14. yüzyılın sonlarında Anadolu'da doğmuş, zamanla Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinde etkili olmuş bir Türk tarikatıdır. Tarikatın kurucusu Osmanlı Devleti'nin kuruluş devri padişahları Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad devirlerini kapsayan, hayli uzun sayılabilecek bir dönemde yaşamış, gerek halk gerekse iktidar üzerinde hatırı sayılır nüfuz oluşturmuş Hacı Bayram Veli'dir. Ankara'da doğan Hacı Bayram Veli (ö. 1430), medrese eğitimi görmüş, ardından sırasıyla Ankara'daki Kara Medrese'de ve Bursa'daki Çelebi Mehmed Medresesi'nde müderrislik yapmıştır. Daha sonra tasavvufa meylederek Somuncu Baba adıyla meşhur Şeyh Hamideddin Aksarayi'nin (ö. 1412) hizmetine girmiştir. 1412 senesinde şeyhinin ölümü üzerine irşat faaliyetlerine başlayan Hacı Bayram Veli, Sultan II. Murad ile yakın ilişkiler kurmuş, bu arada Ankara merkezli olarak Halvetilik ve Nakşbendiliğin Ahi gelenekleri içinde yeniden teşkilatlandırılması suretiyle meydana gelen Bayramiye'yi kurmuştur. Bayramiye aynı zamanda Şah İsmail'in ataları tarafından temsil edilen, Sünni anlayışa sahip Erdebiliye tarikatının bir uzantısıdır.
Esnaf ve zanaat zümresiyle, orta sınıf halk arasında büyük itibar sahibi olan Hacı Bayram Veli, tarikatını geniş bir kitleye yaymış, tarikat geleneğinde ilahi cezbe anlayışını ön plana çıkardığı için coşkulu bir mürit kitlesine sahip olmuştur. Bayramiye, onun dönemde daha ziyade çiftçi ve köylülerden müteşekkil, Osmanlı Anadolu'sunun asli unsurunu meydana getiren bir orta tabaka tarikatı olarak faaliyet göstermiştir. Hacı Bayram Veli'nin yetiştirdiği müritler arasında Göynüklü Emir Sikkini (ö. 1475), Akşemseddin (ö. 1459), Eşrefoğlu Abdullah Rûmi (ö. 1470?), İnce Bedreddin, Kızılca Bedreddin, Bolulu Selahaddin, Akbıyık Sultan, Baba Yusuf Seferihisari, Muhammediye müellifi Yazıcızade Muhammed (ö. 1451) ve kardeşi Ahmed Bican (ö. 1466'dan sonra) ile Muk'ad Hızır Dede'nin isimleri daha fazla ön plana çıkmıştır.
Bayramiye tarikatı Hacı Bayram Veli'nin vefatından sonra Şemsiye-i Bayramiye ve Melamiye-i Bayramiye olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Şeyhin halifelerinden Göynüklü Bıçakçı Emir Dede tarafından kurulan Melamiye-i Bayramiye vahdet-i vücutçu tasavvuf anlayışı, ehlibeyt taraftarlığı ve güçlü bir kutup anlayışına sahip olmasıyla tanınmıştır. Bünyamin Ayaşi, Pir Ali Aksarayi, İsmail Maşuki, Hamza Bali, İdris-i Muhtefi, Şeyhülislam Paşmakçızade Seyyid Ali Efendi, Sadrazam Şehid Ali Paşa bu kolun öne çıkan isimlerinden bazılarıdır. Güçlü bir kutbiyet anlayışına sahip olmaları ve aşırı cezbeci tavırları nedeniyle bu kolun mensupları halkı fesada uğrattıkları gerekçesiyle Osmanlı yönetiminin takibine uğramış, bazı şeyhleri idam edilmiş, bunun üzerine zamanla farklı tarikatlar bünyesinde kimliklerini gizlemek zorunda kalmışlardır. Bu kol aynı zamanda gerek Anadolu'da gerekse İstanbul ve Balkan coğrafyasında orta sınıf halk tabakası ile esnaf ve sanatkarlar arasında hatırı sayılır bir yaygınlık kazanmıştır.
Hacı Bayram Veli'nin diğer bir halifesi olup adı İstanbul'un fethiyle özdeşleşen Akşemseddin'in kurduğu Şemsiye kolu ise Bayramiliğin asıl devamı olarak kabul edilir. Bu kolun şeyhleri Melamilerin aksine Osmanlı yönetimi ile oldukça yakın ilişki kurmuşlar, İstanbul'un fethi başta olmak üzere savaşlara katılmışlar, sonraki dönemlerde de padişahların desteğini almışlardır. Bu kolun bir diğer özelliği, şeyhlerinin büyük kısmının medrese kökenli olup eser telif eden kimseler olmasıdır. Şemsiye-i Bayramiye Osmanlı klasik döneminde oldukça geniş bir alana yayılarak Anadolu'daki en etkin tarikatlardan birisi olmuştur. Sonraki yıllarda Tennûriye, Himmetiye, İseviye gibi şubelere ayrılan Şemsiye, Osmanlı toplumunun farklı kesimleri üzerinde entelektüel bir Bayrami kültürünün oluşmasını sağlamıştır.
Hacı Bayram Veli'nin hayatta olduğu dönemde Ankara merkezli olarak faaliyet gösteren Bayramiye, bu iki kol vasıtasıyla İstanbul, Kastamonu, Bolu, Beypazarı, Ayaş, Göynük, Gelibolu, Balıkesir, Bursa, Larende, İskilip, Kütahya, Hayrabolu ve Edirne gibi şehirlerde yayılmıştır. 16. yüzyıldan itibaren bilhassa Melamiye kolu vasıtasıyla Bosna başta olmak üzere Balkan coğrafyasındaki bazı şehirlerde de Bayramiye'nin yayıldığı görülmektedir.
Bayramilik kuruluşundan itibaren, ilahi cezbe ve aşkı ön plana çıkaran, Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin temsil ettiği vahdet-i vücut geleneğine dayalı bir tarikat olarak faaliyet göstermiştir. Bu yönüyle, kuru zühde, cehennem korkusu ve cennet beklentisiyle nafile ibadetlere yönelen mutaassıp tasavvuf anlayışını geri plana iten bir tarikat olma hususiyeti taşımaktadır. Bayramiye'nin temsil ettiği bu anlayış bazı ritüel farklılıkları olmakla birlikte ana gövdeden türeyen kollar ve şubeler tarafından da sürdürülmüştür.
16. yüzyılda Osmanlı tasavvuf kültüründe hatırı sayılır bir yere sahip olan, I. Ahmed, I. Mustafa, II. Osman ve IV. Murad devirlerinde oldukça popüler bir tarikat haline gelen Celvetiye tarikatı da köken itibarıyla Bayramilikten türemiştir. Celvetiye'nin kurucusu Aziz Mahmud Hüdayi'nin (ö. 1628) şeyhi Mehmed Muhyiddin Üftade (ö. 1580), Hacı Bayram'ın halifelerinden Muk'ad Hızır Dede'nin yanında yetişmiş ve onun vasıtasıyla Bayrami adap ve erkanını öğrenmiştir.
YAZAR
Haşim Şahin