Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yılın son günlerini yaşadığımız bugünlerde 2011 Formula 1 sezonunda akılda kalan, dikkat çeken, önemli önemsiz notlara bir bakalım;

        2011 sezonunda toplam 28 pilotu izleme fırsatımız oldu.

        Vettel 392 puan, Red Bull takımı 650 puan ile şampiyon olmayı başardı.

        28 pilottan 9 pilot 0 puan aldı. Sıfır puan alan pilotlar; Pedro De La Rosa, Jarno Trulli, Heikki Kovalainen, Vitantonio Liuzzi, Jerome D'Ambrosio, Timo Glock, Narain Karthikeyan, Daniel Ricciardo, Karun Chandhok…

        12 takımdan üç takım Virgin, HRT ve Lotus takımı da 0 puan alarak sezonu sonlandırdılar.

        Kariyerinin ilk sezonu yani çaylak sezonunda Pastor Maldonado 1 puanı Belçika GP’sinde kazandı.

        İki Brezilyalı pilot Bruno Senna ve Rubens Barrichello puan bakımından çift haneli sayılara ulaşamadılar. Senna 2, Barrichello 4 puan ile sezonu sonlandırdı.

        Üç haneli rakamlara ulaşamayan pilotları da eklemeliyiz. Sırasıyla Nico Rosberg, Michael Schumacher, Adrian Sutil, Vitaly Petrov, Nick Heidfeld, Kaumi Kobayashi, Paul Di Resta, Jaime Alguersuari, Sebastien Buemi ve Sergio Perez 2011 sezonunda iki haneli puanlar ile sezonu sonlandırdılar.

        118 puan ile Felipe Massa pilotlar klasmanında bir ilke imza attı. Massa 100-200 puan arasında puan alan tek pilot olmayı başardı. Ve her yarışta lastik ısınmasını öne sürdü. Her iki notta çok ilginç.

        300 puanın altında dört pilot yer aldı. Jenson Button, Mark Webber, Fernando Alonso ve Lewis Hamilton sezonu 200-300 puan sınırı arasında sonlandırdı.

        Vettel ve Kobayashi için ilginç bir not. Vettel üç yarışı ard arda kazanmayı iki kez gerçekleştirdi. Bu serilerin birinde maksimum puan yani toplam 75 puanı hanesine yazdırdı. Kobayashi’de üç yarışta minimum puan yani 3 puan almayı başardı.

        Williams takımı 5 puan alarak markalar klasmanında tek haneli rakam elde eden tek takım oldu.

        Çift haneli rakamlarda ise dört takım yer almakta. Sırasıyla Lotus Renault GP, Force India, Sauber ve Toro Rosso 100 puanın altında sezonu sonlandırdı.

        Mercedes GP takımı da 100-200 puan arasında yer alan tek takım. Aynen Massa gibi.

        Ferrari takımı 300-400 puan arasında, McLaren takımı ise 400-500 puan arasında sezonu sonlandırdı.

        Felipe Massa bu sezon hiç podyuma çıkamadı, Vitaly Petrov kariyerinde ilk podyumu Avustralya GP’sinde elde etti.

        Paul Di Resta kariyerinin ilk yarışı Avustralya GP’sinde 1 puan aldı. Vettel bu sezon sadece Abu Dabi GP’sinde yarış dışı kaldı. Webber ise sezonun son yarışı Brezilya GP’sinde yarışı kazanmayı başardı. Alonso bu sezon tek zaferini İngiltere GP’sinde elde etti. Button ve Hamilton bu sezon üçer kez yarış kazanmayı başardılar.

        Türkiye GP’si için de notlarla yazıya son verelim;

        2011 sezonunun belki de en üzücü gelişmesi Türkiye GP’sinin takvimden çıkartılması oldu.

        Türkiye GP’si takvimden çıkartıldı, bu haber ilk kez htspor.com’da özel haber olarak yayınlanmıştı. Bu da önemli bir detaydır.

        Bu takvimden çıkış olayının tek nedeni olarak twitter’dan da (@selimsenguduz ) belirtmiştim. 2009 sezonunda federasyon tribünlerin üstünü kapatmıştı ve bu akıl almaz olay takvimden çıkmamızın tek nedenidir. Diğer faktörler buna katkı yapmıştır.

        Yine biletler çok pahalıydı ve yine “aklın yol bir” olan kampanyalar ve benim öngördüğüm kampanyalar bir türlü uygulanmadı, nedense!

        Yine sekizinci viraja bir isim bulamadılar, bizim bulduğumuz isimleri adeta yok saydılar! 8. viraj isimsiz kaldı ve İstanbul Park takvimden çıktı. Ne kadar üzücü bir durum.

        TV’de yaşananlar yine bildik görüntülerdi. Takımlar hafife alındı. Pilotlarla alay edildi. Ve yarışlar her zaman sanki klişe olmuş gibi hep kötü anlatımlarla koşuldu. Sanki buna mecbur gibi.

        TV’de kazalarla ilgili “müthiş kaza” yorumları yapıldı, ne kadar üzücü ve anlamsız gülme efektleri eklendi, sanki o anlamsız sohbetler yetmiyormuş gibi.

        Birde Ülkemize özgü bir kupa tasarlayamadılar, sponsorlar her sezon değişse bile bizim tek kupamız olması gerekirdi. Çünkü; İstanbul Avrupa’yı Asya’ya bağlayan tek şehirdir ve özel bir önemi olduğu için, İstanbul’a özgü bir kupa olmalıydı. Örneğin Boğaz köprüsü minyatürü olabilir. Yani dünyanın bir ucunda ki bir Formula 1 taraftarı o kupayı gördüğünde “işte bu Türkiye GP’sine ait bir kupa” cümlesini söylettiremedik.

        Son olarak; Mutlu ve sağlıklı yıllar

        Diğer analizlerde görüşmek üzere…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar