Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Oyuncu, Hafsanur Sancaktutan'a muhabir arkadaşlar soru yöneltmiş. Yeni projeler falan derken muhabir arkadaş, "Son olarak özel hayatınızı ilgili soru yöneltelim" dediği anda Hafsanur direkt ; "Kimse yok. Ben direkt yanıt vereyim, yok yani. Ortalıkta adam kalmadı" diye yanıt veriyor.

Haftasunur Sancaktutan henüz 2000 doğumlu ve 24 yaşında, gencecik, güzel, hayatının baharında, cıvıl cıvıl, başarılı.

Ve ne yazık ki, yalnız değil!!!

Son yıllarda bu cümleyi 20'li yaşlarındaki gençlerden çok fazla duyar olduk. Çoğu arkadaşımın kızları var hepsi 20'lerinde ve güzel mi güzel, fıstık gibiler. Hatta genç delikanlı yakışıklı, erkek çocukları var.

Ve inanın böyle bir araya geldiğimiz zaman sürekli aynı konu. Genç kızların ağzından; "Etrafta adam gibi adam yok", genç delikanlı erkeklerin ağzından, "Etrafta doğru düzgün kız yok" cümlesi çıkıyor.

Anlayacağınız Hafsanur yalnız değil. Bir kere;

-Çoğu genç aşırı mutsuz.

-Yalnız hissediyorlar kendilerini.

-Doğru düzgün hayatlarına birini sokamadıkları gibi, bulamadıklarından yakınıyorlar.

-Etraf baskısı yüzünden sevgilileri olmaları gerektiğine inanıyorlar.

-Hatta sevgilileri olsun diye, istemedikleri insanları dahil kabul ediyorlar.

-Ya yakın kız arkadaşı, "Aaaa senin erkek arkadaşın yok mu?" ya da "A senin kız arkadaşın yok mu?" dediği için ve sürekli sevgili muhabbetleri yapıldığı için üzerlerinde baskı hissettiklerini söylüyor.

Kendi 20'li yaşlarımı düşünüyorum. Hatta arkadaşlarla sık sık sohbet ediyoruz. Ortaya şöyle sonuçlar çıkıyor;

-Biz 20'lerimizde ne güzel yaşamışız.

-Hem eğleniyor, hem flört ediyor, hem de aşk yaşıyorduk.

-Sevgililik hatta uzaktan bakışma, belli bir saatte eve dönülen yemek, okul çayları gibi bir dönem yaşadık.

-Ama en çok da eğleniyorduk.

-Ağzımıza şu dönem pelesenk olan "Evlilik, ilişki, sevgili" gibi kelimeler yoktu.

-Olursa olur, olmazsa olmazdı. Bu kadar sorun olmuyordu.

-Kariyer, hedef, çalışma gibi konulardan da konuşuyorduk.

-Tırnak yaptırma, makyaj, saç gibi mevzulara çok zaman ayırmıyorduk diye uzuyor hadise.

***

Fakat, ama, lakin

Bu yeni nesil gerçekten "Sevgili", "Mutsuzluk", "Marka" hastalığı diye bir gerçek var. Ve özellikle sevgili konusunda

1- Arkadaş baskısı, kendi üzerlerinde ciddi bir baskı kurmalarına sebep oluyor.

2- Sevgilileri olmazsa kendilerini başarısız hissediyor.

3- İlla ki, hayatta sevgilileri olmalarına inanıyorlar.

4- Kendilerine güvenleri yok.

5- Makyaj yapmadıkları, saçlarını yaptırmadıkları zaman çirkin olduklarını hissediyor.

Yani çoğunun aklında, fikrinde; "İş, kariyer, gelecek, ne olmak istediğine dair" bir konuşma yok. Sadece "Sevgili yok", "İlişki yok", "Kız yok", "Erkek yok", "Marka" tadında ilerliyor konuşmalar.

Sosyal medyanın ettikleri diyor; gerçekten 20'lik gençlere aşırı üzülüyorum. Çünkü akılları karışık. Hayatı sadece, sevgili, ilişkiden ibaret biliyor ve öyle yaşıyor çoğu. Tabii hepsi değil ama genel olarak böyle gibi.

***

Ortada gerçekten adam gibi adam yok

Hafsanur Sancaktutan'a gelirsek. Gayet başarılı, akıllı bir oyuncu. Ben de kendisine bayılıyorum. Fakat üzerinde bu baskıyı hissetmesin. Evet "Ortalıkta adam gibi adam yok" gerçekten. Ama bu cümle özellikle bizlerin yaşı için daha geçerli. Benim de yaşıtlarım sürekli bu cümleyi kuruyor ki, maalesef çok haklılar.

Gerçekten ortalıkta adam gibi adam yok. Hani, "Kalıbının adamı" sözü vardır ya... İşte o sözü birine söylemek çok zor artık gerçekten. Çoğu ya korkak, ya güvensiz, ya sorumluluk almıyor, ya da aşırı yalancı. Ya da sahte ilişkiler yaşıyor çoğu kendi menfaatleri uğruna.

Bakın ciddi ciddi sıkıntı var bizim nesil için ilişkiler konusunda. O yüzden fazla kafanıza takmayın, kendinize iyi davranın. Doğru olan sizi gelir bulur zaten...

***

Tam da budur

Show TV'nin reyting rekorları kıran dizisi "Kızılcık Şerbeti"nin Alev'i Müjde Uzman Saba Tümer'in sorduğu, "Hayatının nerelerinde bir erkeğe ihtiyaç hissediyorsun" sorusuna "Torba taşırken değil, bir şeyi tamir ederken değil. Eğer hayatında biri varsa daha hayati konularda fikir almak isterim. Yaslanmak isterim. Yaslanmak derken; ' buradayım' hissetmek. Manevi desteğe ihtiyaç hissettiğinde, omuz istediğinde üstüne gelindiğinde 'burdayım seninleyim' gibi. Omuz omuza olmak, biz ikimiz, diğer herkes dışarıda. Biz ikimiz, bir olmak" diye yanıt vermiş.

Verdiği yanıta bayıldım. Aynı fikirdeyim. Hani bazı kadınlar, "Aşkıııım torbayı taşır mısın?", "Aşkıııım ampülü değiştirir misin?", "Aşkım bunu tamir eder misin?" tadında mevzulara önem verir ve özellikle yine bazı kadınlar, "Erkek yatırım yapmadığı kadına değer vermez", "Erkek para harcamadığı kadını terk eder", "Erkekten iste kendini önemli hisseder", "Erkeğin kafasını sürekli işle dolduracaksın", "Yere bir şey düşse ona aldıracaksın", "Senin ona muhtaç olduğunu hissedecek" gibi yaşar ve inanır ya. İşte Müjde Uzman'da bu tarz kadınlardan olmadığını anlatıyor.

Ve verdiği yanıtı taktir ediyorum. Tamam bazı kadınlar bu yanıtı gördüğünde, (Eminim ama ispat edemem) kesinlikle "Geç bunları kızım" diyerek bizler gibi düşünen kadınlara "Salak" diyorlar. Ama varsın desinler.

Ben doğru ve kaliteli bir ilişkinin, "torba taşıtarak, adama para harcatarak, ezikleyerek, ona muhtaç olduğunu hissettirerek" değil, zor gününde yanında olduğunu hissettirmesiyle olduğuna inanıyorum.

-Sen hastayken yanındaysa mesela.

-Sen bazı insanların zorbalığına maruz kaldığında yanındaysa mesela.

Bana göre sağlıklı bir ilişkinin temeli budur!!!

Ama tabii anlayana...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar