Yargıtay'dan müteahhitlere "ödül" gibi karar
6 Şubat gününden bu yana tüm Türkiye yasa boğuldu. Binlerce insanımız yaralandı, hayatını kaybetti. Deprem acısıyla sarsılmayan tek bir insan kalmadı. Gölcük depreminin yaşandığı 1999 yılından sonra yapılan binalar da yerle bir oldu.
Deprem yönetmeliğine uygun yapıldığı belirtilen binalar da yerle bir oldu. Halk, deprem bölgelerine yardım eli uzatmak için seferber olurken, binaları inşa edenlerin yargı önüne çıkartılıp çıkartılmayacağı merakla bekleniyor.
Bu konuda verilen bir kararı görünce, çürük bina yapanların yargılanması ve mahkum olmasına dair umudum kalmadı.
Çünkü, yasaları uygulayanlar, “yasalar böyle” diyerek sorumluluğu yasama organına atıyor. Oysa yasaları uygulayanlar, yasaya aykırı davranabiliyor.
Türk Ceza Kanunu’nun 53. Maddesinde güvenlik tedbirleri yer alıyor. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmayı gerektiren bu maddeye göre, kişi kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin sonucu olarak, sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden mahrum bırakılabilir.
53. Maddenin 6. Fıkrasında; “Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar” yazıyor.
10 ilimizde meydana gelen deprem sonrası binlerce kişinin ölmesine, binlerce kişinin de yaralanmasına neden olan binaları inşa eden müteahhitler eğer yargılanırsa bu madde kapsamında meslekten geçici veya kalıcı olarak men edilemeyecekler.
Neden mi?
Çünkü, Yargıtay “müteahhitlik” meslek değildir kararı verdi.
Müteahhitliği meslek olarak kabul etmeyen Yargıtay, bu kararıyla görevinin gereğini yapmayan müteahhitlerin meslekten men edilmelerini engellemiş oluyor.
Yani, milyonlarca insanın mağdur olmasına, ülkenin yasa boğulmasına neden olan kötü yapıları yapan müteahhitler meslekten men edilemeyecek. Belki göstermelik cezalar alacaklar. Ancak, işlerini yapmaya devam edecekler.
Müteahhitliği meslek olarak kabul etmediği için, meslekten men kararının da verilemeyeceğine dair verilen kararı anlatayım...
Kuşadası 3. Asliye Ceza Mahkemesi, M.N.Y. adlı müteahhidin yapımını üstlendiği inşaatta işçi olarak çalışan B.B. Ve G. B. Nin taksirle ölümüne neden olmak suçundan yargılandığı davada; sanığın mahkumiyetine karar verdi. Mahkeme, aynı zamanda M.N.Y. adlı müteahhidin TCK’nun 53/6. Maddesi uyarınca da 3 ay süreyle mesleğini yapmaktan yasaklanmasına hükmetti.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, müteahhitliği meslek olarak kabul etmediği için, meslekten men kararı verilemeyeceğini belirtti. Kararda şu cümlelere yer verildi: “İnşaat mühendisi olduğu anlaşılan sanığın, kendisine ait inşaat şirketinde müteahhit olarak görev yaptı, çalışmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı nazara alınmadan çalışma hürriyetini kısıtlayacak şekilde genel bir ifade ile inşaat mesleğinin icrasında bulunmaktan 3 ay süre ile yasaklanmasına karar verilmesi kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulmasına oy çokluğuyla karar verildi”
Karara muhalefet eden üye ise Kürşat Hamurcu oldu. Yargıtay 12. Ceza Dairesi üyesi Kürşat Hamurcu, Yüksek Seçim Kurulu üyeliği yaptığı dönemde İstanbul seçimlerinin iptaline muhalif kalan üyelerden biri olarak hafızalarımıza kazınmıştı.
Hamurcu’nun karşı oy yazısının virgülüne dokunmadan aktarayım: “5237 sayılı TCK'nun 53/1-4 ve 53/5. maddelerinde düzenlenmiş olan hak yoksunlukları ve yasaklılıkları kasten işlenen suçlarda öngörülen tedbirlerdir. TCK' da kural olarak taksirle işlenen suçlar nedeniyle hak yoksunluğu öngörülmemiştir. Bu kuralın istisnası TCK'nun 53/6'ncı maddesinde düzenlenmiş olan meslek ve sanatın icrasının yasaklanması ile sürücü belgesinin geri alınması oluşturmaktadır.
Failin belli bir meslek veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına karar verilecektir. Failin araç kullanmaya devam etmesi veya meslek ve sanatını icraya devam etmesi halinde aynı nitelikte suçlar işleyebileceği korkusuyla failin tehlikelilik hal gözetilerek uygulanan güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırım ile objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan failin uyarılması öngörülmüştür. Yasaklama ve geri alma, verilen hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girip, cezanın tamamen infazının ardından süre işlemeye başlayacaktır.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde meslek; ‘Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş’ olarak tanımlanmıştır.
Somut yargılamaya konu dosyada, yapım işinin üstlendiği inşaatta işçi olarak çalışan maktulün taksirle ölümüne neden olmak suçundan sanığın mahkumiyetine ayrıca müteahhit olan sanık hakkında TCK ‘nun 53/6 maddesi uyarınca 3 ay süre ile mesleğini yapmaktan yasaklanma güvenlik tedbirine hükmedilmiştir. Sanığın, meslek olduğu kuşkusuz olan müteahhitlik mesleğinin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına karar verilmesi de hakimin takdiri içindedir.
Sanığın inşaat müteahhitliği yaptığına ilişkin belediye, çevre şehircilik il müdürlüğü gibi resmi kurumlardan meslek kaydı ve belgeleri getirildikten sonra sanığın inşaat müteahhitliği yaptığının belirlenmesi halinde ve 16 Aralık 2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ve Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik’in 5. Maddesinde ‘… her müteahhidin bir yapı müteahhidi yetki belgesi numarası alması…’ hükmü gereği yetki belgesi olmadan yapı müteahhitliği yapma imkanı bulunmayan sanık hakkında TCK’nın 53/6. Maddesinin uygulanma olanağı bulunmasına rağmen, inşaat müteahhitliğinin meslek olmadığına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmamaktayım”
Kürşat Hamurcu’nun muhalif kaldığı karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz etti. Başsavcılık da, müteahhitliğin bir meslek olarak kabul edilmesi ve sanığın meslekten 3 ay yasaklanmasına ilişkin kararın onanmasını istedi.
Bunun üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi. Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın yaptığı itirazı reddetti. Böylece, inşaat alanında iş güvenliği tedbirleri almadığı için iki işçinin hayatını kaybetmesine neden olan müteahhit hakkında, mesleğin icrasının yasaklanması kararı verilmemiş oldu. Karar tarihi 18 Ocak 2023, yani depremden 20 gün önce.
Doktor, hemşire, polis, jandarma, mühendis… Yaptıkları hatalar yüzünden meslekten men edilebiliyorken müteahhitlerin meslekten men edilememesi kabul edilebilir bir durum değil. Alkollü araç kullanan sürücünün ehliyetine el konurken, çürük bina inşa edip binlerce insanın ölmesine neden olan müteahhitlerin mesleklerine devam etmesine izin verilemez.
- Seçim sonuçlarını yurt dışı seçmen etkileyecek1 yıl önce
- Anayasa Mahkemesi üyesi Topal, kadın-erkek eşitliğine "modern hurafe" dedi1 yıl önce
- Liyakat ve inisiyatifin önemi1 yıl önce
- Mimar, mühendis ve şehir plancıları destek bekliyor1 yıl önce
- Yargıya güvenmek...1 yıl önce
- YSK kaosu nasıl engelledi?1 yıl önce
- 180 bin kişi ölümle burun buruna...1 yıl önce
- Birol Erdem kararında "Hata"dan dönüldü1 yıl önce
- 7. yargı paketine kamu avukatlarından ve sağlık memurlarından itiraz var...1 yıl önce
- Yargıtay, arızalı çıkan 2. el İş makinasını alanlara "İade" yolunu açtı1 yıl önce