Belli bir coğrafyada ve zamanda süreli ve periyodik olarak yayımlanan gazete, dergi, bülten vb. basılı yayınların bütünü. Haberlerin dağıtım alanı ve içeriğine göre yerel/bölgesel basın, yaygın/ulusal basın ve uluslararası basın ayrımı yapılmaktadır.
Basının ortaya çıkışında toplumsal önkoşulların tarihsel olarak olgunlaşması gerekmiştir. Bu koşullardan birincisi, yazılı-basılı iletilerin geniş okurlara sunulabilmesine olanak tanıyacak yeterli üretim girdisinin (kağıdın ve mürekkebin) üretilebilmesidir. Ayrıca, üretilen kağıdı işleyebilecek basım tekniklerinin, eş deyişle, matbaanın ortaya çıkmasıdır. İkincisi, gazeteleri tüketecek belli bir gelir seviyesine sahip bir alıcı kitlenin oluşmasıdır. Üçüncüsü ise bu tüketici kitlenin okumayı bilmesi ve kentleşme gibi, okuma merakını geliştirecek toplumsal koşulların ve güdülerin ortaya çıkmasıdır.
Basın ürünlerinin düzenli zaman aralıklarıyla yayımlanmasında kağıt, mürekkep ve matbaanın icat edilmesi ile basım teknolojilerinin gelişmesi etkili olmuştur. Modern matbaanın icadından önce blok baskı tekniği kullanılmaktaydı. Kağıdın icadının blok baskı tekniği ile birleşmesinin bir sonucu olarak, bilginin seri üretimi olanaklı hale geldi. Blok baskı tekniğinin önüne geçen teknolojik ilerleme ise ayrılabilir harflerle baskıların yapılması oldu. Bu gelişme, bugün modern matbaacılığın da kurucusu olarak anılan Johannes Gutenberg'in çalışmalarıyla mümkün oldu. Gutenberg matbaası olarak da bilinen değiştirilebilir harflerle basım, her harfin ayrı metal kalıplara basılmasını ve bu harflerin basılmak istenen kelimeleri, cümleleri oluşturacak şekilde dizilmesini olanaklı kılmaktaydı. Gutenberg'in 1438'de prototipini ürettiği matbaa makinesinin yanı sıra Avrupa'da kağıt ve mürekkep imalatının da gelişmesi, haber üretimini ve dağıtımını kolaylaştıran yeni olanaklar sunmuştur.
Avrupa'da sayıları artan baskı makineleri, bilgiyi Kilise'nin ve ruhban sınıfının tekelinden koparmış; böylece bilginin çoğalmasını ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Bilginin daha hızlı ve geniş kitlelere yayılması, Rönesans ve Reform hareketlerinde önemli rol oynamıştır. Fikirlerin yayılmasının aracı olan basın, demokrasi mücadelesinde önemli bir rol oynarken sanayileşme ve kentleşmenin getirdiği artan hız nedeniyle ticarileşmenin de bir aracı haline gelmiştir. Bir başka deyişle, basının tarihsel gelişimi hem siyasal hem de ekonomik düzlemde verilen hak mücadeleleriyle gerçekleşmiştir.
Matbaanın da etkisiyle, uzak coğrafyalarda olan bitenler hakkında bilgiler içeren basılı ürünler üretilmeye başlanmıştır. Haber mektupları zamanla haber kağıtları biçimini alırken 17. yüzyılın başlarında ilk gazete örnekleri ortaya çıkmıştır. 1605 yılında Hollanda'nın Anvers kentinde belirli aralıklarla yayımlanan Nieuwe Tydinghen isimli gazeteyi, Avrupa'nın farklı kentlerinde düzenli şekilde yayımlanmaya başlayan çok sayıda gazete izlemiştir. Bu süreli yayınlar 1650'den sonra Almanya'da günlük yayınlara dönüşmüş, bunları 1695 yılında İngiltere'de, 1775'te ABD'de, 1777'de de Fransa'da yayımlanan günlük gazeteler izlemiştir. 19. yüzyılda baskı makinelerinin giderek gelişmesinin bir sonucu olarak, büyük şehirlerde gazete tirajları 100 bine yaklaşmıştır. Böylece, reklam ve ilan gelirleri de elde etmeye başlayan gazetelerin satış fiyatları ucuzlamaya başlamıştır.
17. ve 18. yüzyıllarda burjuva kamusal alanının oluşumunda Jürgen Habermas'ın da vurguladığı gibi, fikir basını özelliklerini taşıyan gazete ve dergiler öncü rol üstlenmiştir. Özellikle eleştirel, rasyonel ve ortak iyiye dayalı bir kamusal alanın oluşmasında fikir basını merkezi bir önemdedir. Bununla birlikte, 18. yüzyılda şekillenmeye başlayan ve 19. yüzyılda yüksek tirajlara ulaşan, farklı toplumsal grupların, özellikle işçi sınıfının hak arayışını gündemine alan, radikal basın kapsamında değerlendirilebilecek gazete ve dergiler de günümüz alternatif medyasının ilk örneklerini oluşturmuştur. "Sarı basın" olarak da tanımlanan "popüler basın" ise 19. yüzyılda kapitalizmin gelişmesine bağlı olarak basında reklam ve ilanların yaygınlaşmasıyla ortaya çıkmıştır.
Türkiye'de ise basının gelişimi, Osmanlı döneminde başlamıştır. Basının ortaya çıkışında toplumsal, siyasal ve ekonomik koşullar etkili olmuştur. Matbaayı ilk kullananlar Rum, Ermeni ve Yahudi yurttaşlar olmuştur. Osmanlı'ya matbaanın gelişinde İbrahim Müteferrika rol oynamıştır. Müteferrika Matbaası adıyla da bilinen Darü't-Tıbaati'l Amire, 16 Aralık 1727'de kurulmuştur. Osmanlı'da yayımlanan ilk gazete, Fransız Elçiliği tarafından 1795 yılında çıkarılan Bulletin des Nouvelles'dir. Bu gazetenin, elçilik tarafından Fransız Devrimi propagandası yapmak amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı'nın çokuluslu yapısıyla bu gazetenin yayın politikası arasında çatışan çıkarlar bulunmaktadır. 1821 yılında yine Fransızca olarak Alexandre Blacque tarafından Le Spectateur Oriental gazetesi yayımlanmıştır. 1828 yılında ise Osmanlı Türkçesiyle yayımlanan ilk gazete, dönemin Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından çıkartılan Vekayi-i Mısriyye'dir. Bu gelişmeyi, Osmanlı'nın ilk resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin 1831 yılında yayımlanması izlemiştir. Takvim-i Vekayi Türkçenin yanı sıra Arapça, Farsça, Fransızca, Rumca ve Ermenice olarak yayımlanmıştır. 1840 yılında ilk yarı resmi gazete Ceride-i Havadis yayımlanmıştır. 1865 yılında çıkarılan basın yasasıyla ilk düzenlenme gerçekleşmiştir. 1867 yılında çıkarılan Ali Kararname ise basına yönelik yeni düzenlemeler getirmiştir. İlk süreli yayınların çıkarıldığı zamandan Cumhuriyet dönemine kadar geçen sürede 22 farklı dilde gazete ve dergi yayımlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yılları, devletin basın üzerinde denetiminin olduğu yıllardır. 1924 Anayasası'nın 77. maddesi, basının sansür veya denetime uğramayacağına yönelik hükümler içerse de 4 Mart 1925 tarihli Takrir-i Sükûn Kanunu'yla hükûmete yayınlar karşısında önlem alma yetkisi tanınmıştır. 6 Nisan 1920'de Anadolu Ajansı kurulmuş, 1925 yılında anonim şirket haline getirilmiştir. Bu durum hem dünya hem de Türkiye basın tarihi için özerk bir kamu haber ajansı örneğini oluşturacak özgün bir dönüşümdür.
İkinci Dünya Savaşı ve Demokrat Parti iktidarı Türkiye basını için yeni gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle Demokrat Parti döneminde basına yönelik düzenlemeler bazı tartışmaları da doğurmuştur. Yaşanan ispat hakkı tartışmaları bunların en önemlilerindendir.
Demokrat Parti iktidarının bir askeri darbe ile son bulmasının ardından basın alanında yeni gelişmeler yaşanmıştır. 10 Ocak 1961 tarihinde çıkarılan 212 sayılı kanun, dönemin en önemli gelişmelerinden biridir. Gazetecilere hukuk düzleminde geniş haklar tanıyan bu kanun, gazete sahipleri tarafından kabul edilmek istenmemiştir. Dokuz gazete patronu tarafından, gazetelerin üç gün süreyle çıkarılmaması kararı alınması üzerine, gazete çalışanları Basın gazetesini yayımlamıştır. Bu tarihten itibaren 10 Ocak günü, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlanmaya başlanmış, 1971 yılında da "Çalışan Gazeteciler Günü"ne dönüşmüştür.
1980'li yıllardan günümüze, basın da ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümler sürecinde değişime uğramıştır. Neo-liberal politikaların etkisiyle basın alanında sahiplik yapısına ilişkin önemli değişimler gerçekleşmiştir. Holdinglerin basın alanına giriş evresini, 1980'lerden günümüze basının holdingleşmesi izlemiştir. Özetle, hem dünyada hem de Türkiye'de basının ortaya çıkışı ve gelişimi tarihsel süreçte ekonomik ve siyasal dinamiklerin gelişimiyle paralel bir seyir izlemiştir.
YAZAR
Erdal Dağtaş