Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya "Bu dikdörtgende inşaatı bekletin…"  
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HATAY’da, özellikle de Antakya’da kiminle karşılaşsam aynı cümleyi işittim:

        “Özel yapım teknikleri uygulanmıyorsa, başlayan inşaatları bir süre durdurmamız daha faydalı olur…”

        Bu cümleyi söyleyen sadece konunun uzmanı olan hükümet dışındaki isimler değil; bizzat kamu görevlisi olanlardan da işittim…

        Nedeni de açık, kaldığım üç gün içinde derecesi az da olsa sürekli sarsıntı hissetmemize yol açan artçı depremler…

        Eğer temelinde veya inşaatın beton katmanlarında özel bir teknik uygulanmamışsa bu binaların çatlamasının kaçınılmaz olduğunu bırakın müteahhitleri, işin uzmanlarını deprem bilimcileri, belediye başkanlarını, bürokratlar da söylüyor…

        Neden de betonun dün de Malatya'da görüldüğü gibi artçı depremler nedeniyle sallanması, katılaşma sürecinde suyunun kaçarak kırılmaya müsait çatlaklar oluşturması.

        Bunun tünel kalıp sistemi ile yapılması halinde sağlam olacağını öne sürenler olsa da işin uzmanları aynı görüşte değil…

        Hemen hepsinin önerisi de birbirine benzer:

        “Bir yıl bekleyelim, artçılar biraz daha azalsın, sonra yapalım; daha sağlam olsun…”

        Uyarıyı yapanların başında da iki gün önce bu sütunda da yer verdiğim Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş geliyor…

        BU ALANA DİKKAT EDELİM

        Savaş ile aynı görüşü savunan bir diğer isim ise deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür…

        Hatay’daki gözlemlerimi dinlerken, sorunun tek başına deprem bölgesi olarak nitelenen Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman Gaziantep, Hatay dörtgeni olarak alınmaması gerektiğine işaret etti.

        Son günlerde Kayseri ve bölgesi ile Hakkari’ye kadar uzanan bantta ardı sıra yaşanan depremlere dikkat çekti.

        Özellikle de aktif olan Ecemiş fay hattı ve Sarız bölgesi konusunda uyardı…

        Bir süredir sosyal medya üzerinden de sürekli uyarılarını dile getirdiğini anımsattı.

        Üzerinde durduğu, büyük depremin ardından Kahramanmaraş yöresine yakın kimi faylarda hareketlenme olma ihtimali.

        Son günlerde Konya’dan, Malatya’ya Diyarbakır, Bingöl, Adana’dan Hatay’a kadar uzanan hareketlere vurgu yaptı.

        ECEMİŞ VE SARIZ’A DİKKAT

        Sarız fay hattına yakın geçen ve aktif olan Ecemiş fay hattının stres biriktirdiğini söyledi.

        O denli hızlı sıraladı ki sanki elini Anadolu’nun üzerine koymuş, tüm titreşimleri hissediyor ve anında dile getiriyor gibiydi…

        Bu noktada sözü inşaat işine getirdi:

        “Daha önce de uyardım. Son günlerde inşaat işine hız verileceğini söyleyenlerin sayısı arttı. Yapmayın, beton sallantıdan dolayı piriz oluşturmaz; demirle kaynaşmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle durumda beton atılmaz. İlerde yine problem çıkar…”

        Büyük depremlerin ardından bekleme süresinin en az bir yıl olması gerektiğinin genel bir kanı olduğunu da belirtti; bunun gelişmelere göre uzaması olasılığına dikkat çekti.

        “Eğer bu inşaatı özel teknik kullanmadan yapıyorsanız, geleceğe sorunu ihraç ediyorsunuzdur” deyip devamını getirdi:

        “Hatay, Diyarbakır’dan Hakkari’ye, Oradan Bingöl’e, Kayseri’ye, Adıyaman’dan Kahramanmaraş’a ve Hatay’a kadar kalan dikdörtgenin içinde gelin bir yıl süreyle inşaat yapmayalım…”

        Bu aşamada Hatay- Diyarbakır arasının saç örgüsü gibi canlı faylarla örülü olduğunu vurgulayıp ekledi:

        “100 km çaplı bu alan çok, hem de çok özel alan ilan edilmeli, bu alanda yapılacak her inşaat için özel müteahhit, özel yapı malzemesi ve teknik uygulanmalı. Devlet 3 kattan fazlasına da müsaade etmemeli...”

        DEVAM EDEN İNŞAAT SAYISI 160 BİNİ GEÇTİ

        Ancak depremden etkilenen bölgede yapımı süren konutların sayısı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verilerine göre 122 bine ulaştı...

        Buna “Yerinden Dönüşüm” adı verilen vatandaşın devletin katkısı ile kendi evini yerinde yeniden inşa etme projesi de eklendiğinde sayı oldukça fazla.

        Nitekim kaldığımız otelin lobisini üzerinde “Yerinde Dönüşüm” yazan tişörtler giymiş onlarca kişi doldurmuştu…

        Bu da gösteriyor ki projeye olan ilgi oldukça yüksek; iki hafta önce başlamasına karşın başvuran sayısı 160 bini geçmiş…

        BU KADAR ÇOK MALZEME, İŞÇİ VE MAKİNA DA YOK…

        Bu kadar çok sayıda evin bir yıl içinde tamamlanması olası mı?

        Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren’e göre imkansız.

        Neden de mevcut vinç, beton mikseri, beton pompası bir yana, bölgedeki tüm iller de dahil var olan kum ve çakın ocaklarının üretimi bunu karşılayacak boyutta değil…

        Eren’in altını çizdiği bir diğer sorun ise nitelikli inşaat işçisi ve ustası bulmak…

        “Hepsi birbirinden aday çalıyor; bölgedeki vinç ve dozer, JBC operatörlerinin günlük ücretleri zirveye yaptı” dedi, inşaat sürecinde hızlı hareket edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

        Başkan Eren de artçı depremler devam ederken inşaat yapılmasının doğru olmadığını savunanlardan.

        Kayar kalıp sistemi ile dört katlı bir binanın yapımında dahi çatlakların oluşup ilerde sorun üreteceğini düşünenlerden…

        Ancak özel betonlar ve sistemler kullanılıp yapılması halinde de en az 6 şiddetinde depreme dayanıklı 4 katlı konut üretme olanağının bulunduğunu da belirtti.

        ALTI AY DAHA SABIR

        Görünen o ki betonun içine katkı malzemesi de konulup bina yapılabilir.

        Ancak onun da maliyeti arttırıcı etkisi kaçınılmaz olacak…

        Depremzedelerin ağırlıklı bölümünün konteyner kentlere geçtiği, çadırda kalan sayısının neredeyse yok denilecek rakamlara indiği dikkate alındığında 6 ay daha beklemenin bir sorunu olmasa gerekir.

        Depremzedelerle sohbetimde gördüm ki konteyner da olsa, her bir yerin kendine göre sorunları var.

        Ancak ileride daha büyük sorunla karşılaşmamak için de bazen zaman en iyi çözümdür…

        Malatya'da dün yaşanan 4 üzerindeki iki depremin bir kez daha anımsattığı gibi zelzele değil, bina öldürür...