Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Sanatçı, toplumda uzun çabalardan sonra alnında ışığı hisseden ilk kişidir..."

        Mustafa Kemal Atatürk

        Okuduklarım, gördüklerim ve bazı hassas şeylerin ifade edilme şekilleri beni rahatsız ediyor, düşündürüyor ve hatta itici oldukları kanısındayım. Belki yanlış düşünüyor veya farklı hissediyor olabilirim. Ancak altyapı sahibi olmadan ve belki de laf olsun diye, son derece "vasıflı kişilikler" hakkında öylesine konuşmak/ konuşabilmek bu kadar basit mi olmalıdır sizce? Değerleri "kepaze" etmek konusunda açıkçası insanımızın üstüne yok. Üzgünüm.

        "Fazıl Say'a destek olmak..." gibi ifadelere gülsem mi bilemedim? Fazıl ne yapmış da ona destek olmak gerekiyor? Dünyaya mal olmuş bir sanatçının, ne gibi bir desteğe ve savunmaya ihtiyacı olabilir diye düşünüyor ve anlayamıyorum. Bir değer, nasıl bu duruma düşürülebiliyor diye sorguluyor ve buna yanıt arıyorum. Tam tersine, değerli Türk halkının ve milletinin "milli değerlerin" nadide desteği ve geniş ufkuna ihtiyacı vardır. Nedense konu, bu şekilde ifade edilerek hiç ele alınmıyor ve konuşulmuyor?

        Bakınız, birkaç yıllık bir konservatuvar öğrencisi Facebook duvarında, iyi niyetle de olsa, "Fazıl Say'a destek olmak istiyorum" diyor. Kim kime destek oluyor?! Bu yanılsama sizlere tuhaf ve gülünç gelmiyor mu? Büyük bir sanatçı hakkında konuşurken dikkatli olunmalı. Gereken hassaslığa ve donanıma sahip olmadan asla konuşmamalı. Sessizliği bu duruma "milyon defa" tercih ederim ki eğer gerekiyorsa ve bir şeyler konuşulacaksa, sadece "doğru" şeylerin bilirkişiler tarafından ifade edilmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Çünkü aksi halde sonuçların yarardan çok, zararı olabilir. Affedersiniz ama bu noktada şaklabanlığa yer yoktur. Kaldı ki konu, farklı bir tarzla ve bu kadar tatsızca uzatılmadan, daha önce açıklığa kavuşabilirdi sanıyorum.

        Yanlış anlaşılabilirim ya da kendimi yanlış ifade etmiş olabilirim. Herkesin her şeyi anlayabileceği şekilde kendimi ifade edememiş olabilirim ki kendimi buna mecbur da hissetmiyorum. Yaşamı ve olayları karşındakinin gözüyle de görebilen insanlar, öteki olmakla, birbirini daha iyi algılar ve anlar diye düşünüyorum, tabii eğer bunu isterlerse. Kişisel tarzlar elbette eleştirilebilir ancak iyi niyetle yapılan işlerde sonsuz bir emek vardır ve bu işlere art niyet karıştırmanın hiçbir hümanist ve kutsal düşünceyle yakından ve uzaktan alakası olamaz. Aslında keşke bir büyüğümüz çıksa ve dünya çapında ülkemizi temsil eden Fazıl Say'a "Sevgili Fazıl, anlatmak istediğini biraz farklı bir dille de söyleyebilseydin, herkes seni belki daha iyi anlayabilirdi... " diyerek bu işin çığrından çıkmasına engel olabilseydi.

        Bir sanatçı dostu olarak Fazıl'ın yanında olmak, bambaşka bir boyut ve gururdur. Aslında konuşmak ve yazmak bana düşmez çünkü kendisini müziğiyle ifade eden bir sanatçı olarak bana yakışan, onun eserlerini icra etmektir.

        İçimden geldiği ve kendi değerlerimin yanında durduğum için -kendimce ve kararımca- köşeme bu konuyu taşımak istedim.

        Müzik dinleyerek yaşayın, müzikal dilin müthiş zenginliğini hissedin. İşte o zaman, konuşmanın ne denli kifayetsiz olduğu duyumsanabilir.

        Mayıs 1991. Uluslararası Ankara Müzik Festivali Tuncay Yılmaz - Fazıl Say resitalinden sonra.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar