Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Siyasi nezaket, yakıcı gündem ve iade-i ziyaret
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Belki de normalleşme ya da yumuşama diye tanımlanan sürecin en temel özelliği, kritik görüşmelerin ve gündem başlıklarının son derece şeffaf olması. 2 Mayıs 2024 tarihli ilk görüşmeden sonra konuşulanların neredeyse tamamına erişmek mümkün oldu. Bugün 11 Haziran ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP genel merkezinde Genel Başkan Özgür Özel’i ziyaret edecek.

        Görüşmenin muhtemel gündemine dair daha şimdiden pek çok başlık üzerinde konuşuluyor. Elbette adı üzerinde muhtemel. Ancak bunların önemli bir bölümünün görüşmeye yansıyacağı, kalan kısmının da kısa sürede ortaya çıkacağını şimdiden söylemek mümkün. Bu şeffaflık, hem tarafların kendi kamuoyunda daha rahat hareket etmesini sağlıyor; hem de siyasetin tüm boyutlarıyla süreci tartışmasının ve katkı sağlamasının önünü açıyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta bu görüşmeye dair değerlendirmeleri son derece dikkat çekiciydi. 'Partiler arasında kesişme alanlarının büyümesi çok kıymetli.' Bu tanım, müzakere zemininin, bazı çevrelerde arzulandığı gibi taktik ya da geçici bir yaklaşım olmadığını ortaya koyuyor. Şöyle bir değerlendirme aldım AK Parti tarafından: 'Kesişme alanları, tarafların sorunlara ortak pencereden bakmasalar bile, çözme konusunda bir ortak kararlılığın oluşmasıyla artacak.'

        SÜREÇ KOPABİLİR Mİ?

        Özgür Özel ve CHP tarafı için ana muhalefet olmanın gerektirdiği başka bir boyut var. O nedenle Özel, "Müzakere edemezsek mücadeleye devam ederiz" mesajını veriyor. CHP parti meclisinde de benzeri bir yaklaşım sergilendiğini biliyoruz. Peki bu tavır, mesela bu görüşmeden sonra beklenmedik bir kopuş ihtimaline mi işaret ediyor?

        Benim cevabım hayır. Şu mesajlar da Özel’e ait: "Siyaset el sıkışmazsa vesayet odakları el ovuşturur." Vesayet odakları vurgusu yeni dönemin ‘kesişme alanı’ olarak öne çıkıyor. Gündelik siyaseti aşan bir yaklaşım bu.

        Diğer yandan Özgür Özel, "Müzakere sürecinden rahatsız olan partiler var" derken akla ilk gelen hangi partiler sorusu olabilir. Ancak benim gördüğüm asıl mesaj, bu sözlerin müzakere sürecine sahip çıkma anlamındaki vurgusu. Rahatsız olan partiler kısmında, siyasi merkezin iki büyük partisi inisiyatif aldıkça diğerlerinin alanının daralacağını söylemek yanlış olmaz.

        GÖRÜŞME TEK BAŞINA DEĞERLİ

        Görüşmenin başlangıcında Cumhurbaşkanının Özel’e, "Bu süreçteki olumlu yaklaşımlarından duyduğu memnuniyeti" ifade etmesini bekliyorum. CHP tarafındaki gerek protokol hassasiyeti ve gerekse titiz hazırlıklar bunu güçlendirecektir. İki görüşme arasında geçen sürede CHP’nin gölge kabinesinin ve genel başkan yardımcılarının kabine üyeleriyle yaptıkları temaslar da bu toplantıya olumlu hava katacaktır.

        İşin şöyle bir siyasi nezaketi de var elbette. Yakıcı sorunlardan oluşan gündeme rağmen, bunca yıl sonra gerçekleşen bu ziyaretin bizatihi kendisi siyasi tarihimize geçecek düzeyde ağırlık ve önem taşıyor. Muhataplar bunu fazlasıyla dikkate alacaktır.

        Peki asıl politik gündem, yine aynı olumlu havada ilerleyecek mi bu görüşmede? Emeklilerin durumundan asgari ücrete, son dönemde çiftçiye verilen taban fiyatlardan kayyumlar konusuna kadar pek çok zorlu başlık var. Bu yönde CHP tarafının eleştiri yüklü bir gündemi var. Buradaki başlıkların görüşmesinin çetin geçeceğini öngörüyorum. Özgür Özel açısından bu başlıklar müzakere masasındaki varlık sebebi.

        KAYYUM KONUSU NASIL İLERLEYECEK?

        Kayyum konusunda aktarabileceğim iki not var. Birisi zaten malum. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmeye dair değerlendirmesinde şunu söyledi: "İlla tepki gösterilecekse, Kandil’in belediyelere çökmesine tepki göstermeli."

        İkincisi, Hakkari sonrasında kayyumlarla ilgili sürecin aynı yaklaşım ve uygulamalarla devam edeceğini sanmıyorum. Burada kararlılıkla ilgili bir değişimden söz etmiyorum. Uygulamanın hangi esaslar üzerinden yapılacağına dair bir tahminde bulunuyorum. (DEM Partisi’nin bu sorunlara dair yaklaşımını ve genel anlamda yeni dönemin siyasetine yönelik tavrını ayrı bir yazıda ele almayı planlıyorum.)

        ANAYASA VE SİSTEMDE REVİZE

        AK Parti tarafının ajandasında büyük harflerle yer bulan anayasa konusuna gelince. Cumhurbaşkanı, "Muhalefetin darbe anayasasında ısrarlı olmayacağını düşünüyorum" mesajı verdi. Birkaç konuşmasında ise sistemin değişiminin değil, sistemle ilgili her türlü değişim önerisinin gündemlerinde olduğunu ve bunları konuşmaya açık olduklarını belirtti.

        CHP’nin tekrar bir parlamenter sisteme dönüş yönünde kuvvetli bir gayreti olduğunu düşünmüyorum. Elbette aralarında farklı görüşler var. Ancak Özel, bir yandan önündeki siyasi takvimi gözeterek, diğer yandan da gerçekçi davranarak bu konuda yeni bir tartışma açmaktan yana olmadığını ortaya koydu.

        Neresinden bakarsanız tarihi bir görüşme. Hepimiz gelecek bilgileri ve kulisleri, her ne kadar başlıkları bildik ve şeffaf olsa da merakla bekleyeceğiz.