Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Büyük İstanbul Mitingi'nden notlar

        Dün AK Parti’nin Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ndeki Büyük İstanbul Mitingi’ni takip ettik. AK Parti İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe’nin ardından Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum bir konuşma yaptı. Açıkçası derli toplu, mesajları net bir konuşmaydı.

        Kurum, Fatih’ten Atatürk’e, Erbakan’dan Türkeş’e ve Muhsin Yazıcıoğlu’na kadar getirdiği referans zincirini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la tamamladı. İstanbul sevdasına vurgu yaparak elbette.

        Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması geldi. Fakat hemen öncesindeki bir kare mitinge damgasını vurdu dersek yeridir. Yeniden Refah Partisi’den ayrılan Milli Görüş siyasetinin önemli isimlerinden Suat Pamukçu, bizzat Erdoğan tarafından rozeti takılarak AK Parti saflarına katıldı.

        YENİDEN REFAH’A NET MESAJ

        Cumhurbaşkanının konuşma metninde “Cumhur İttifakı'nın gölgesinde gezenlerin oyununa gelmeyin” vurgusuyla yer alsa da, Suat Pamukçu’nun katılım sahnesi, neredeyse aylardır devam eden tartışmada belki de tansiyonu en yüksek andı. Nitekim YRP’li isimler gün boyunca bu konuyla ilgili sert tepkiler dile getirdi.

        YRP etrafındaki tartışmalara dair kapsamlı bir yazıyı geçtiğimiz cuma sizlere sunmuştum. Sadece ek olarak şunu söyleyebilirim. Kurumsal anlamda taraflar arasında ipler hayli gergin. Ancak son ana kadar İstanbul özelinde bir uzlaşma ihtimali bekleyenlerin sayısı da hayli fazla. Benim fikrim, “sempatik kanallar” üzerinden devam eden bu sürecin kalan kısacık zaman diliminde sonuç vermesi çok zayıf bir ihtimal.

        Bir noktanın bu beklentiyi canlı tuttuğunu düşünüyorum. Yeniden Refah tarafı, Türkiye genelinde oylarını yükselttikleri bir sürece girdiklerini öngörüyor. Buna ben de katılıyorum. İşte tam bu noktada “İstanbul’u kaybettiren” damgasını yemenin, bu yükselişi olumsuz etkileyeceği endişesi parti içinde hayli canlı bir tartışma.

        İSTANBUL VE YİNE İSTANBUL

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması, kelimenin tam anlamıyla bir İstanbul manifestosu gibiydi. Şehre olan sevdasından, belediye başkanlığı dönemindeki hizmetlerine, AK Parti iktidarlarında gerçekleşen projelere ve elbette Ekrem İmamoğlu döneminde yaşanan “fetret” ve sahipsizliğe dikkat çekti.

        Yeni seçim sürecine dair iki vurgusunun altını çizmek istiyorum. Birincisi kendi ifadesiyle “depremi umursamayanlar” ve diğer yanda deprem ve diğer afetler için projeleri olanlar. İkincisi ulaşıma dairdi. Bu kez İstanbul’un devasa ulaşım sorunu için İmamoğlu tarafını “kılını kıpırdatmayanlar” ve buna mukabil Murat Kurum ve ekibini çözüm için “seferber olanlar” şeklinde tanımladı.

        KARARSIZ SEÇMEN MESAJI

        Ancak bu konuşmada benim altını çizdiğim en önemli nokta, Erdoğan’ın sahaya dair gözlemlerini yansıtan şu cümlelerdi:

        “Hanım kardeşlerime özellikle sesleniyorum. Unutmayın kale içeriden fethedilir. Kafası karışık, kararını verememiş eşimiz, dostumuz, komşumuz varsa buradan eve gidince mutlaka onları lütfen arayınız. Kırgınlık varsa gidereceğiz. Kafasında soru işaretleri varsa hepsine tek tek cevap vereceğiz. Önceki seçimlerde başka partilere veya adaylara oy vermiş ama mevcut yönetimden rahatsız olan kardeşlerimize de ulaşacağız.”

        Belki yaşı 40’ın altında olanların hatırlaması zor. Ama AK Parti’nin Milli Görüş geçmişine dair en önemli başlıklardan birisi, Merhum Necmettin Erbakan’ın muazzam bir disiplin ve sabırla inşa ettiği; mahalle, hatta yerine göre sokak ve apartman temsilcilerinin yer aldığı, sandık eğitimlerinin düzenli yapıldığı seçim çalışması modeliydi.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça “rû be rû” diye tanımladığı yüz yüze ya da bir başka deyişle bire bir teması esas alan seçim çalışması, AK Parti seçim kazandıkça, bir anlamda belli bir konfor ve rahatlamanın da etkisiyle aksamaya ve zayıflamaya başladı. Siyasi hayatı, hatta öğrencilik yılları bile teşkilatçılıkla geçen Erdoğan açısından bu kabul edilemez bir zaaftı ve sıkça teşkilatları bu yönde uyardı. Uzun bir analizin konusu olsa da 2019’da kaybedilen seçimlerde böyle bir “gevşeme”nin rolü olduğu çok açık.

        YARALARI SARMAK

        Cumhurbaşkanı, sahada sadece kendi teşkilatından ve resmi kanallardan geri dönüş almayı yeterli bulan bir siyasetçi değil. Pek çok alternatif kanaldan bilgi ve veri topluyor, hassas sorunlar üzerinde kafa yoruyor.

        İşte özellikle İstanbul’da bu süreci ele alırken, Milli Görüş dokusunu temsil tarafı yüksek, aynı zamanda saha siyasetinin gerektirdiği sabır ve samimiyete sahip bir ismi, Osman Nuri Kabaktepe’yi il başkanı olarak tercih etti.

        Yeni il başkanı ve ekibi 2023 seçimlerine gelinceye kadar, deyim yerindeyse İstanbul’da çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadı. O devasa mekanizma yeniden işlemeye başladı.

        Sadece şu anki seçim sürecine dair iki rakam verelim. AK Parti ilçe teşkilatları haftada 500 bin haneye ulaşıyor. 31 Mart günü ise İstanbul’da 250 bin kişi aktif olarak sahada olacak.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuşmasında en önemli ayrıntılardan birisi de CHP-DEM etrafındaki eleştirilere bu kez yer vermemesi oldu.

        Bu ne anlama geliyor. Yarınki yazıya…