Merkez Bankası beklenmeyen şeyi yaptı. Seçim öncesinde faizi 5 puan daha artırdı. Hazirandan bu yana geçen 9 ayda politika faizi yüzde 8.5’tan yüzde 50’ye yükseltildi.
➔Üstelik ocak ayında yüzde 45’e çıkarıldıktan sonra “bu kadar yeter” demesine ve faiz artırımlarını sonlandırmasına rağmen bu oldu.
➔Merkez Bankası Başkanı Şubat ayında değişince ve ocak ayı enflasyonu da beklenenden yüksek çıkınca faiz artışlarına yeniden kapı aralandı.
➔Merkez Bankası kendi yanlışından piyasanın spekülatif atağıyla döndü.
YILSONU DEĞİL YILLIK ORTALAMA ENFLASYON ALINMALI
➔Yüzde 45 faizin yeterli olacağı savunulurken hep yıl sonu enflasyon tahmini kullanılıyor. Bu da gerçeği tam yansıtmıyor. Nokta atışı bir tarih. Bütün hesap kitaplar aynı gün son bulmuyor ki.
➔Yılsonuna kadar geçecek zamanın daha yüksek enflasyonunu ne yapacağız? Daha doğrusu yıllık ortalama enflasyonun baz alınmasıdır.
➔Milli gelir hesaplamalarında ve piyasa katılımcıları anketinde 2024 için beklenen ortalama enflasyon yüzde 55 idi. Türkiye’nin notunu yükselten Fitch’in tahmini ise ortalama enflasyonun yüzde 58 olacağı yönünde.
➔Bu durumda yüzde 45’lik faizin yıllık bileşiği yüzde 57’ye gelse bile reel bir kazanç sağlamaz.
➔Çünkü faiz gelirlerinden stopaj da kesiliyor. 5 puan kesilince geriye yüzde 52 kalır.
➔Hani bunun refah veya büyümeden alacağı pay. 4 puanlık büyüme payı da eklenince kabaca yüzde 61 oranına ulaşılır. Etkili olacak ve işlerin rahat dönebileceği faiz oranı aşağı yukarı budur.
HERKES YILSONUNU MU BEKLEYECEK?
➔Dün yüzde 50’ye çıkarılan politika faizinin yıllık bileşiği yüzde 65’e geliyor. Bileşik getiri olarak bakar ve geleceğe yönelik hesap yaparsak faiz oranı yeterli gibi görünüyor.
➔Ancak şu anda gerçekleşen enflasyon yüzde 67. Mayısta bu oranın 10 puan daha yükseleceği tahmin ediliyor. Sonra düşüşe geçecek.
➔Nasıl ki bugün için beklenenden yüksek oranlar çıktıysa gelecekte de aynı durum tekrarlanabilir ki, geçmişte büyük ölçüde bu şekilde oldu.
➔Bileşik getiri üzerinden gidilince bir yıl boyunca faizin düşmemesi ve paranın vadesi doldukça faize yatırılmaya devam etmesi lazım ki, hesap tutsun. Bunun bir garantisi yok.
➔Kaldı ki Türkiye’de vadeler kısa. Öyle bir yıllık vadeyi görmek çok düşük. Mevduatın ortalama vadesi 3 ayın bile altında. Ağırlıklı ortalama ile 1.5 ay denilebilir.
➔Vadesi nisanda, mayısta veya haziranda dolacak olanlar bileşik faiz üzerinden getiri alamayacaklar. Enflasyon da düşmediği için negatif getiri ile karşılaşacaklar.
➔Özetle yüzde 45 yeterli değildi, kesmedi.
DEZENFLASYON İÇİN TL DEĞERLENECEK
➔Başlığa ‘dövize faiz freni’ dedikten sonra enflasyondan bu kadar bahsetmemizin nedeni kur ile fiyat artışları arasında güçlü geçişkenlik olmasından.
➔Döviz kurlarındaki her yüzde 10’luk yükseliş enflasyonu yüzde 3 artırıyor. Enflasyonun en büyük belirleyeni döviz kuru.
➔Merkez Bankası da zaten bu nedenle TL’yi değerlendirmek istiyor.
➔Öyle ki TL’nin değerli kılınacağı hem ekonomi yönetimi tarafından defalarca, hatta Cumhurbaşkanı tarafından dile getirildi.
➔Hatta TL’nin değerleneceği Merkez Bankası faiz kararı metinlerine ilk kez geçen ay girdi. Bu ayki metinde de şu ifadelerle yer aldı: “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.”
KUR NİYE YÜKSELİYORDU Kİ?
➔Kurda henüz raydan çıkan bir durum yoktu. 2024 yılındaki dolar artışı yüzde 10’u bulmuştu. Yılın iki ayındaki TÜFE ise yüzde 11.5 düzeyi ile daha yüksek.
➔Ancak enflasyon kadar arttığında zaten fiyat artışlarının hızını kesmek mümkün olmuyor.
➔Çünkü milli gelirin yüzde 30’unu bulan ithalat yapıyoruz. Bunun yüzde 90’ına yakını hammadde, ara malı ve yatırım malından oluşuyor. Kur yükseldikçe ithal ürünler kanalından bütün mal ve hizmetlerin maliyeti artıyor.
➔Son haftalarda hem yabancılar Türkiye’den çıkmaya hem de yerliler TL’den dövize dönmeye başladı. Yerleşiklere ait döviz mevduatı 5 milyar dolar kadar arttı.
➔Dövize yönelmenin arkasındaki etkenlerden biri enflasyonun yeni yıldan itibaren tahminlerin de üzerinde yükselişe geçmesi. Enflasyonun açıklandığı gün ve sonrası günlerde kurlar zıpladı.
➔Dövize yönelmenin bir diğer nedeni yerel seçim sonrasına ait beklentiler. Seçim sonrası kur artar kabulü zaten vardı.
➔Daha önemlisi seçimin ardından bir anayasa referandumunun gündeme getirilme ihtimali.
➔İşi karıştıran ve yerlileri kararlılıkla döviz almaya yönelten, yabancıları son haftalarda Türkiye’den çıkmaya iten etkenin bu olduğunu tahmin ediyoruz.
KURUN KONTROLÜ İÇİN ARTIRILDI
➔Merkez Bankası’nın nihai hedefinin dezenflasyon olsa da öncelikli ve acil ihtiyacının döviz kuruna fren yaptırmak olduğunu düşünüyoruz.
➔Yani dünkü faiz kararı ile müdahale dövize yapıldı. Dolaylı olarak enflasyona da yansıyacak.
➔Enflasyonun yüksek açıklanması üzerine değil de kurun yükselmesi sonucu seçim öncesinde olsa bile artırıma gidilmesini buna yorumluyoruz.
➔Faiz artışı zorunluluktan yapıldı. Döviz satışı yoluyla kurun dizginlenmesi bir yere kadar olabildi, demek. Ciddi rezerv kaybının ardından dövize müdahalenin faizle sürdürülmesine karar verildi.
SİYASETÇİ NE DER?
➔Peki seçim öncesinde faiz artışına siyasetçi ne der?
➔Ya kur artışı ya faiz artışı denildiğinde siyasetçinin tercihi seçim öncesindeyse elbette faizden yana olur.
➔Faiz artışı ekonomide durgunluk yaratır, sokaktaki insana yansıması biraz zaman alır.
➔Kur artışı ise daha tehlikeli, geçişkenlik çok hızlı ve yüksek olduğundan finansal ve fiyat istikrarsızlığını birlikte yaratır.
➔Son tecrübelerinin ardından sokaktaki insan da hemen fakirleştiğini ve alım gücünün düşeceğini bilir. Vatandaşa hemen yansıyacak olan da enflasyon yoluyla kur artışı.
➔Bu nedenle iktidarlar yükselen döviz kuru ile seçime girmek istemez.