukla özdeşleştirilen tanımı, küresel etkileşimle sürekli dönüşen bir bileşimler bütünü olarak yeniden kavramsallaştırılmıştır. Böylece etnomüzikoloji, bu hızlı değişim ve kültür bileşimlerinin müzik pratiklerini incelemeye yönelen bir bilim dalına dönüşmüştür. Günümüzde etnomüzikoloji teriminin içerik ve adlandırma bakımından tartışmalı bir görünüm arz etmesi, içinde yaşamakta olduğumuz küresel kültür etkileşimi ortamının son derece dinamik ve değişken olmasıyla yakından ilişkilidir.
Etnomüzikoloji, doğası ve çalışma biçimi itibarıyla sosyal bilimlerle yakın ilişki içindedir; zira araştırma nesnesi, müzik olguları üzerinden insan eylemleri ve bunların anlamlarıdır. Bu açıdan etnomüzikoloji, sosyal bilimlerin başvurduğu kuramsal kaynaklardan ve kullandıkları yöntem bilimsel araçlardan doğrudan yararlanır. Özgün bir etnomüzikoloji çalışması, öncelikle bir saha araştırmasına dayanır. Saha kavramı yalnızca müzikle ilgili olguları gözlemlemek için yerine gitmekle kısıtlı değildir; aynı zamanda arşiv çalışması da saha araştırmasının önemli bir bileşenidir. Araştırma konusunun özelliklerine göre tercih edilen dolaylı gözlem, katılmalı gözlem, derinlemesine görüşme, odak-grup çalışması, sözlü tarih gibi teknikler, etnomüzikoloji araştırmasının vazgeçilmez yöntem araçlarıdır. Ayrıca arşiv araştırması, tarihsel belgelerin incelenmesi gibi, tarih biliminin benimsediği çalışma tekniklerini de kullanabilir. Bunların yanı sıra, sistematik müzikolojinin kullandığı müzik çözümleme teknikleri de etnomüzikolojik araştırmada yer bulabilir. Diğer yandan, yöresel ve özgül müzik pratiklerini kayda geçirip envantere almak için yapılan derleme gezileri etnomüzikolojinin sıklıkla başvurduğu araştırma teknikleri arasında sayılabilir. Ancak derleme gezilerinin 20. yüzyılın son çeyreğinde, genel etnosantrizm den uzaklaşmasıyla birlikte azalan bir araştırma tekniği olduğu belirtilmelidir. Diğer yandan, günümüz kültür endüstrisi tarafından 1980'li yıllardan itibaren yaygın şekilde dolaşıma sokulan 'Etnik Müzik', 'Dünya Müziği' gibi kavram ve kategorilerin, hala etnomüzikolojinin erken dönem çalışmalarındaki 'Batı-dışı' bakış açısının izlerini taşıdığı ifade edilebilir. Ancak günümüzde etnomüzikoloji, bilimsel bir disiplin olarak, bu etnosantrik yaklaşımdan önemli ölçüde sıyrılmıştır. Özetle, etnomüzikoloji bir yandan müzikolojinin teknik araçlarını (müzik yazısının ilişkisel, dizisel, matematiksel incelenmesi), diğer yandan sosyal bilimlerin yöntemsel donanımını kullanabilir; bu anlamda etnomüzikoloji yöntembilimsel bir çeşitliliğe sahiptir.
YAZAR
Ali Ergül