Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Edimsel Koşullanma Nedir?

        Bağlantısal bir öğrenme türü olan edimsel koşullanma davranış sıklığının pekiştirme veya ceza sebebiyle gösterdiği değişimleri içerir. Edimsel koşullanmada, canlının yaptığı her davranışın bir sonucu vardır ve bu sonuçlar gelecekteki davranışları etkiler. Edimsel koşullanmayı ilk olarak Edward L. Thorndike (ö. 1949) sistemli bir biçimde çalışmıştır. Thorndike deneylerinde kedileri bir bilmece kutusuna koymuştur. Bilmece kutusunda adeta hapsolmak kedinin temel ihtiyaçlarıyla çeliştiğinden, kediler bilmece kutusunun kapısını açmak için oluşturulan karmaşık bir düzeneği zaman geçtikçe dereceli olarak çözmeyi öğrenmişlerdir. Thorndike, bu davranış değişimlerini Etki Kanunu ile açıklamıştır. Buna göre, canlıların temel ihtiyaçlarıyla örtüşen sonuçlar, bu sonuçların öncesinde gelen davranış ve davranışın geçtiği bağlam arasındaki bağlantıyı güçlendirmektedir. Thorndike'ın deneylerinde her deney başarılı bir tepkinin ardından sonlandırılıp yeniden başlamıştır. Sonrasında, Burrhus F. Skinner (ö. 1990) edimsel koşullanmayı serbest edimsel işlemler kullanarak çalışmıştır; bu işlemlerde deney, davranışın her sergilenmesinden sonra bitmez. Canlılar, deneyin farklı fazlarında davranışlarını devamlı olarak sergileyebilirler. Skinner bunun için Skinner kutusunu geliştirmiştir. Tipik bir Skinnner kutusunda, üstünde çalışılan hayvanın işletebileceği bir kumanda (örnek: güvercinler için gagalayabilecekleri bir düğme veya sıçanlar için üstüne basabilecekleri bir pedal) ve bunun sonucu olarak yemek bölmesine yemek döken bir aygıt bulunmaktadır. Denekler, deney boyunca kumandayı işletip yemeğe ulaşabilmektedir. Edimsel koşullanma süreçleri zamanla daha karmaşık ve standart süreçlere evrilmiş olsa da bu işlemlerin bağlayıcı temel kuralları sabit kalmıştır.

        Canlının temel ihtiyaçlarıyla uyumlu olan sonuçlar (örn. yemek veya yemek alınabilen para), bunları ortaya çıkaran davranışların ileride tekrarlanma sıklığını arttırır. Davranışsal psikologlar bu tip istendik uyarıcıların ortaya çıktığı durumları olumlu pekiştirme olarak tanımlarlar. Günlük yaşamda buna örnek olarak yüksek not almak için ders çalışan bir öğrenciyi verebiliriz. Davranışları pekiştiren başka bir durum ise istenmeyen, bir başka deyişle canlıların temel ihtiyaçlarıyla çelişen (örn. fiziksel acı) sonuçların veya bunları sinyalleyen durumların (örn. kızgın bir köpeğin havlama sesi) davranışlar sonucu ortadan kalkmasıdır. Davranışsal psikologlar bu tip istenmedik sonuçların davranış aracılığıyla ortadan kaldırıldığı durumları ise olumsuz pekiştirme olarak tanımlarlar. Bu bağlamda günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız bir örnek ise uyarı sinyali sesinden kaçınmak için emniyet kemerini takan sürücülerdir. Bahsi geçen iki pekiştirme türünde de ana amaç davranışın sıklığını arttırmaktır. Belli başlı durumlarda ise davranışın sıklığının azaltılması arzu edilir. Bu tip durumlarda istenmeyen davranış çeşitli ceza uygulamalarıyla azaltılabilir. Ancak cezanın istenmeyen davranışı azaltmakta etkili olmadığı bilinmektedir. İstenmeyen davranışların azaltılmasında etkili bir yöntem ise istenmeyen davranışların istenen davranışların pekiştirilmesi yoluyla azaltılmasıdır.

        Edimsel koşullanmada davranışın gelişim hızını ve gelişen davranışın sönmeye, diğer bir deyişle davranışın belli süreden sonra pekiştirilmeme durumunda azalmasına karşı olan hassaslığını pekiştirmenin nasıl ve ne sıklıkla yapıldığı belirler. Pekiştirmenin ne sıklıkta olacağını ise pekiştirme tarifeleri belirler. Sürekli pekiştirme tarifesinde her davranış pekiştirilir. Buna örnek olarak, birçocuğun her odasını topladığında şeker yemesine izin verilmesini düşünebiliriz. Sürekli pekiştirilen davranışlar sönme etkisine çok hassastır; eskiden pekiştirelen davranışın birden pekiştirilmemesi davranışın sıklığının azalmasına yol açar. Bu tarifeye ek olarak davranışların farklı tepki ve zaman aralıklarında pekiştirildiği aralıklı pekiştirme tarifeler de vardır; bu tarifeler davranışların pekiştirilmediği durumlar da içerdiklerinden dolayı, bu yolla pekiştirilen davranışların sönme etkisine hassasiyetleri daha azdır.

        Edimsel koşullanmanın gücü sırf pekiştirme tarifelerine bağlı değildir. Pekiştirilen davranış ve sonuçlarının etolojik geçerliliği çok önemlidir. Örneğin, sıçanlar yemek almak için bir pedalı aşağı doğru itmeyi kolayca öğrenirken aynı tepkiyi potansiyel bir elektrik şokunu önlemek için veremez. Bunun sebebi ise sıçanların doğal yaşamlarında yemek peşindeyken ayağa kalkma/yaslanma gibi pedala basma tepkilerine benzer tepkiler göstermeleridir. Bununla beraber, hiçbir sıçan doğada avcıdan kaçmak için ayağa kalkma/yaslanma gibi davranışlar sergilemez. Buna ek olarak, hayvanın doğasına aykırı davranışlar bir şekilde öğrenilmiş olsa bile bu tepkiler bozulmaya çok açıktır. Örneğin, kumbaraya para atma karşılığında yemek verilen rakunlar belli bir süreden sonra bu davranıştan vazgeçip paraları toprağa gömmeye başlamıştır. Canlının doğasına aykırı davranışların kendiliğinden terk edilmesine içgüdüsel sürüklenme (instintive drift) denir.

        Edimsel koşullanma, psikoterapi, deney hayvanları ile yapılan ilaç çalışmaları, okullarda sınıf yönetme stratejileri gibi pek çok uygulamalı alanda kullanılan bir yöntemdir.

        YAZAR

        Çağrı Temuçin Ünal

        KAYNAK

        • Domjan, Michael. The Principles of Learning and Behavior. Toronto: Nelson Education, 2014.
        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa