Eğitim tarihi, tarih ve eğitim bilimlerinin konu alanlarının ve metodolojilerinin kesişme noktasında yer alan disiplinler arası bir bilim dalıdır. İnsanlık tarihi boyunca gerçekleştirilen her türlü öğrenme ve öğretme faaliyeti, eğitim tarihinin konu alanına girer. Ayrıca bütün bilimlerin alan bilgisinin öğretimi de eğitim tarihinin konusudur. Buna göre tarih eğitimi tarihi, edebiyat eğitimi tarihi, kimya eğitimi tarihi, müzik eğitimi tarihi gibi alanlar da eğitim tarihine konu teşkil eder. Fakat bazı konular teorik olarak eğitim tarihinin konusu olmakla birlikte güçlü bir alan bilgisi gerektiğinden ilgili disiplinde (tıp, mühendislik, teknoloji vb.) kariyer geçmişi olan kimseler tarafından çalışılır.
Eğitim tarihi araştırmalarının metodolojisi, bu bilim dalının disiplinler arası yapısına göre şekillenmiştir. Burada söz konusu olan disiplinler, eğitim ve tarih disiplinlerinin kullandığı yöntem ve tekniklerdir. Tarihsel yöntem, tüm bilim dallarının tarihsel izdüşümleri keşfedilirken kullanılan ortak metottur. Literatür taraması, doküman incelemesi ve içerik analizi, bu yöntemin metodik bileşenleridir.
Temel veri kaynakları, arşiv belgeleri, kronikler, yıllıklar, istatistikler, parlamento tutanakları, eğitim mevzuatı, eğitim programları, ders kitapları, süreli yayınlar, araştırma eserleri, fotoğraflar, gravürler, edebi eserler, anılar, biyografiler, otobiyografiler, raporlar, türkü ve şarkılar, arkeolojik eserler, ören yerleri, müzeler, belgeseller, söylevler, okul binaları, araç ve gereçler, okul kıyafetleri, yazılı ve görsel medya vb.'dir. Ayrıca sözlü tarih yöntemi de eğitim tarihçilerine satır arası okumaları için son derece önemli veriler sağlayabilmektedir. Son yıllarda eğitim tarihi araştırmalarının nicelik ve nitelik olarak gelişimini destekleyecek pek çok olumlu gelişme yaşanmaktadır. Bunların başında teknolojinin, araştırmalar için gerekli veri kaynaklarına erişimi ve elde edilen verilerin analizini kolaylaştırmasıdır. Ayrıca veri depolama ve taşıma imkanları da artmıştır.
Eğitim tarihi araştırmaları, konularına göre boylamsal/dönemsel yahut kronolojik/senkronik, ulusal/yerel, bireysel/kurumsal vb. araştırmalar olarak sınıflanabilir. Araştırmanın boyutu ne olursa olsun her eğitim tarihi araştırması, felsefi ve teorik bir temele sahiptir. Eğitim sistemleri açık sosyal sistem kuramına göre sistem-çevre ilişkisi gözetilerek irdelenmelidir. Böylece araştırmacı, eğitim sistemlerinin canlı bir organizmadan farksız olduğu bilinciyle hareket eder; çevrenin sistem üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini ortaya koymaya çalışır. Burada söz konusu olan çevre, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, teknolojik, doğal vb. sistemlerden oluşur. Eğitim sistemleri, bu çevrelerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurulur. Çevre, kronolojik ve senkronik olarak değiştikçe ihtiyaçlar da değişir. Bu değişim, eğitimin felsefi ve kuramsal temellerini de değiştirir.
Eğitim tarihçisi olmak, çok güçlü bir akademik formasyona sahip olmayı gerektirir. Tarih ve eğitim bilimlerinin konu alanı bilgisi ve metodolojik donanımının yanı sıra eğitim sistemini inşa eden toplumun eğitim ihtiyaçlarını şekillendiren ideolojiyi, kültürü, sosyal ve ekonomik yapıyı, etkileşim içinde bulunduğu çevre toplumları, güvenlik tehditlerini değerlendirebilecek dil ve alan bilgisine, ilgili disiplinlere ait felsefi ve kuramsal birikime hakim olmalıdır.
Bir bilim dalı olarak eğitim tarihi, 20. yüzyılın başlarında ABD'de bağımsız bir araştırma disiplini olarak ortaya çıkmıştır. Thomas Davidson'un (ö. 1900) Eğitim Tarihi (A History of Education, 1901) kitabı, bu alanda yayımlanan ilk kitap olarak kabul edilir. Onu Ellwood Patterson Cubberley'nin (ö. 1941) Eğitim Tarihi (The History of Education, 1902) ve Paul Monroe'nun (ö. 1947) Eğitim Tarihi Ders Kitabı (The Text Book in the History of Education, 1905) adlı eserleri izlemiştir. Bu yıllarda Harvard ve Stanford Üniversitelerinde eğitim tarihi dersi verilmeye başlanmıştır. Aynı dönemde Fransa, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere başka ülkelerde de benzer gelişmeler olmuştur.
Türkiye'de ilk eğitim tarihi dersi, İkinci Meşrutiyet döneminde öğretmen okullarının programlarına girmiş, ilk kitaplar da bu yıllarda yayımlanmıştır (Musa Kazım [ö. 799], Hukema-yı Cihan ve Talim Terbiye Tarihi, İstanbul: Uhuvvet Matbaası, 1327/(1911); Nafi Atuf [Kansu] [ö. 1949], Fenn-i Terbiye Tarihi, İstanbul: Matbaa- i Amire, 1916). Muallim Cevdet (ö. 1935) ve Mustafa Satı Bey'in(ö. 1968) anı ve gözlemlerini de kaynak olarak kullandıkları yazılar, modern dönem Osmanlı eğitim tarihi araştırmaları için birer kaynak eser niteliğindedir. Mahmud Cevad'ın (ö. 1921) 1922'de yayımlanan Maarif-i Umûmiye Nezareti Tarihçe-i Teşkilat ve İcraatı başlıklı eseri, Türk eğitim tarihçiliğinin en önemli başlangıç eseri kabul edilebilir.
Erken Cumhuriyet döneminde eğitim tarihi alanında çok sayıda eser yayımlanmıştır. Bunların bir kısmı genel bir kısmı ise Türk eğitim tarihi üzerinedir. Türk eğitim tarihi üzerine yazılan eserlerin bir kısmı, eğitimi sistem bütünlüğü bir kısmı da eğitim kademesi bazında ele almıştır. Osmanlı döneminde yetişen bürokrat/eğitimci yazarlar, sahip oldukları güçlü Osmanlı Türkçesi ve diplomatikası bilgisiyle birincil kaynaklara dayalı özgün eserler vermişlerdir. Bu gruptaki eserlerin sonuncusu Osman Nuri Ergin (ö. 1961) tarafından yayımlanan Türkiye Maarif Tarihi (1939-1943) adlı beş ciltlik eseri, Türk eğitim tarihinin üzerinde yükseldiği temel taşlarından biridir. İkinci grup eğitim tarihi eserleri, eğitimin felsefi ve kuramsal temellerini konu alan genel pedagoji kitaplarıdır. Musa Kazım, Nafi Atuf Kansu, Halil Fikret Kanad (ö. 1974) ve Hıfzırrahman Raşit Öymen (ö. 1979) gibi isimler tarafından yayımlanan bu kitaplar, Batıda yayımlanan pedagoji tarihi eserlerinden yapılan serbest tercüme aktarılanlardan meydana gelmiştir.
Eğitim tarihinin gerçek anlamda bir bilim dalı haline gelmesi İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda olmuştur. 1960'lı yıllardan itibaren eğitim tarihi alanında süreli yayınlar (History of Education, Paedagogica Historica, History of Education Quarterly ve History of Education Review) yapılmaya, bilimsel toplantılar (International Standing Conference for the History of Education; World Conference for the History of Education) düzenlenmeye ve dernekler kurulmaya başlanmıştır.
Türkiye'de eğitim tarihinin bilimsel bir zemine kavuşması, 1964 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinin kurulması ile gerçekleşmiştir. Bu fakültenin akademik yapısı altında yer alan Eğitimin Felsefi, Tarihi ve Sosyal Temelleri Anabilim Dalı, Eğitim Tarihi Bilim Dalı, Türkiye'nin öncü ve kurucu eğitim tarihçilerini yetiştirmiştir. Türkiye'de eğitim tarihinin gelişmesinde tarih bilim alanı şemsiyesi altında eğitim tarihi çalışmaları yapan akademisyenlerin önemli payı vardır.
Türkiye'de eğitim tarihinin öğretmen eğitimi programlarında bir ders olarak yer almaya başlaması, İkinci Meşrutiyet devrinde mümkün olmuştur. 1915 Darülmuallimin-i Aliye programında Tarih-i Fenn-i Terbiye adı altında eğitim tarihi dersine yer verilmişti. Cumhuriyet'in ilanından sonra 1924 yılında yürürlüğe giren kız ve erkek ilk öğretmen okullarının programları dahil öğretmen eğitimi programlarında eğitim tarihi dersleri bulunuyordu. Bu dersler, Terbiye Tarihi, Eğitim Tarihi ve Pedagoji Tarihi gibi adlar almışlardı. 1936 yılında açılan İstanbul Üniversitesi Pedagoji Enstitüsü, yürüttüğü pedagojik formasyon programında Pedagoji Tarihi derslerine yer vermiştir. Eğitim tarihinin bilimsel bir çalışma alanı ve üniversitede verilen ders haline gelmesi, 1964 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin (1981'den sonra Eğitim Bilimleri Fakültesi) açılmasıyla mümkün olmuştur. Bu kurumda Eğitim Tarihi'nin yanı sıra Türk Eğitim Tarihi dersi de verilmeye ve akademik anlamda ilk araştırmalar bu tarihten sonra yapılmaya başlanmıştır. Daha sonra 1998'de Eğitim Fakültelerinin yeniden yapılandırılması sırasında eğitimin felsefi, sosyal, ekonomik temellerine ait dersler, eğitim fakülteleri lisans programlarından çıkarılmıştır. Ancak 2018 yılında YÖK tarafından eğitim fakültelerinin bölüm ve anabilim dalı yönünden yeniden yapılandırılmasında, Eğitim Bilimleri Bölümü şablonu içerisinde eğitimin felsefi, sosyal ve tarihi temelleri adı altında bir anabilim dalında yer verilmiştir. Türk Eğitim Tarihi dersi zorunlu Eğitim Tarihi dersi ise seçmeli dersler olarak yer almıştır. 2018'de güncellenen ve yürürlüğe konan öğretmenlikle ilgili yeni lisans programlarına kadar geçen yirmi yıllık sürede eğitim tarihi dersleri ancak seçmeli dersler arasında yer alabilmiştir. Derslerin programlardan kaldırılması, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin kurulması ile başlayan eğitim bilimleri lisansüstü programlarının da can suyu kanallarını tıkamıştır. Söz konusu dönemde bu alanda doktora yapanların sayısı iki elin parmaklarından azdır. Durum böyle olunca 2018'den itibaren YÖK'ün bu alanda yeni lisansüstü programların açılmasını teşvik etme politikası, üniversitelerde pratik olarak karşılık bulmamıştır. Çünkü uzun yıllar eğitim tarihi alanında uzman yetiştirip istihdam etmeyen üniversiteler, yeni programları açacak öğretim elemanı bulamamıştır. Türkiye, 21. yüzyılda diğer alanlarda olduğu gibi eğitim tarihi alanında da araştırmacıların bütün birikimlerini damıttıkları eserler verebilecekleri esnek ve fonksiyonel bir bilim mevzuatı geliştirmelidir.
YAZAR
Cemil Öztürk