Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Klasik teknelere karşı zaafım var. Aslında onlara “Tekne” demekten de imtina ederim. Onlar benim için -nostaljik Türk filmi deyimiyle“Kotra”. Ve bu kotraları “teknelerden” ayıran en büyük özellikleri dümen sularında bıraktıkları hikâyeleri. Yedi denizlerde sayıları her geçen gün azalan, var olanların geçirdikleri yenilenme süreciyle değerlerine değer katan bu 100 yıllık zarif yelkenliler, son zamanların en gözde tatil alternatiflerini sunmaya başladı. Büyük kiralama firmaları tarafından satın alınan ya da sahipleri tarafından bu firmalara tahsis edilen klasikler, başta Akdeniz olmak üzere, Karayipler ve Pasifik’te charter için çalışıyor. Bu kiralık kotraların en güzel örneklerinden biri Moonbeam III, bugün St. Tropez’de bağlı ve klasik yat yarışlarının da en iddialı isimlerinden.

        YÜZEN TARİH

        1903’te İskoçya’nın Fairlie Kasabası’nda, denize indirilen Moonbeam of Fife III’ün geçmişi bundan bile daha eskiye dayanıyor. 1858’de İngiliz Avukat Charles Plumtree Johnson’ın ilk William Fife’a yaptırdığı Moonbeam ile başlıyor hikâye... 6 sene Moonbeam I’i kullanan Johnson, 1864’te dönemin bir başka ünlü tekne tasarımcısı Frederic Shepherd’a 17.78 metrelik Moonbeam II’yi yaptırır ancak tekne ağır olduğu için Royal Ocean Racing Club (Kraliyet Okyanus Yarışı Kulübü) RORC yarışlarında istediği dereceleri alamaz. Küçük geldiği için değiştirdiği ilk teknesinin denizciliğini, hızını unutamamıştır. Dedesi ve babasıyla aynı ismi taşıyan William Fife’ın tekneleri yarışlarda ilk sıraları zorlamaya, zanaatkârlığının yanı sıra torun Fife’ın tasarım dehası da dilden dile dolaşmaya başlamıştır. Johnson yıllar sonra yine Fairlie Kasabası’na gider ve bu defa 24.72 metre boy, 4.72 metre enindeki Moonbeam III için torun Fife’a siparişini verir. Charles Plumtree Johnson, Moonbeam III ile uzun yıllar Britanya’daki yarışlarda pek çok derece elde eder. Johnson, Moonbeam III’ü 1920’de Parisli işadamı Fernard Maroni’ye satar. Eblis adını alan yat, yeni limanı Cannes’a demirler. 1928’de dönemin en önemli yarışlarından Mediterranean Cruising Race’i kazanır. Eblis, 1930’dan itibaren yeni sahibi Raymond Philippe kaptanlığında Cannes’da yarışmaya devam eder ancak saadeti 1947’de satıldığı uçak üreticisi Felix Amiot’nun elinde son bulur. Amiot, tekneyi çok kısa bir süre kullandıktan sonra, 24 yıl bir depoda tutar.

        YİNE YENİ YENİDEN

        Onu o depodan çıkaran İngiliz doktor John Poncia sayesinde İngiltere’de, Camper&Nicholson Tersanesi’nde yeniden hayata döner. 1988’de, yeniden Moonbeam III adıyla denize indirilen tekne, elden geçirilen gövdesi ve tamamen yenilenen armasıyla eskisinden de daha güçlü bir şekilde parkurlara döner. Cutter armasıyla daha iyi performans gösteren Moonbeam III, klasik tarzı bozulmadan vinçler, dümen, elektronik aletler gibi modern donanıma kavuşur. 2000’de iki Fransız bir Norveçli tarafından alınan Moonbeam III; şimdi bağlı olduğu liman St. Tropez’ye kavuşur. 2004’te Monaco Marine’de tik güvertesi ve yeni su-elektrik tesisatı yenilenen tekne 2005’te klasik yat yarışlarına geri döner.

        2.5 milyon Euro’ya yeni sahibini bekliyor

        Bu zarif, yelken alanı büyük muhteşem yelkenli hâlâ St. Tropez’de bağlı duruyor, Doğu Akdeniz’de charter yapıyor ve yarışlara katılıyor. Teknenin charter firması Bernard Gallay’ın deneyimli mürettebatıyla bu yarışlara katılmak, klasik tekneyi ve yarışmayı sevenler için keyifli bir seçenek. Bronz ve ahşap donanımı, deri kaplı maun mobilyalarıyla güvertesine ayak basan herkese unutamayacağı bir deneyim yaşatan Moonbeam III, ikişer kişilik 2 kamara ve 2 kişilik mürettebat kamarasına sahip. Şu sıralar, 2.5 milyon Euro satış fiyatıyla yeni sahibini bekleyen yelkenli, yüksek sezonda haftalık 35 bin, düşük sezonda 30 bin Euro’ya kiralanıyor. Moonbeam’le 5.0005.800 Euro’ya günlük geziler yapmak da mümkün.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar