Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Anayasa Mahkemesi, kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen hükmü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.

        “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır” hükmü 28 Ocak 2024 tarihinde yürürlükten kalkacak.

        O tarihe kadar yasa koyucu yeni bir düzenleme yapacak. İptal kararıyla birlikte evlenecek kadınlar artık kocasının soyadını almak zorunda kalmayacak. İptal kararına 6 Anayasa Mahkemesi üyesi itiraz etti.

        Karşıoy kullanan Anayasa Mahkemesi üyelerinden Muammer Topal, “İnsan olarak kadın ve erkek eşdeğer olsa da cinsiyetin yol açtığı farklılıklar açısından aynı olduklarını iddia etmek mümkün değildir” gerekçesini ileri sürdü. Kadın ve erkeğin eşit olmadığını ve bu nedenle kadının, kocasının soyadını alması gerektiğini savunan Topal’ın başka gerekçeleri de var.

        İşte o gerekçelerden bazıları:

        “Kadın ve erkeğin anatomik, fizyolojik, psikolojik ve cinsiyet farklılıkları sosyal anlamda da eşitliği imkansız kılan bir özelliğe sahiptir. Kısacası kadın erkek arasında yaratılış gerçekliği olarak yapısal eşitsizlik vardır. Bu durum, genel olarak toplumda konumları itibariyle kadın ve erkeğin eşitliğine engel olarak görülmektedir. Dolayısıyla üzerinde söz söylemeye bile fırsat verilmeden kabullenilmesi gereken dogmatik bir değer olarak öne sürülse de ailede kadın/erkek eşitliği, modern hurafelerden birisidir ve ne ailede ne de toplumda huzuru, adaleti ve mutluluğu sağlayabilecek bir özelliğe sahiptir."

        “O halde kadın ve erkeğin konumunu belirleyen değerin eşdeğerlilik ve tamamlayıcılık olduğu söylenebilir. Bunu sağlayan ise, kadın ve erkeğin birbirlerine karşı bir takım üstünlüklere sahip olmalarıdır. Eşdeğerlilik, iki varlığın mevcut farklılıkları ve özellikleriyle diğeri nezdindeki değerini, ağırlığını ifade eder. Kadın ve erkeğin birbirleri karşısında bu şekilde konumlandırılması hem fıtrat gerçekliğine daha uygun, hem de modern dünyanın dayattığı eşitlik fikrine göre daha anlamlı ve tutarlıdır. Çünkü eşitlikte iki şey bir bütünün iki yarısıdır, aynı özelliklere sahiptir. Ve birisi diğerinin yerine konulabilir. Bu yönleriyle eşdeğerlilik eşitlikten farklıdır.”

        “Sonuç itibariyle, ‘Kadın mı daha önemlidir, yoksa erkek mi?’ ya da ‘Kadın mı daha üstündür, yoksa erkek mi?’ gibi sorular son derece anlamsız, sanal ve yapaydır. Kadın ve erkek genel olarak kanunlar karşısında eşittirler, ancak toplumdaki rolleri itibariyle eşdeğer olmaları ön plana çıkar."

        Karara muhalif kalan diğer 5 üye de şu gerekçeleri ileri sürdü: “İtiraz konusu kural ile aile ismi olarak kullanılan soyadının kuşaktan kuşağa geçmesi, böylece de Türk toplumunun temeli olan ailenin birlik ve bütünlüğünün devamı sağlanmış olmaktadır. Soyadının kişilik haklarından olması, ona hiçbir müdahalede bulunulamayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Yasa koyucunun soyadı kullanımına kamu yararı ve kamu düzeni gerekleri uyarınca Anayasa’ya uygun olmak koşuluyla müdahalede takdir hakkının bulunduğu açıktır. Yasa koyucunun aile soyadı konusundaki takdir hakkını, aile birliği ve bütünlüğünün korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi başta olmak üzere, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kimi zorunluluklar nedeniyle, eşlerden birisine öncelik tanıyacak biçimde kullanmasının hukuk devletine ve eşitlik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Yasa koyucunun takdir yetkisi kapsamında aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesinin eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu söylenemez”

        Anayasa Mahkemesi üyelerinin karşı oy yazılarını yorumsuz bir şekilde yazdım. İran'da bile kadının kocasının soyadını alma zorunluluğu yokken, 6 Anayasa Mahkemesi üyesinin “eşitlik" yerine “eşdeğerlik” veya “takdir hakkı” kelimelerini kullanması oldukça düşündürücü.

        Avrupa ülkelerinde kadının kocasının soyadını ‘kullanma hakkı’ mevcut. Ancak, ‘kullanma mecburiyeti’ yok.

        Kadın cinayetlerinin en fazla yaşandığı ülkelerden biriyken, yargının zirvesinde görev yapan yargıçların halen kadın erkek eşitliğine inanmadığını bu kararla görmüş olduk. Yeni yasama döneminde seçilecek olan milletvekilleri yasada yapacakları değişiklikle kadın-erkek eşitliğini sağlayıp sağlayamadıklarını da gösterecekler.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar