Bal...
BAL, arıların çiçeğe duyduğu aşkın muhteşem sonucudur. 40 bin arının 6 milyon kez çiçekle buluşmasının sonucunda bir litrelik bal elde edilebiliyor olduğunu biliyor muydunuz? Bu enerji ve emeğe hayran olmamak mümkün mü? Bir arı, hayatı boyunca çalışır ve yaşadığı kovanda var olan tek şey, sadece üretim amaçlı bir yaşam şeklidir. Bunun üzerinde bile saatlerce düşünebiliriz bence...
Her şeyi sanata dönüştüren farkındalığımız, sorumluluklarımız ve bilincimiz sayesinde yaşamı ve anlamını algılayabildiğimizi düşünüyorum. Yaşandıkça her şey netleşiyor. Eğer hayatı bir bütün olarak düşünürsek, küçük detayları kesinlikle küçümsemeden ve kaçırmadan yaşamak lazım.
CİCİLİ ANLAR...
Geçen hafta sonu Beyoğlu Nevizade'de bir restoranda değerli dostlarla keyifli bir yemekteydik. İlerleyen saatlerde, Roman bir kemancı kardeşimizin kemanı, masada önüme getirildi... Kemanın sırtındaki el yazısını okumaya çalıştım. "H.Cicili" yazıyordu. Müzisyene ciddiyetle, "Cecile... Bu keman Fransız mı?" diye sordum... Arkadaş, "Hasan Cicili benim ismimdir..." dedi. Kendim başta olmak üzere, masadaki herkes söylediğim şeye ve aslında akşamın doğal gelişen büyük esprisine katılarak
güldük...
Modern çağın son derece dâhiyane iletişim ağı olan internet, kuşkusuz ki artık hepimizin hayatında bir olgu. İnternet konusundaki teknik bilgim yetersiz olsa da, az çok kullanıcısıyım. Bilindiği üzere Facebook, dünyadaki en popüler toplu iletişim ve sosyal sitelerden birisidir. Bazen bu sitede gezinmeyi gazete okumaya benzetiyorum. Zaman alan bir şeydir ama fırsat olduğunda, ilginç bulduğum paylaşımları gözlemlemek ve okumak hoşuma gidiyor. Ancak biraz rahatsızlık verici ve hiç ilginç bulmadığım, değişmeyen egoların kendi içlerindeki çarpışmalarının tuhaf yansımaları ve onların komik destekçileri. Ne uzar ne de kısalırlar ama bitmek bilmeyen iflah olmaz mücadelelerine de diyecek yok. Keşke bu kişiler, konuşmayan ve Facebook sayfası olmayan arıların erdemli ve anlamlı dünyasını biraz olsun tanıyabilmiş olsalardı...
MÜZELER...
Oldum olası, fırsat olunca ve özellikle pazar günleri müzeleri dolaşır, bambaşka dünyaları ve çeşitli yaşanmışlıkları keşfetmekten mutlu olurum. Motivasyon gücü ve yaşama sevincimi artıran bir
zenginliktir "müze gezme" alışkanlığım. Evden çıkamadığım zaman, bu alışkanlığı internette bile gerçekleştirebiliyorum. Hem de izlerken ister meditasyon ister jimnastik yapın hiç kısıtlanmıyorsunuz, çünkü evinizde kendi özgür dünyanızdasınız.
Soğuk kış mevsiminde, İstanbul'da, en keyifli anları evimde keman çalışarak ve yeni öğrendiğim eserlerle geçirdiğimi söylememe şaşırmadığınızı zannediyorum. Dostlarla evimde ve sinemada izlediğim ilginç filmlerse, bu keyfin ve emeğin çabası olarak küçük bir armağan.
