Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -PARİS-

        Fransızlar “Fransız kalmamak için” Suriye haritasına bakıp duruyor ve gördükleri şu:

        1.İdlib: Suriye rejim güçleri, Rusya (ve İran) 3–3,5 milyon nüfuslu, 1 milyon çocuklu, kimine göre 10 bin “Cihatçı”lı kimine göre 100 bin “savaşçı”lı kente saldıracak…

        Fakat hemen orada 12 “gözleme noktası”nda Türkiye de var askeriyle.

        İlk soru: “İçerideki grupların bazılarını desteklemiş olan, Tahran Zirvesi’nde ateşkes isteyen Türkiye ile rejim ve Rusya karşı karşıya gelir mi?..”

        İkinci soru: “Türkiye, Rusya’nın istediği gibi çekilir mi veya Şam karşı çıksa da, bir ara Rusya’nın önerdiği gibi, desteklediği “Ulusal Kurtuluş Cephesi”nin, “ÖSO”nun “Hayat Tahril el Şam”a karşı savaşa katılmasını sağlar mı?”

        Üçüncü soru: “Türkiye, bu ikinci alternatifte askeriyle yer alır mı?”

        ABD VARLIĞI

        2. Kuzey Doğu: Fransızların resmen açıklamasalar da “var” oldukları bölge. ABD varlığıyla birlikte YPG–PYD işbirliğiyle. Türkiye ABD ile uzlaşarak ilerledi; ancak daha yeni bir de “Kürt gruplar bölgeyi boşaltsın” istedi. ABD, “Deaş ile mücadele” gerekçesiyle buna yanaşmıyor. (Fransa da) Üstelik bölgede daha yeni bir rejim–PYD çatışması yaşandı.

        Soru: “İdlib’in ardından Suriye ordusu (ve komutanı Rusya) için sıra buraya mı gelecek?”

        İkinci soru: “ABD oradaki varlığını kalıcı mı kılmak istiyor? O zaman PYD’yi bölgeden tasfiye ihtimali var mı?”

        Üçüncü soru: “Bu bölgede kimin kiminle çatışma ihtimali var? Rejim ile PYD? Türkiye ile PYD? Türkiye ile ABD? Rejim ve (Rusya) ile ABD?”

        EL TANF

        3.Güney: Bir kritik bölge daha, El Tanf. ABD üssü ve rejim karşıtı güçler var. ABD ile Rusya burada çatışma olmaması için anlaşmıştı ama anlaşılan bu işlemiyor artık. Rusya, ABD’nin bölgeyi boşaltmasını istedi; Suriye ordusunun gireceğini söyledi. ABD ise reddetti ve daha yeni 100 deniz piyadesiyle askeri gücünü arttırdı.

        İlk soru: “ABD Kuzey Doğu dışında Güney’de de kalıcı mı olmak istiyor? Mesele Suriye’nin bütünlükten uzak kalması mı?”

        İkinci soru: “ABD askeri varlığını İran’ın varlığıyla takas mı etmek istiyor? Yani İran, Suriye’den çıkana kadar kıpırdamamak?”

        Üçüncü soru: “Rusya’nın uyarısı ciddiyse, Rusya destekli rejim askerleri bölgeye geldiğinde Rejim–ABD çatışması mı olacak?”

        PEKİ AMA NASIL?

        Bu soruların döküldüğü masa elbette sadece bunlardan ibaret değil:

        ABD, “istihbarata göre”, Suriye rejiminin İdlib’de kimyasal silah kullanma hazırlığı yaptığını iddia etti.

        Kullanıldığına dair bir emarede, ABD ve Fransa (ve İngiltere) rejimi vuracak mı? Ya Rusları?

        Suudi Arabistan; Türkiye ve “Suudilerin düşmanı” Katar’ın yakınlığının yarın Suriye rejimiyle (Katar’ın başladığı gibi) yakınlığa dönüşme ihtimali ile Türkiye’nin S. Arabistan’ın büyük düşmanı “Şii İran” ile dostluğu karşısında, ABD’yi (ve İsrail’i) nasıl etkileyecek?

        S. Arabistan Türkiye’yi de kendince tanımladığı “Şeytan Üçgeni”nde İran ile birlikte görmeye devam mı edecek?

        ABD, rahip bir yana, Rus S-400 füzeleri yüzünden de (bana göre S. Arabistan ve İsrail’in de gönlünü etmek için) “parasını cezalandırdığı” Türkiye’yi Rusya–İran cephesine yakın bırakacak mı, yoksa Türkiye’nin Tahran’da bu iki devletin İdlib iştahına karşı aldığı “ateşkes ilan edilmeli” tavrından ötürü yeniden daha yakın mı olacak?

        Fransa (ve İngiltere, hatta Almanya) ABD’ye bu telkinde bulunuyor mu? Ya da Türkiye’nin Tahran Zirvesi’nde Rusya ve İran’a muhalif duruşu, ABD ve Batı’nın destek vaatleriyle de mi birleşti?

        Türkiye, “ilk yardım” paketi sunan ve oradaki askeri varlığıyla sahip çıktığı Katar; Trump ambargosuna rağmen yakın durduğu İran ve “Madem öyle, Rusya ile daha çok ekonomik, ticari ilişki” diyerek iyice yakınlaştığı Putin ile İdlib çelişkisi sonrasında nasıl bir mesafede duracak? Hele korktuğu “kan gölü” olursa yahut Türkiye’nin desteklediği güçler ve hele hele Türkiye’nin askeri varlığı hedef alınırsa?

        Ankara, iç savaştan beri “gitmeli” dediği Esad rejimiyle bir uzlaşma ihtimali görüyor mu? Yarın öbür gün mesela, Katar ile birlikte, Suriye’nin yeniden imarı için? Sınır güvenliği için?

        Her halükarda, İdlib’den patlaması beklenen mülteci akını artık yeni mülteci istemeyen Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Mülteci krizi ve onun ekseninde “aşırı sağ azgınlığı” yaşayan Avrupa nasıl etkilenecek, bu korku Avrupa seçimlerinde neye dönüşecek?

        Siviller dışında, İdlib dışına çıkacak, kaçacak “Cihatçılar”ın, BM tanımına göre “teröristler”in Türkiye ve Avrupa’ya sızma ihtimali ne olacak?

        Trump–Putin zirvesinde, Türkiye üstüne ne konuşuldu da sonra bazı şeyler hızla gelişti?

        ABD ve Rusya, kendi açılarından ve bilhassa Suriye’de Türkiye’yi görmezden gelebilir mi? Savaşırken de, barış için de!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar