Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Genelkurmay Başmanı iken, İlker Başbuğ geleneksel hamasi terör açıklamaları dışında bir “özeleştiri”de bulunmuştu yanılmıyorsam.

        Şu mealde:

        Dağa çıkışları önlemede başarısız kaldık.”

        Yani “PKK’ya katılımları önlemede başarısız kalındı.”

        ***

        Kabaca iki tefsiri var:

        1. Yuh, terörle mücadelede, katılımları silah yoluyla önlemede başarısız kaldık.

        2. Vah, bir kısmı elbet baskı, ama ciddi bir kısmı gönüllü olan bu katılımları sürdüren, arttıran şartları değiştirmede başarısız kaldık!

        ***

        Bir an için bile olsa, sanki ikincisini de kast eder gibiydi.

        Üstüne önce düşünülmesi gereken de zaten buydu.

        Esasında 12 Eylül öncesinin bir çok “Kürt hareketi”ne karşı oluşturulmuş, önce onlarla (silahlı) mücadele etmiş (bu kısmı biraz karışık), üstelik ilk dönem yöneticilerinin (bugün de) ciddi kısmı Kürt de olmayan bir örgüt nasıl oldu da “Kürtlerin hakim örgütü” haline geldi?

        Buna dair mutlaka fikirleriniz vardır.

        Ama başka fikirlerin olduğunu da unutmayın!

        ***

        Dikkat çekmek istediğim şu:

        50 bin ölümüz” denen yahut “50 bin kişinin katili terörist başı” diye demeçler verilirken sayılan “elli bin”in 35 bini, hatta çok daha fazlası, devletin “ölü ele geçirilen, etkisiz hale getirilen terörist” diye adlandırdıkları.

        Bir zamanlar kimi devlet adamının ara sıra “hepsi biçim evladımız” dediği.

        Yılların “Bask meselesi”nde toplam sayı 800 kadar.

        Burada sadece ölü sayısı 35 bini geçen “teröristler”den söz ediyoruz.

        Özellikle 12 Eylül darbesinin işkencehanesi Diyarbakır Cezaevi’nden beri tutuklanan, mahkûm olan veya bir şekilde gözaltından geçenleri, gözaltından geçemeyen kayıpları, tamam “örgüt içi temizlikleri” de ekleyin.

        Dünyada bu kadar çok “terörist” üretmiş başka bir memleket varsa, bir kenara onu, onları da yazın!

        ***

        Baskın aracın, çok zaman amacın da “terör” olduğu, ama 30 yılda toplam “silahlı” sayısını bile sadece “terör örgütü”yle ifadenin yetersiz kaldığı bir meseleden söz ediyorsunuz!

        Haklı öfkelerle, tepkilerle, infialle bile olsa, hep “terör, terör örgütü, terörizm” kavramlarıyla ifadeler bir şey izah etmiyor.

        Bölgedeki (öyle ya da böyle) desteği konuşmadan bile.

        Devletin, terörle mücadelenin başarısı” belki bunun daha da, daha da büyümemesidir!..

        Eğer toplamda 50 bin, “terör örgütü”nde 35 binden fazla ölü ile hapishanelerdeki binlerce, meydanlardaki, sandıklardaki yüz binlerce insan, bunca kan “başarısızlık” değilse!

        Bir devletin, bir tarihin “başarısı” sadece neyi ne kadar önlediğiyle değil…

        En çok neyi ne kadar çözebildiğiyle; ayrıca, bizatihi neye ne kadar sebep olduğuyla da ölçülür.

        Bunun bir ölçüsü de…

        35 bin (cezaevleriyle belki iki katı) “etkisiz hale getirilen”e rağmen, “etkisi süren”, yeni katılımları mümkün bir yapı…

        Başlarındakiler hariç, “ortalama örgüt ömürleri” on yılı, kendi ortalama ömürleri 30’u pek bulamayanların yerini 30 yıldır yeni çocuklar ve gençlerle dolduran bir örgüt.

        ***

        Hüseyin Aygün iki günlük “kaçırılma”dan, “çok sayıda gencin dağdan inmek istediği” mesajıyla geldi.

        Şu sıra PKK’nın pek “barışçı” bir havası olmadığına, tam tersi, Suriye yangını ve Türkiye’de olan bitenler gölgesinde, “Alevi meselesi”ne de yayılma arzusu bulunduğuna göre; belki kendi izlenimi, kendi kanaati, belki temennisi, hayali.

        (Aygün’ün yakın zamanlarda örgüte aldığı sert tavırlar da unutulmadan.)

        Ama her halükârda “50 bin ölümüz”ün manası şu:

        En az 50 bin hanede, kaybedilmiş evlatların, yitirilmiş babaların, yok olmuş kardeşlerin isimleri, resimleri, hatıraları, acıları, öfkeleri, hayalleri mevcut.

        En az 50 bin hanede...

        Acı ve öfke kendini yeniden üretiyor.

        Elbette “en az”

        Neredeyse hepsi sıvasız hanelerden on binlerce akraba ve arkadaşı, yüz binlerce komşuyu, köylüyü, hemşeriyi bütün duygularıyla katın.

        Başarısızlık” sadece dağa çıkışı önlemekte değil…

        Yüz binlerce hanenin dağın altında kalışını; kanı durmayan yüreklerden her yörede sıradağlar yükselişini (hala) seyretmekte!

        Lakin bunca ölüsünden, acısından değil; güvenlik harcamalarının bilinmesinden ürken, denetimden kaçıran bir devlet halimiz ve ricalimiz mevcut ya!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar