Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        6 yaşında henüz bebeklikten çıkmış, çocuk statüsüne ancak ulaşmış bir kız çocuğunun evlendirilmesi ve yıllarca cinsel istismara uğramış olması hepimizi sarstı. Tedavi edilmesi neredeyse imkansız bir travmanın yaşanmasına neden olanlarla ilgili soruşturma sürerken Hakimler ve Savcılar Kurulu da 10 yıl önce yapılan suç duyurusuna ilişkin “Takipsizlik” kararı veren Cumhuriyet Savcısı’na ilişkin inceleme başlattı.

        Olayla ilgili görevlendirilen bir müfettiş, iddiaları araştırıyor. Fotoğraf ve diğer yan delillerle birlikte yapılan suç duyurusuna nasıl olur da takipsizlik kararı verilecek?

        HSK yetkilileri, hakkında inceleme başlatılan ve bu kapsamda müfettiş gönderilen dönemin Cumhuriyet Savcısı’nın yaptığı en büyük hatalardan birinin hastanede doğan biri için kemik yaşı tespiti istenmiş olmasını gösteriyor.

        Çünkü, kemik yaşı tespiti, kural olarak hastanede doğanlar için talep edilmiyor. İstisnai olarak, yaşından büyük görünen kişiler için talep ediliyor. Zaten olay da buradan patlak veriyor. Hastanede doğan ve yaşı belli olan biriyle ilgili kemik yaşı tespiti talep edilince, başka biri muayeneye sokularak çocuğun yaşı büyütülüyor.

        Soruşturmayı yürüten dönemin Cumhuriyet Savcısının ikinci hatası da çocuğun yaşına ilişkin.

        Savcı eyleminin zamanaşımına uğramaması için ihraç edilmesi lazım. İhraç edilmezse olay zamanaşımına uğrayacak.

        Hastanede doğana kemik yaşı tespiti yapılmaz. Çocuk zaten hastanede doğmuş. Savcının ilk hatası bu. Davaname açması lazımdı. Çocuğun yaşına ilişkin hukuk mahkemesine dava açması lazımken bunu da yapmamış Görevi ihmal veya kötüye kullanma görünüyor.

        HSK yargılansın derse savcı yargılanacak. 1. Daire soruşturma izni verirse dosya 2. Daire ye gönderilecek.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Yargıtay, arızalı çıkan 2. el İş makinasını alanlara "İade" yolunu açtı

        Yargıtay, arızalı çıkan 2. el İş makinasını alanlara "İade" yolunu açtı
        0:00 / 0:00

        Yargıtay, 2. el iş makinası alanlarla ilgili emsal bir karara imza attı. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, aldığı çekicinin 14 gün sonra yüksek meblağlı arıza çıkartması üzerine açılan davada, davacıyı haklı buldu. Arızaya sebep olan ayıbın satımdan önce mi sonra mı olduğu yönünde tespit yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiğine hükmeden Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, verdiği bu kararla ilk kez ikinci el bir iş makinasında “iade” yolunu açmış oldu.

        Karara konu olay Gaziantep de yaşandı. M.Y. 2 eylül 2019 yılında 204 bin liraya çekici satın aldı. Aldığı çekicinin yetkili serviste uzun yol için bakım ve muayenelerini yaptırdıktan sonra nakliye işi için sefere çıktı. Çekici, alındıktan 14 gün sonra arızalandı ve çekici marifetiyle Gaziantep’e nakledildi. İş makinasını aldığı kişiyi arayan M.Y. arızanın giderilmesi için yaptığı masrafın ödenmesini talep etti. Tamir için 57 bin lira ödeyen M.Y. satın aldığı 2. El çekici için rapor tutturan M.Y. araçta gizli ayıp bulunduğunun tespit edildiğini ve bu nedenle tamir masraflarının karşılanmasını talep etti.

        Bu kapsamda Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dava açan M.Y. ikinci el çekicisi için yaptığı masrafların ticari faiziyle ödenmesini talep etti. Mahkeme, noter tarafından düzenlenen resmi satış senedinde davacının aracı halihazır durumu ile satın aldığı, davacının haklarını saklı tutmadığını, aracın garanti süresinin dolduğunu ve satıcının sattığı araç için garanti taahhüdünde bulunduğuna dair dosya kapsamında bir bilgi veya belge bulunmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar verdi.

        M.Y. yerel mahkemenin verdiği kararı temyiz etti. Dosya, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’ne geldi. Bölge Adliye Mahkemesi de yerel mahkemenin kararının doğru olduğuna karar verdi.

        M.Y. bu kararı da temyiz edince dosya Yargıtay’a geldi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ise kararı bozdu. 2. El iş makinası satın alanlar için emsal oluşturacak bir karara imza atıldı.

        Kararda şöyle denildi: “Dava, satıma konu araçta ortaya çıkan ayıplardan kaynaklı zararın tazminine yönelik olup, davacı söz konusu satış işleminde tüketici konumunda olmadığı gibi davaya da genel mahkeme sıfatıyla bakıldığından, davada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ‘ayıptan sorumluluğa’ ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Dava konusu araçta hasar olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, davalıdan aracı satın aldıktan 14 gün sonra arıza meydana gelmiş. İlk derece mahkemesi, resmi satış senedinde davacının aracı halihazır durumu ile satın aldığının yazdığı, davacının haklarını saklı tutmadığı, araç için üretici firma tarafından verilmiş garanti süresinin dolduğu, davalı satıcının sattığı araç için garanti taahhüdünde bulunduğuna dair dosya kapsamında bir bilgi veya belge bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddi cihetine gidilmiş ise de; satıcının satım anında mevcut olan ayıpların varlığını bilmese bile sorumlu olduğu göz ardı edilmiş, söz konusu arızanın satış anında mevcut olup olmadığı yönünde herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

        Bu durumda, mahkemece; davacının satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtları ve tramer kayıtları getirtilerek gerektiğinde konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak arızaya sebep olan ayıbın satımdan önce mi sonra mı olduğu yönünde tespite yer vererek, buna uygun karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir”

        Diğer Yazılar