Kendini tanımamanın dayanılmaz hafifliği
“Bize biraz kendinizde bahseder misiniz?”
Son birkaç gündür bu sorunun cevabını düşünüyorum. Ne söyleyebilirim ki kendimle ilgili… Daha doğrusu ne söylersem söyleyeyim kendimi anlatabilir miyim? Birkaç cümle, 15-20 kelimeden ibaret değilim ki! Doğum yerimi, doğum tarihimi söylemek; saçma. Hobilerim, sevdiğim yazarlar, yönetmenler, taraftarı olduğum takım belki benim hakkımda bir fikir verebilir ama kendimle ilgili bahse değer şeyler bunlar mı?
Bu soruya belki de en kapsamlı en dürüst cevabı vermiş kişi olan Montaigne de değilim ki oturup 100’den fazla denemeyle en yalın halimle kendimi ortaya koyayım.
“Kitabımın özü benim” diyen Montaigne şöyle devam ediyor: “Kendimi herkese beğendirmek niyetinde olsaydım özenir, bezenir en gösterişle halimle ortaya çıkardım…”
Kendimden bahsederken ben de özenip bezenmeyeceksem kim benim adıma bunu yapar ki? Kendimi biraz abartmama, olduğumdan daha iyi göstermeme kim ne diyebilir ki? Zaten sorulan soru benden bir dürüstlük beklemiyor ki!
İyi de kimi kandırıyorum ben; kendimi! Bundan daha korkunç bir şey var mı…
Montaigne itiraz ediyor: “Kendinden söz etmek her zaman kendini övmek gibi görünür; kendini övmekse herkesin zıddına gider. Ama kendinden söz etmeyi yasaklamak çocuğun burnunu silecek yerde burnunu koparmaktır!”
“ARADIĞIM ŞEY KİŞİSEL FARKINDALIK”
İş görüşmelerinin ilk sorusudur bu mendebur “Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” sorusu. Yöneticiler bu soruyla işe alacakları kişinin kendine olan güveni, geleceğe dair hedefleri, hayattaki öncelikleri konusunda fikir elde edebilmek için sorarlarmış. Kısıtlı bir sürede, üç-beş cümlelik bir cevapla işe alacağı kişinin kim olduğunu anlamaya çalışmak; zor iş...
Google’da yüzlerce başlık var bu konuda. Size bu soruyu soracak kişiyi kendiniz hakkında nasıl ‘kandırabileceğiniz’ konusunda ipuçları veren tavsiyeler.
Kendisi de bir CEO olan, 30 binden fazla iş görüşmesinde, 30 binden fazla kez karşısındaki kişiye “Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” sorusunu soran ‘Be the Unicorn: 12 Data-Driven Habits that Separate the Best Leaders From the Rest’ kitabının yazarı William Vanderbloemen, bir iş görüşmesinin başında bu sorunun sorulmasının güçlü bir ilk izlenim bırakmak için harika bir fırsat olduğunu söylüyor. Vanderbloemen, “Adaylardan bana kendilerini anlatmalarını istediğimde kişisel farkındalık arıyorum” diyor.
Deneyimli bir CEO’dan taktik gibi taktik ama gelin görün ki Montaigne bir çuval inciri berbat ediyor: “Başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek de ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz.”
KENDİNİZİ TANIMLAMAK İÇİN BUNLARI SÖYLEMEYİN
“Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?” sorusuna verilecek cevaplarda kullanılacak kelimeler konusunda da kafa karışıklığı var. Bir kesim ‘tutkulu, azimli, enerjik, problem çözücü, yenilikçi, deneyimli’ kelimelerinin mutlaka kullanılması öğütlenirken denk geldiğim ‘Kendinizi tanımlamak için asla kullanmamanız gereken 27 kelime’ başlıklı makale bu makaleleri çöpe atıyor: “Herkes yenilikçi olduğunu iddia ediyor ama yenilikçi olmak başarı için şart değildir... bu sözcüğü kullanmayı bırakın... Azimli, oh ne güzel kim değil ki, geç bu kelimeyi geç! Ne kadar deneyimli olursanız olun o işte çok kötü olabilirsiniz, deneyim kelimesini aklınızdan bile geçirmeyin. Yapmak için üste para aldığın iş için ‘sonuç odaklı mısın’! Gerçekten mi? Motive, yaratıcı, dinamik... Unutma belirli kelimeleri üst üste duyduğunda yeterince güçlü bir etki yaratmaz!”
“HERKES KENDİ İÇİN BİR DERSTİR”
“Bence insan ne olduğunu bilmekte dikkatli olmalı; iyi tarafını da kötü tarafını da aynı titizlikle ortaya çıkarmalıdır. Eğer ben kendimi iyi ve olgun görseydim bunu bağıra bağıra söylerdim. Kendimi olduğundan az göstermek alçakgönüllülük değil budalalıktır. Kendimi olduğundan fazla göstermek de çoğu kez gururdan değil budalalıktandır” demiş ta 500 yıl önce Montaigne.
“Bize biraz kendinizde bahseder misiniz?”
Son birkaç gündür bu sorunun cevabını düşünüyorum.
İster bir iş görüşmesinde olsun isterse yeni tanıştığım birisiyle sohbete başlarken ya da bir başıma aylak aylak ortalıkta dolaşırken kendimden bahsederken nelerimi söyleyeceğimi düşündüğümde Plinius’un “Herkesi kendisi için bir derstir” sözü geliyor aklıma.
Ne zaman yukarıdaki soru aklıma düşse, en iyi tanımam gereken kişi olan kendimi hiç tanımadığımı fark ediyorum. Kendimle ilgili tek soruluk bu sınavda her defasında boş kağıt verip, sınıfta kalıyorum.
- Tiyatro sahnesinde ekranın ne işi var?1 gün önce
- Mourinho'nun paltosu!1 hafta önce
- Şanslı olmak için ne yapmak gerek?2 hafta önce
- Placido Domingo'yla 'Senede Bir Gün' düeti2 hafta önce
- '163 yıl sonra arkeolojik kazı alanlarını millileştirdik'2 hafta önce
- Yapay zeka arkadaşımı çalabilir mi?2 hafta önce
- Cem Yılmaz bitmiş!3 hafta önce
- 'Megalopolis': 40 yıllık hayale ağır eleştiriler!3 hafta önce
- Yapay zekaya inanma ama falsız da kalma!1 ay önce
- Kırık bir aşk hikayesi...1 ay önce