Günde 8 bardak su içmeye gerek var mı?
Science dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre günde 8 bardak su içme gerekliliği yanlış olabilir.

Günde 8 bardak su içmek gerektiğine dair bitmez tükenmez tavsiyeler okuyoruz her gün. Herkes için kolay bir şey değil bu. Ama endişelenmeyin, su kotasını dolduramamak, endişe gerektiren bir şey değil aslında. Günde 8 bardak su içme gerekliliği yanlış olabilir.
Science dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, birçok sağlıklı yetişkin açısından günde 8 bardak su içmeye çalışmak gereksiz bir eylem. Araştırmaya göre, gerekli su miktarı, kişiden kişiye ve yaş, cinsiyet, boy, kilo fiziksel aktivite ve iklim gibi etmenlere bağlı olarak değişiyor.
Çalışma ekibi, sağlıklı yetişkinler söz konusu olduğunda, günde 8 bardak suyun herhangi bir fayda getirmediğini söylüyor. Ama içebiliyorsanuz bu tehlikeli de değil; çünkü vücudumuz, fazla suyu idrar yoluyla dışarı atabiliyor.
Kimi uzmanlara göre, bu popüler inanış, köklerini bilimden almıyor. Örneğin 883 katılımcıyla gerçekleştirilen bir çalışma sonucunda, günde rutin olarak 6 bardaktan az su tüketen 227 kişide herhangi bir dehidrasyon belirtisi gözlemlenmemiş.
Nihayetinde çalışmanın sonunda araştırmacılar, günde 8 bardak su içmenin yetişkin bir insanın sağlığı üzerinde bir iyileşme sağladığına dair kanıt olabilecek veriler elde edilene dek, kişinin rahatlıkla tüketebildiği bir seviyenin üzerini desteklemenin pek de bir amacı olmadığı sonucuna vardılar. İnsanlara ne kadar su içmeleri gerektiğini söyleyip durmanın gerçekle bir ilgisi olmadığını belirtiyorlar.
Günde gerçek anlamda ne kadar suya ihtiyacımız var?
Çalışma ekibi günlük su ihtiyacını belirleyebilmek adına, 26 farklı ülkeden, 1-96 yaş aralığında 5600 kişiden elde edilen verileri incelediler. Katılımcılar arasında, her alandan insan, çiftçiler, atletler, ofis çalışanları bulunuyordu.
Katılımcılar, “çift damgalı su” adındaki teknik aracılığıyla izlendi; bu teknikte, içerisine izleyici maddeler katılan su, vücutta üretien karbondioksit miktarını takip ederek araştırmacıların günlük enerji tüketimini doğru bir şekilde ölçmelerine olanak tanıyordu. Ayrıca katılımcıların metabolizmalarıyla ürettikleri su miktarı ile tükettikleri su miktarını ayırabilmeyi sağlıyordu. Bu teknik hem günlük yakılan kalori miktarını hem de vücuda girip çıkan su miktarını ölçmede son derece etkiliydi.
Araştırmacılar, katılımcıların her gün ne kadar su kaybettiklerini ve ne kadar su tükettiklerini belirlediler. Sonucunda, kişinin günlük su döngüsünün genelde kiloları ve boylarına bağlı olarak değiştiğini, ayrıca kaslara ve organlara kıyasla daha az su içeren yağ düzeyleri ile ilişkili olduğunu gördüler.
Kişi ne kadar az yağa sahipse, o kadar çok suya ihtiyaç duyuyor. Erkek vücudu genelde daha iri olduğundan ve kadınlara kıyasla daha az yağ içerdiğinden daha çok su kullanıyor. Çalışmada; erkekler, çalıştırmaları gereken daha büyük bir sisteme sahip olduklarından, daha fazla su tüketiyorlar sonucuna varıldı.
Araştırmaya göre, gerekli su miktarı, hayat boyunca sürekli değişiyor. Genel olarak su ihtiyacımız, 20-50 yaşlar arasında zirve yapıyor; metabolizmanın yavaşlamaya başlaması ile su ihtiyacı da düşüşe geçiyor. Bunun sebebi, gereken su miktarının metabolizmaya ve günlük yakılan kalori miktarına bağlı olması. Hücrelerin gün içinde yaptığı her şey, su temelli. Kullanılan su miktarı ile yakılan kalori miktarının birbirine oranı, ömür boyu istikrarını koruyor.
İklim ve hayat tarzının su ihtiyacımız üzerindeki etkisi
Kişinin su ihtiyacı üzerindeki diğer iki önemli faktör, içinde yaşanılan iklim ve yaşam tarzının hareketli ya da hareketsiz olması. Sıcak iklimlerde yaşayan ve fiziksel aktivitelere daha çok katılım gösteren kişilerde, su deviniminin daha yüksek olduğu görülüyor.
Ayrıca araştırmanın sonuçlarına göre, daha az gelişmiş ülkelerdeki insanlarda, gelişmiş ülkelerdekilere kıyasla su deviniminin daha yüksek olduğu görülüyor. Uzmanlar bunun sebebini de şu şekilde açıklıyor: Yoksul ülkelerdeki insanlar her gün dışarıda ve genelde bolca fiziksel aktivite gerektiren işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar.
Uzmanlar gittikçe ısınan dünyanın su ihtiyacımızı daha çok arttıracağından da bahsediyor. Dünya genelinde, halihazırda temiz suya sınırlı erişimi olan 2 milyar insanın durumunu çok daha kötüleştirebilir bu.
Peki sonuç olarak gün içerisinde ne kadar su içmek gerekiyor?
Yanıt basit...
Suyunuzu susadığınızda için. Suya her zaman öncelik verin. Metabolik sorunlara yol açabilen şekerli içeceklerden uzak durun. Kahve ve çay tüketmekte hiçbir sakınca yok.
Kafein idrar çıkma sıklığını arttırsa da, günde 400 miligramlık kafein sınırını aşmadığınız sürece, çay ve kahve de vücudun su dengesi üzerinde etkili oluyor. Yiyeceklerden de su aldığımızı unutmamak gerek. Meyvelerde, sebzelerde, fasulyede, yoğurtta, esmer pirinçte ve çorbalarda bolca su bulunuyor mesela.
Uzmanların son bir önerisi daha var: Vücudunuza kulak verin. İhtiyaç duyduğunuzu hissettiğiniz anlarda su içiyorsanız eğer, iyi olacağınızdan emin olabilirsiniz...