TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, dün kritik bir toplantı gerçekleştirdi. 19. toplantının iki ana gündemi vardı. Birincisi, komisyonun hukuki ve siyasi perspektif içeren, böylece yasal düzenlemelerin yol haritasını oluşturacak raporun hazırlığının başlaması. İkincisi geçtiğimiz hafta İmralı’ya giderek Öcalan’ı dinleyen heyetin, komisyonu bilgilendirmesi.
İlk bölümü hızlıca özetleyelim.
CHP, daha önce hazırladığı metni güncelleyerek hazır olduğunu ifade etti. AK Parti, 9 ana bölümden oluşan raporu son okumanın ardından sunacağını belirtti. Parti adına komisyonda bulunan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, “Bir suç örgütü kendisini feshettiyse suç kalkar” tezinden hareketle bir belediyeye kayyum atanmasının uygun olmadığı kanaatinde olduklarını söyledi.
MHP adına Feti Yıldız, İmralı görüşmesinin olumlu geçtiğini ve içinde negatif bir unsur olmadığını dile getirdi. Örgütün fiili varlığının sona erdiğinin yetkili merciler tarafından ilan edilmesi gerektiğini de belirtti.
ÖZET METNE İTİRAZ
Toplantının ikinci bölümünde İmralı görüşmesinin tutanak özetinin paylaşılacağı ifade edildi. 4 sayfalık özetin basına açık okunmasının ifade edilmesinin ardından TİP “Özet okunacaksa biz komisyondan çekildiğimizi ilan ediyoruz” dedi. Ardından özet metin komisyona okundu.
DEM Parti’nin uygulanan yönteme dair itirazlarını içeren bir açıklaması geldi ilerleyen saatlerde.
Özü itibarıyla Öcalan’la yapılan görüşme tutanaklarının tümünün kamuoyuna aktarılmasını savunan DEM Parti, iki ana itirazı dile getiriyor.
Birincisi, “Öcalan’ın komisyon heyetiyle yaptığı görüşmenin içeriğinin parça parça, eksik ve öznel yorumlarla aktarılması”nın, onun “bu süreçteki tarihsel rolünü daraltma ve tartışmaya açma riskini barındırdığı.”
İkincisi, yapılan özetin “Öcalan’ın değerlendirmelerinin sağlıklı ve bütünlüklü anlaşılmasını sağlamadığı”.
DEM’DEN RÖPORTAJ HAMLESİ
Pek çok tartışma yaşansa da, üç siyasi parti temsilcisinden oluşan bir heyet İmralı’ya gitti. Görüşmenin pozitif geçtiğine dair resmi açıklama yapıldı.
Fakat bu dinlemenin ardından son derece tuhaf gelişmeler ortaya çıktı. DEM adına heyette bulunan Gülistan Kılıç Koçyiğit, geniş bir röportaj vererek görüşmeye dair bazı aktarım ve değerlendirmelerde bulundu.
Daha komisyon toplantısı gerçekleşmeden böyle bir röportajın yapılmasının yanısıra aktardığı bazı notlar da ciddi tartışmalar yarattı. Özellikle de Öcalan’dan aktardığı “Süreç başarılı olmazsa en nihayetinde yine bir darbe mekaniğinin devreye girebileceğine dair bir tehlike olduğu” değerlendirmesi.
DEMOKRATİK SİYASET GÜZEL DE
Özet metin nedeniyle İmralı’dan gelen değerlendirmelerin eksik ve yanlış anlaşılacağı gibi yaklaşımların, gerçekte çok daha farklı bir noktaya işaret ettiğini düşünüyorum. Burada PKK ve DEM arasındaki ilişkiye doğru bakmakta yarar var. Hatta esasen Öcalan ve DEM ilişkisine.
Şunu söylüyoruz. Örgüt kendisini feshedip silahları bıraktıktan sonra demokratik siyasetin önü açılacak ve artık şiddetin gölgesinde siyaset imkanı ortadan kalkacak.
Bu hedef genel hatlarıyla doğru ve bu yöndeki beklentiler yüksek. Ancak bugüne kadar her vesileyle örgütle bağını ilan eden, Öcalan’ın mutlak liderliğinden söz eden DEM (ve çizgideki eski partiler) gerçekten buna hazır mı? Benzer bir soru, silahların gölgesinde siyaset yapma konforundan kolayca vazgeçebilecekler mi? Bese Hozat’ın önce silah bırakma törenine katılıp, ardından meydan okuyan tavrına benzer çelişkili yaklaşımlar bu parti içinde yok mu?
DEM ÖCALAN’I ANLIYOR MU?
Bugüne kadar istedikleri gibi anlayıp, diledikleri gibi aktardıkları Öcalan’ın, 27 Şubat metninde kararlı ve istikrarlı olması gerçekten tüm partiyi kuşatan bir yaklaşım mı?
Görünen o ki en azından kimi DEM mensupları, demokratik siyaset konusunda adım atmak ve uyum sağlamak konusunda pek de istekli değiller. İpe un sermeyi andıran çabalarıyla bunu yansıtıyorlar.
Belki de Öcalan’ın özet metinde geçen “PKK’nın sadece eldeki silahları değil, zihinsel olarak da silahların bırakılması gerektiği” ifadesi, DEM Parti içindeki kimi çevreleri de içine alacak şekilde anlaşılmalı.
Birileri hala alışkanlık ve konforundan vazgeçmek istemiyor. Ancak içinde bulunduğumuz süreçte buna geçit verilmeyeceğine inanıyorum.
- 1
Terörsüz Türkiye ve toplumsal hafıza - 2
İsrail, Suriye'yi bölmek istiyor - 3
Yaklaşan kasırgayı unutanlar - 4
Komisyonda finale doğru - 5
Trump-Şara ve Türkiye zirvesi - 6
Terörsüz Türkiye'yi nasıl anlıyoruz? - 7
Türkiye nereye gidiyor -2- - 8
Türkiye nereye gidiyor -1- - 9
Terörsüz Türkiye sürecinde kritik başlıklar - 10
İsrail'in Türkiye endişesi